Hz. Üzeyir (Arapça: عزير, Üzeyir, Üzeyr; İbranice: עֶזְרָא, Ezra, Azra, İngilizce: Ezra, Ezrah, Yunanca: Έσδράς), [1] İsrailoğulları'na gönderilen peygamberlerdendir. Hz. Üzeyir, daha önce kaybolmuş Tevrat'ı yeniden keşfeden, ilhama dayanarak onu yeniden ortaya çıkaran bir insan olarak bilinmektedir. Hz. Musa'dan daha önce gelmese de, Tevrat'a olan bu hizmeti sayesinde Yahudilerin kalbinde taht kurmuştur.[2]
Etimoloji
Hz. Üzeyir'in adı hakkında da alimlerin farklı yorumları vardır. Bazı alimlere göre onun adı, Arapça bir isimdir. Diğer bazı alimlere göre ise, "Üzeyir" kelimesi, Arapça değil, İbranice'dir.[3]
İbranice'de "Üzeyir" kelimesinin karşılığı "Azra" ya da "Ezra'dır. Tevrat'ın bu dildeki nüshasında böyle geçmektedir.[4]
Bu kelime, "yardım Tanrı'nın yardımı" anlamına gelmektedir. Kitap-ı Mukaddes'te adını taşıyan bir bölüm bulunan Hz. Üzeyir, kâhin yazıcı Rabbin emirlerinin ve sözlerinin yazıcısı olarak tanıtılmaktadır. (Ezra 7:11) [5][6]
Soyu
Hz. Üzeyir, Hz. Harun'un neslinden gelmektedir.[7]
Hayatı
Hz. Süleyman, Mescid-i Aksa'yı yaptırdıktan sonra Tevrat, "On Emir", diğer emanetler ve içinde "On Emir'in yazılı olduğu levhaların bulunduğu Tabut-u Sekîne'yi, yani "Kutsal Ahit Sandığı'nı bu mabedin bir odasına koydurmuştu. Hz. Süleyman'ın vefatından sonra Yahudiler, iki devlete ayrıldı. 10 kabile, İsrail Devleti'ni, diğer 2 kabile de Yahuda Devleti'ni kurdu.
İsrail Devleti, M.Ö. 721'de Asurîler tarafından yıkıldı. M.Ö. 586'da da Babilliler, Yahuda Devleti'ne son verdiler. Asûrîler, Babil'i işgal etti. 587'de Asûrî hükümdarı Buhtunnasar, Kudüs'ü yakıp yıktı. Yahudilerin bir çoğunu öldürdü.[8]
II. Nebukadnezar (Buhtunnasır, Nebucco); Beytü'l-Makdîs'i yıktığı zaman, İsrailoğulları'nın Tevrat okuyanlarından ve bilginlerinden öldürdüğü 40.000 kişi arasında, Hz. Üzeyir'in babası ve dedesini de vardı. O sırada, küçük bir çocuk olan Hz. Üzeyir, yaşından dolayı öldürülmekten kurtuldu. Kendisinin, Tevrat okuduğunu bilmiyorlardı. İsrailoğulları'ndan alınan esir çocuklarla birlikte, o da, Bâbil'e götürüldü.[9]
İşgal, yakıp yıkma hengâmında, o zamana kadar bozulmadan muhafaza edilen Tevrat da yakılıp yok edilmişti. Bu gerçek Tevrat, çok büyük olup hiç kimse ezberleyememişti. Ancak, Hz. Üzeyir ezberlemişti. Zaten kavminin içinde bilgin bir kimse olarak bilinmekteydi. O, sürgün ve yıkım esnasında bile insanlara moral vermeye çalışarak, içinde bulundukları sıkıntıların birgün sona ereceğini söyledi ve dertlerine derman olmaya, teselli vermeye çalıştı.[2]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Araştırma ve Makaleler 1
غير روائيLütfen Dikkat! Araştırma ve Makeleleri okumadan önce iyice düşünün. Sizi önceden uyarıyor ve dünya görüşünüzün temelli değişeceğini söylüyorum. Aynı konuda okuyacağınız diğer eserler size yavan gelecek ve sadece onun tiryakisi olacaksınız. Çünkü bu...