"Rüya çantanı hazırladıysan hadi gidelim kızım.""Geliyorum anne."
Annemin bana seslenmesiyle çantamı daha hızlı hazırlamaya başlamıştım. Bugün doğum günümdü ve ben 10 yaşıma gireceğim için çok heyecanlıydım. Annem her zaman '10. Yaş günü çok güzeldir. Büyüdüğünün farkına vardığın ve kendini hayatın tam ortasına atmak isteyip atamadığın sayılı anlardandır.' Derdi. Tabii ben onun ne demeye çalıştığını anlamamıştım ama bir şekilde aklımda kalmıştı ve sanırım bu sözünü sadece büyüdüğümde anlayacaktım.
"Rüya sana diyorum."
Annemin gelen sesiyle hazırladığım çantamı sırtıma takıp odamın kapısını açtım ve merdivenlere doğru yürümeye başladım. Merdivenleri inerken aklıma takılan 'Acaba bu merdiven kaç basamaklıdır?' sorusu ile merdivenin en başına gelip sayarak inmeye başladım.
1,
2,
3,
4,
5,
6,
7,
8,
9,Artık son basamağa geldiğimde son basamağın üstünden zıpladım ve bağırarak "10" dedim. Fakat başımı kaldırıp annemin bakışlarına mâruz kaldığımda yaptığımın ne kadar saçma olduğunu geçte olsa anlamış oldum.
"Ne yapıyorsun sen?"
"Evimizin merdivenindeki basamak sayısını hesaplıyordum anne."
Bu cevap annemin pek hoşuna gitmemiş olacak ki göz devirip bir şey söylemeden kolumdan tutup beni dışarıya sürükledi ve bunu arabaya kadar devam ettirdi. Ben ön koltuğa binmek istediğimi söylediğimdeyse arka kapıyı açıp içeri oturmamı bekledi. Ben de inat etmeyip arka koltuğa oturdum. Normalde itiraz edeceğimi bilen annem bir an şaşkınlığa uğrasa da tekrar kızgın ifadesine bürünüp ön koltuğa yerleşti ve arabayı çalıştırdı. Fakat yaklaşık beş dakika sonra arabayı durdurmuştu.
Geldiğimiz yere baktığımda bir bakkalın önünde durduğumuzu görüp sevindim ve hemen anneme dönüp "Burada mı kutlayacağız?" Diye sordum.
"Bakkalda doğum günü kutlanmaz Rüya. Senin gittiğimiz yeri bu şekilde görmemen için gözünü kapatmak zorundaydım. Bu yüzden durdum."
"Kutlasanız fena olmazdı yani. Tüm çikolatalar benim olurdu."
"Emin ol ki çikolatadan daha çok seveceğin bir hediye vereceğim sana."
"Peki."
Annem elime bir bez uzatınca bunu bir oyun gibi bulup gülümsedim ve bezi alıp gözümü kendimce sıkı bir şekilde bağladım ve yoldan geçen arabaların hangi renk olduğunu tahmin etmeye çalıştım.
☆☆☆
Sonunda durduğumuzu anladığımda ellerimi gözümdeki beze doğrulmuştum ki annemin o muhteşem sesi buna engel olmuştu.
"Sakın aklından bile geçirme Rüya!"
"Tamam ama yeter artık şu arabadan çıkalım, sıkıldım."
"Bekle bir dakika."
Annemin söylediği şeyle durdum ve beklemeye başlamıştım ki birkaç dakika içinde annem kapımı açıp beni kucağına alıp dışarı koydu. Gözlerim bağlı olduğundan bir şey göremiyordum fakat neler yaptığını duyup hissedebiliyorm.
Annem kapıyı kapattı. Daha sonra tahmin edemediğim birkaç şey daha yapıp arabayı kilitledi. Elimi tutan elini hissedince onun olup olmadığından başta şüphe etsemde burnuma dolan parfümünün kokusuyla elini sıktım ve onun beni götürdüğü yere doğru yürümeye başladım fakat sonra bir şey oldu ve annem elimi bıraktı. Yanımdan geçen bir arabayı hissettiğimde korkarak oradan uzaklaşmaya çalışacaktım ki birinin beni kucaklayarak kendisiyle birlikte yere fırlatmasıyla kimin beni kurtardığını merak edip bakmak için gözümü açmıştım ama hiçbir şey göremiyordum. Tam elimi gözüme götüreceğim anda birinin gözümdeki şeyi çekmesiyle dünyam aydınlanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM / Kâbus
Fantasía"Rüyalar bu kadar iyi olsaydı neden onları kâbuslardan ayıran tek özelliklerinin güzel oldukları gerçeğine herkesi inandırmaya çalışırlardı ki? Oysaki kâbuslar daha iyidir. Çünkü onların bir sonu yoktur ama rüyaların sonunu hemen onu gördüğün gün gö...