''İyiyim, Teşekkürler''

97 1 0
                                    

Yazardan not: Bu hikayeyi Neil Gaimann'dan esinlenerek yazdım. Orijinal fikir bana ait değildir. Fikrin adaptasyonu bana aittir.


--

Taksim'deki eskiciler pazarından sık sık alışveriş yapıyordu. Bu sefer her zaman almaktan keyif aldığı takıların, kolyelerin yanında tam dükkandan çıkacakken gözüne eski bir lamba takılmıştı.

Alaaddin'in sihirli lambasına benziyordu. 

Salonunda çok güzel durabilirdi.

''Lamba ne kadar?'' diye sordu dükkan sahibine.

''Abla sen hep geliyorsun, bu da benim hediyem olsun'' dedi adam.

Kadın gülümsedi. 

''Olsun, sembolik de olsa bir karşılık olsun'' diye 10 TL daha bıraktı adama.

Teşekkür edip ayrıldı, evine gitti. 

Takılarını ve kolyelerini güzel, bohem, güneş ışığının aydınlattığı evinin bir yerlerine tek tek koydu.

 Onları üzerine takacağı aksesuarlardan çok, evi için aksesuarlar olarak kullanacaktı. Tüm evi böyle güzel şeylerle doluydu. 

Eski fotoğraf makineleri, fotoğraflar, resimler, biblolar.

Şimdi de bir lambası vardı. 

Onu da şimdilik salondaki koltuğun kenarına koydu. 

Önce mutfağa gidip bir şeyler hazırlayacaktı, acıkmıştı. 

Sonra dekorasyonun geri kalanını tamamlardı.

Salondaki pikapı açtı.  Zeki Müren'in plağı vardı. Tüm evi Zeki Müren'in sesi sardı. 

Mutfağa girdi ve dolabı açtı. ''Güzel bir salata yapayım'' diye düşündü kendi kendine.

Salondan bir ses geldi bu arada. Bir fıslama sesi gibi. Sesin pikaptan çıktığını düşündü. İşine devam etti.

Birkaç saniye sonra duman kokusu geldi burnuna. Bir şey mi yakmıştı? Ama daha ocağı ya da fırını çalıştırmamıştı ki. 

Mutfağın her köşesine baktı. Bir şey yoktu. Buzdolabını açtı, içini iyice inceledi. 

Bir şey yoktu. Dolabın kapağını kapadı. 

Arkasını döndüğünde masmavi, 2 metreye yakın bir şey karşısında dikiliyordu.

''Aaaaah!'' diye çığlık attı kız. Evine giren bu şeye tokat atmak istese de, salladığı eli bu mavi şeyin içinden geçti. 

Sanki bir dumanı tokatlamıştı. Kalbi küt küt atıyordu. 

Mavi şey biraz geriye süzüldü.''Yüzyıllar sonra beni tutsaklığımdan kurtardın!'' dedi heybetli bir sesle.

Kız hala neler olduğunu anlayamadı. Kalbinin atışı biraz yavaşladıkça ve amigdalası tüm vücudun kontrolünü bıraktıkça bunun arkadaşlarının yaptığı bir şaka olduğunu düşündü.

''Sahip!'' dedi mavi şey. Sanki sesi bir hoparlörden geliyor gibiydi.

''Dile benden ne dilersen'' diye bitirdi sözlerini.

''Se... sen kimsin?'' diye sordu kız, sırtı buzdolabına yapışmış bir şekilde.

''Ben cinim. Beni tutsaklığımdan kurtardığın için istediğin 3 şeyi gerçekleştireceğim'' dedi cin.

''Dile benden ne dilersen'' diye tekrarladı.

Kız bunun bir şaka olmadığını anladı. Bu cin aldığı lambadan çıkmıştı. 

''İyiyim, Teşekkürler''Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin