Kına

27 6 6
                                    

Bugün günlerden Çarşamba idi. Berfin ile Devrim sözleneli iki gün olmuştu. Düğün hazırlıkları ve bindallı seçimi için çarşıya gideceklerdi. Berfin, Lorin, Semra ve Emine hazırlanmış çıkıyorlardı. Kapıyı açınca Devrim'i gördüler. Şaşırmışlardı çünkü beklemiyorlardı. Ama Devrim onları bekliyordu. Semra ve Emine birbirlerine bakıp bıyık altından gülerlerken Berfin utangaç tavırlarla Lorin'i takip etti. Arabaya bindiler ve çarşıya gitmek üzere yola koyuldular. Hepsi arabadan indi. Semra Devrim'e gülümseyip bakarak "Teşekkür ederiz oğlum! Sana da zahmet oldu!" dedi.
"Olur mu Semra Hanım ne zahmeti rica ederim!" Semra birden kaşlarını çatarak,"Ne hanımı evladım. Artık ben de senin annenim." dedi Devrim utangaç bir halde gülümseyerek başını öne eğdi.

Onlar dükkana doğru giderlerken Devrim onları durdu.
"Semra anne, isterseniz biraz bekleyin. Annem de gelecekti kız kardeşim ile birlikte. Biraz geciktiren herhalde." Semra şaşkınlıkla Devrim'e bakarken,"Annen de mi gelecekti? Haberimiz yoktu. Söyleselerdi beraber giderdik!"
"Haa. Yok onlar aslında söyleyeceklerdi ben istemedim. Hani sizi bekletirler diye ama bir işe yaramadı yine beklediniz işte!" dedi tek kaşını havaya kaldırarak bedeni sabit bir şekilde sağa doğru çevirirken geldiler mi diye bakarken.
"Yok oğlum ne bekletmesi. Ama keşke beraber çıksaydık. Daha güzel olurdu."

Tam o sırada Devrim'in baktığı yönün tersinden bir araba yaklaştı. İçinden Canan ve kızı Azize indi. Dünürlerini görünce hızlı adımlarla yanlarına gittiler. Canan, "Ayyh! Kusura bakmayın dünür! Nıç. Biz de geciktik. Hay Allah! Oysaki gecikmeyelim diye sizinle çıkmadık! Kusra kalmayın dünür!"
"Yok yok dünür! Ne kusuru?" dedi Semra samimiyetle gülerek. "Biz de yeni geldik zaten. Gel gel... Bak burda çok güzel yerler var!" deyince Canan ve kızı koşar adımlarla sevinçle Semra ile yanındakilerin yanına vardılar.

Ardından bir bindallı dükkanına girdiler. Berfin hayran hayran binallıları süzerken omzuna bir el dokundu. Bu el Azize'ye aitti.
"Bakmaya mı geldik yengecim! Hadi bir tanesini seç de dene."dedi Berfin'in utanmasına sebep olacak bir gülüşle. Başını sallayarak karşılık veren Berfin, dükkana girdiğinden beri gözüne çarpan mor renkli, düz desenli, etek kısmı çok hafif geniş, omuzlarından kollarına kadar sık tüllerle döşenmiş ve mor renkli büyük bir tâcı olan bir bindallıyı seçti. "Bunu deneyeceğim galiba. Çok güzel görünüyor!" Annesi ve yangesi yanındayken diğerleri de geldi.

Denemeden önce bir kere üstüne tuttular. Kapıda bekleyen Devrim, bir eli cebinde diğer eli telefonu tutuyordu. Kafasını bir anlığına kaldırıp etrafına baktı. Gözü dükkana değince Berfin'i gördü. Üzerine tuttukları bindallı o kadar güzel duruyordu ki Devrim olduğu yere çakıldı. O kadar hayran hayran, âşık âşık bakıyordu ki eli istemsizce cebinden çıktı, kaşları hüzünlü bir şekilde havalandı. Telefonu tuttuğu eli de yavaş yavaş yere doğru indi. Onlar Berfin'e yakışıyor mu diye bakadursun, Devrim'in nutku tutulmuştu. Berfin'in gülüşünü, gözlerini, dudaklarını, yüzünün her karışını tek tek izleyip inceledi. Bir kere daha âşık oldu gülüşüne...

Öylesine güzel gülüyordu ki sanki o gülünce Devrim başka âlemler dalıyor bu dünyadan kopuyordu. O sırada hanımlar bindallıyı Berfin'in üzerinden çekti ve onu kabine doğru götürdüler. Devrim de kendine gelmek için gözlerini kırpıştırdı. Boğazını temizlerken kaşlarını havaya kaldırıp geri telefonuna döndü. Ama aklı hâlâ onun gülüşünde, onun kendisindeydi. Gerçekten anlayamıyordu. Bu kızı tanımıyordu bile. Göreli de 2-3 gün olmuştu. Neyin hayranlığıydı bu? Anlayamıyordu!

Giydiği bindallıyı kabinden gösterdi herkese. Hepsi ayrı bir ağızdan çok yakıştığını çok güzel olduğunu söylüyordu. Berfin de sevinerek geri kabine girdi ve kanda giysilerini tekrar giydi. Bindallıyı da alıp kabinden çıktı. Dükkandaki satış elemanı bindallıyı kılıfına koydu. Canan, Berfn'e,"Beğendin mi kızım?" dedi samimi bir gülüşle. "Evet anneciğim. Siz de yakıştırdıysanız bu olsun." Azize ,"Çok çok çok yakıştı yengecim! Çok güzel oldun içinde!" dedi el çırparak. Canan kasaya gidip kılıfın içindeki bindallıyı satın aldı. Ardından dükkandan çıktılar.

Gizli HediyelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin