Bazı insanlar vardır;hayali kanatları vardır.Bu hayali kanatları ile özgürlüğe uçmaya çalışırlar,görmek istedikleri diyarlara gitmek isterler bir kuş gibi.
Fakat avcılar vardır;avcılar acımadan kanatlarımızdan yakalayıp onları koparıp atarlar.Halbuki yalnızca hayal etmiştik buna bile izin vermediler.Hayallerimizde o koparılan kanatlarla birlikte çöplüğe gitti.
İşte benim hikayem tam olarak burada başlıyor çöplükte dolaşıp koparılan kanatlarımı ve onunla birlikte kaybettiğim diğer hayallerimi ararken bilmeden bir anahtara sahip oluyorum kafese sıkışmış bir kalbi özgürlüğüne kavuşturacak olan anahtara...
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Yaşlı cadı elindeki ince uzun sopayı kapıya vurarak;
-Siz asla diğerleri gibi olamazsının sizin sadece sefil bedenleriniz ve ruhsuzsunuz aileniz bile sizi istemedi her yıl sizlerin geri gelmemeniz için para ödüyorlar.Ödedikleri para ise üç kuruş bir şey eğer bir daha dediğim emirlere karşı gelirseniz sizlerden hangi yolla daha iyi para edeceğinizi biliyorum bence sizde anladınız şimdi uyuyun kimse mum yakmayacak kapıyı sertçe kapatıp gitti.
Yorganıma sarıldım 10 yıldır buradayım hiç bir zaman bahçeden dışarıya çıkmadım çünkü çıktığımda sonucun ne olduğunu kendi gözlerimle görmüştüm.Yaşlı cadının her dediği doğruydu ailemiz bizi istememişti annemi ve babamı beni arabaya bindirdiklerindeki yüz ifadelerini hatırlıyorum o zaman daha 8 yaşındaydım ilk başlarda çok ağlamıştım fakat sonra alışmaya başladım bunun bir nedeni mutfakta olmamdı aşçının yanında durmam çok zor olmuştu fakat inatçılığım ile başarmıştım.
Sabah erkenden kalkıp kızlar için kahvaltıyı hazırlamaya başladım aşçı geldi masalara baktı asla çok malzeme kullanmamı istemezdi fakat ben onun anlamayacağı şekilde çocuklara hazırladığım tostun içinde peynir yumurta domates arada ince dilimli salamlar ve mevsime göre yeşillik koyardım bu tost onlar için besin kaynağıydı herbiri çok severdi sütlerini içerler onun içinide bal koyardım aşçı kontrolünü bitirip;
-Öğretmenlerinin masaları hazır mı?
-Evet efendim hazır.
-Pekala aşçı mutfağa girdi ve yaşlarına göre kızlar sırayla içeriye girmeye başladı bazı küçük kızları büyük kızlar kucaklamış küçüklerin gözlerindeki yaşlar öylece kenarlarında duruyordu galiba sabah azarlarını yediler.Onların masaları ayrıydı kızlar öylece masalarına oturdular küçüklerin yanlarına gittim tek farklı kahvaltılar onlarınınki hepsi seviyordu bu çorbayı içine çıtır ekmekte koymuştum yavaşça yemeklerini yiyorlardı ve yaşlı cadı tüm kötülüğü ile içeriye girdi eliden hiç bırakmadığı o sopayla birlikte.Kollarını göğsünde kavuşturdu sopayı hafifçe koluna vurarak ritim tutmaya başladı kontrol ediyordu masaları birden küçüklerden birisi ağlamaya başlayacaktıki hızla onu kucağıma alıp göğsüme bastırdım yaşlı cadı gitti yemekhane eski haline geri döndü.
-Küçüğüm ne oldu onu göğsümden biraz uzaklaştırıp bana sulu gözleriyle baktı;
-Korkuyorum.
-Korkma bak sana ne anlatacağım senin gibi küçük bir kız varmış ve onu yaşlı cadı karanlık bir odaya hapsetmiş odada sadece küçük bir pencere varmış gökyüzüne bakıp dua edermiş onu kurtaracak kahramanın gelmesine ve bir gün o küçük pencereden bir kuş girmiş fakat bu küçük kuş gerçek kuş değilmiş kağıttan bir kuşmuş ve kağıttan kuşun üstünde kahramanın yazıyormuş ve kız büyümüş hergün ona kağıttan kuşlar gelmiş onları biriktiriyormuş çünkü herbirinde birer cümlelik mesajlar varmış kahramanından ve birgün kapı açılmış karşısında yakışıklı mı yakışıklı güçlü bir erkek girmiş kızın karşısında durup ona elindeki kağıttan kuşu verdi kız anladıki kahramanı gelmişti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAFESTEKİ TUTSAK
RomanceKlasik bir başlangıç yapmayacağım çünkü buna gerek yok kullandığım her kelime zaten her şeyi anlatacak.Fakat diğerlerine göre ortak bir konu var ezilmiş insanlar ve onları ezen insanlar aslında onlara insan bile denmemeli. Kendilerini kral gibi hiss...