Bir gün daha bitmişti. Okuldaki derslerimi tamamlamış kampüsün karşısındaki kütüphaneye gidiyordum. Yorucu bir gün olmuştu ve bu yüzden evimdeki sıcak yatağımın hayalini kurmaya şimdiden başlamıştım. Kütüphaneye girmeden köşedeki kafeden bir kahve aldım ve üyelik kartımı çantamda aramaya başladım. Her zaman koyduğum yerde bulduğumda bir kez daha ne kadar düzenli olduğum ve bu düzeni koruduğum için kendime teşekkür ettim. Üyelik kartımı okutup içeri girdim ve sosyoloji kitaplarına ayrılmış bölüme doğru yürüdüm. İhtiyacım ona kitabı rafta görünce derin bir nefes aldım. Eğer bugün o kitabı bulamasaydım sınav çalışma planım bir gün geri kalacaktı ve bu da benim kendime ayıracağım zamanı etkileyecekti. Bu yüzden bu kitabı almalıydım.
"Hey Ryan! Nasılsın ?" dedi bir ses arkamdan.
"İyiyim. Sen nasılsın Ally ?" bu seslenen kişi Ally' ydi, benden hoşlandığını anlamak zor değildi ama Ally çok benim tarzım olmadığı için ona her durumda arkadaş olarak kalmak istediğimi belli ediyordum.
"İyiyim bende. Şey eğer istersen cuma akşamı bir şeyler yapmak ister misin ?"
"Aslında evde kalmayı düşünüyordum. Amerika'dan kuzenim gelecekti. Onunla planım var." dedim ama yalandı. İngiltere'de okuyan bir Amerikalı olmanın en güzel yanı dahil olmak istemediğin her plana karşı bahanen hazırdı. Bende bunun ekmeğini iyi yiyordum.
"Ah öyle mi? Neyse başka zaman artık."
Gülümsedim ve başımla selam verip ders çalışmak için herhangi bir masaya eşyalarımı bırakıp ihtiyacım olan kitabı almak için bulunduğu rafa gittim. Ama yoktu. İki dakika içinde kim almış olabilirdi ki? Eğer o kitabı bugün içinde bulamazsam sınavıma yeterli derecede çalışamamış olacaktım ve ihtiyacım olan puana sahip olamayacaktım. Sinirlenmeye başlıyordum. Eğer Ally ile konuşmasam o kitabı alabilecektim. Benim suçumdu Ally bir iki saniye bekleyebilirdi. Ama kitap girmişti. Kim aldıysa almıştı ve artık yoktu yerinde.
Ben sinirle çantamı almaya giderken cam kenarında bir çocuk dizlerini kendine çekmiş şuan ki sinirime sebep olan kitabı okuyordu. Ne yapıp etmeli o kitabı almalıydım. Eğer güzellikle vermezse kavga bile edebilirdim.
Çantamı yerine geri koyup yüzümde tamamen sinirden iz taşımayan ifademle cam kenarında oturan çocuğun yanına gittim. Kitaba öyle dikkatli öyle ilgili bakıyordu ki geldiğimi bile farketmemişti.
"Pardon. Bir şey sorabilir miyim ?" dediğimde ağır hareketlerle başını adeta içinde kaybolduğu kitaptan kaldırdı. Bakışlarını bana çevirdiğinde bu konuşmanın ne kadar düşlesemde hiçte kolay olmayacağını anladım. Sinir bozucu bakışlarıyla beni baştan aşağıya süzüp dudaklarını aralayıp sinir bozucu sözlerini söyledi.
"Konu neydi ?"
"Şey... Rica etsem o kitabı bana verir misin? İki gün sonra sınavım var ve o kitaptan bakmam gereken bölümler var. Yani anlayacağın... Elindeki kitaba çok ihtiyacım var."
"Bu beni ilgilendirmez. Erken gelseydin alırdın."
"Zaten geldiğimde kitap rafta duruyordu yani saniye farkıyla sen aldın ve şundan emin olabilirsin ki o kitaba senin ihtiyacın olduğundan daha çok ihtiyacım var."
"Sınavın iki gün sonra değil mi? O halde neden başka bir gün almıyorsun. Günler bitmedi ya."
"Tabiki yarın da alabilirim ama kendime ayarladığım sınav çalışma programına uymam gerekiyor böylece daha planlı ve zaman dengesi kurulu bir- Hey ben neden sana bunu anlatıyorum ki? Kitabı ver ve gideyim. Bu mesele daha fazla uzamasın."
Ayağa kalkan kitap hırsızı bayık bakışlarıyla kitaba baktı ve kapatıp bana uzattı. Tamam lafımı geri alıyorum iyi birisi olabilirdi. Ta ki konuşana kadar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
until the sun sets | bxb
Teen Fiction"Ama senin bir kız arkadaşın var." "Ya ben erkek istiyorsam?" "Seni İngiltere toprakları üstünde Güneş batana kadar seveceğim." B×B Homofobiklere yer yok!