John'nun ebeveynleriyle ilgili söylenebilecek birçok şey var. Bunlardan biride gerçekten onu sevdikleridir herhalde. Tün Slytherin ailelerinin son derece gururlu ve dik kafalı soylular olması gerektiğini düşünmüştüm. Bu yüzden hepsinden özür dilerim. Babası o kadar güler yüzlü biriydi ki bana önceki hayatımda olan babamı hatırlattı. Bir an için ağlamak isteğime karşı yenik düşecektim. Annesi ise babası kadar olmasa da yumuşak başlı bir insandı ama, hey her zaman ailede birinin kötü polisi oynaması gerekir. Sanırım aile içindeki dengeyi kurabilmek için böyleydi.
"Tanıştığımıza memnum oldum Bay ve Bayan Lennon."
"Ah sen Elizabeth olmalısın. John senden ve Neville'den çok sık bahsediyor. Dersler konusunda oğlumuzla ilgilendiğin için teşekkür ederiz. Hatta Marty bile seni çok övdü değil mi hayatım?"
"Evet tatlım, haklısın. Hogwarts Yıllığı gibi bir fikri bulmak ve hayata geçirmek gerçekten büyük başarı."
"İltifatlarınız için teşekkür ederim ama John Ve Nev olmasa tek başıma yapamazdım."
Aileler kendilerini meşgul ederken biz üçümüzde John'nun bavulunu üst kata çıkardık. John olağanca enerjisiyle sürekli konuşuyordu. Gezi için annesini nasıl ikna ettiğini babasının ve abisinin nasıl ona destek çıktığını anlattı durdu. Son noktayı koyan şey belli ki beraber yaptığımız Yıllık olmuş.
Sonraki günlerde ikilinin son ana bıraktığı ödevleri tamamladık. Ayrıca Nev'in evinde bulunan süpürgelerle yakında bulunan, köyden uzakta açık bir alanda pratik yaptık. Nev başta pek istemese de hatta düpedüz reddetse de sonunda ikna oldu. Hatta son zamanlarımızda bundan zevk aldığını bile itiraf etti. Elbette Quidditch takımına kaydolmak isteyecek kadar değil.
John ile ikisi aynı odada kalıyorlardı. Bir gün ona Nev'in ailesiyle ilgili olan olayı sormasını istedim. Sanırım tüm gece konuşmuşlar çünkü ertesi gün ikisinin de gözleri biraz kırmızıydı. Tekrar konusunu açmadık ama aramızdaki sırların sayısı azaldıkça daha sıkı dost olduğumuzu hissediyordum. Ve yeniden doğuşumla ilgili olan o kocaman sır beni daha çok sıkıyordu. Bunu hala kafamda gerilere itebiliyordum neyse ki.
Hogwarts Trenine gitmek için gene Hızır Otobüsü kullandık ve indiğimizde bu yüzden üçümüzün de yüzü biraz solmuştu. Bayan Longbottom sanki küçük bir gezintideymiş gibi görünüyordu bu da benim ona olan saygımın artmasına neden oldu.
"Siz üçünüz birbirinize iyi bakın. Neville'ciğim çalışmalarını sakın bırakma ve iyi notlar almak için çok çalışmaya devam et. İyi yolculuklar size."
"Bizi ağırladığınız için teşekkür ederim Bayan Longbottom. Çok değerli zamanlar geçirdim"
"Evet Bayan Longbottom çok teşekkürler."
"Önem değil her zaman ikinizi ağırlamak beni mutlu edecektir. Hadi trene binin yoksa boş yer bulamayacaksınız."
"Görüşürüz büyükanne."
Boş bir kompartıman bulduğumuz an işgal ettik. Bavulların yerleştirilmesinden sonra oturup bu seneki Karanlık Sanatlara Karşı Savunma hocasını çekiştirmeye başladık. Anladığım kadarıyla John'un annesi onun hayranıymış ve okulda Profesör olacağını duyduğundan beri John'u sürekli onu utandırmaması gerektiği konusunda uyarıp duruyormuş.
Yolculuk geçen yılkinden daha keyifliydi ve atıştırmalıklarımız konusunda daha boldu. Her ne kadar çok yemiş olduğumuzu hissetsek de hepimiz şölen zamanında tekrar acıkacağımızın farkında olduğumuz için bunu önemsemedik. Koridordan gelip geçen öğrenciler yüksek sesle Harry Potter ve Ron Weasley'nin uçan bir arabayla Hogwarts'a geldiklerini birbirlerine anlatıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeniden Doğduktan Sonra Sakin Bir Hayat İstiyorum
FantasyÖldüm ve tekrar doğdum. Zaman olarak geçmiş dünyamdan geride olduğu için devrim niteliğinde buluşlar yapan bir mühendis olmalı mıyım? Mühendisliğe gerek yok mu? Ben bir cadı mıyım? Üstüne üstelik Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okuluna davet mi edildi...