10. BÖLÜM "TEHLİKE"

152 31 24
                                    


"Tam zamanında...

Bu özelliğini sevdim"Bora karşısında duran Uygar'ı ilk iş gününde erken gelmesine tam not vermişti. Evinin önünde ona bakarken. Uygar takım elbisesini giymiş sadece yapıcağı işe konsantre olmak istiyordu.

"Ne iş yapacağım"diyerek direk  mevzuya giren Uygar ne kadar istemese de ona boyun eğmek zorundaydı.

"Önce Günaydın demen gerekmez miydi? Hani normal insanlar böyle yapar ya ondan söylüyorum"Bora'nın yaptığı şey sadece bu anın keyfini çıkarmak. Şu an keyfi gayet yerindeydi. Güçlü olmayı seviyordu.

Uygar gözlerini devirmemek için kendini zorladı.

"Biz sizinle normal olmucaz bence"

"Haklısın..."bunda hemfikirlerdi. Aralarında tuhaf bir iletişim vardı. Bora cebinden çıkardığı kağıdı arabanın üzerine koydu."Bu sözleşmen"diyerek gözlerini ona dikti."Oku ve İmzala..."dediğinde Uygar sözleşmeyi eline aldı. Üzerinden hafifçe göz gezdirdikten sonra bakışlarını Bora'ya çevirdi

"Bunu imzaladıktan sonra Azra o evde kalmak zorunda olmayacak öyle değil mi?"dediğinde Bora'nın kaşları yukarı kalktı. Ve bu Uygar'ın hiçte hoşlanmıcağı bir cevaptı.

"Hayır... Sözleşmede o yok"

"Ne demek yok.  Öyle anlaşmamıştık. Oyun mu oynuyorsun benimle..."derken sesi oldukça yüksek çıkmıştı. Elindeki kağıdı yırtmamak için zor tutarken öfkesine hakim olmaya çalıştı.

Onca şey yapmıştı. Kafes dövüşü mü dersin herşey. Türlü işkencelere maruz mu kalmıştı.. Nelere katlanmıştı. Bir işe yaramamış olması onu çılgına çevirdi.

"Ses tonuna dikkat et. Unutma burda patron benim"dediğinde onunda ses tonu sertti.. Ortam yavaşça gerginleşirken. Bora yine aynı ses tonuyla konuşmaya devam etti."Anlaşmamız şöyle..."diyerek gözlerini ona dikti."Kız kardeşinin omuzlarına yüklediğin borcu eşitlemek. Yarısını ondan alıp sana veriyorum. Bak bu da bir şans"Konuşmasını tamamlayan Bora ellerini cebine koyarak rahat bir tavır sergiledi. Onu nerden vuracağını gayet iyi biliyordu. Uygar bu duyduklarına daha çok sinirlendi.

"Hepsini ben öderim. Benim borcum sonuçta"diyerek dişlerini sıktı. İstediği tek şey vicdanını rahatlatmak geceleri rahat bir şekilde uyuyabilmek. Yapamadığı abiliği yapabilmekti...

"Bak bunu yeni yeni anlaman beni şaşırtıyor. Ayrıca zorla tutulmuyor. Kendi isteğiyle orda. Abisi için orda..."dedi. Her sözünün onun canının acıttığına emin olduğunda rahatladı. Susmadı. Ve devam etti."Kardeşinin fedakarlığı keşke azıcık da sen olsa. Dünyada şerefsizlerin sayısı zaten  çok..."her sözü keskin olan Bora. Uygar'ı çileden çıkarmaya yetmişti. Yumruğunu sıktı. Sıktığı yumruğu ona vurmamak için zor tuttu. Bu sözlerini de yuttu. Yutmak zorundaydı.

"Tamam..."Uygar kendini sakinleştirmeye çalıştı. Ve cebinden çıkardığı kalemi sözleşme kağıdını hiç okumadan imzaladı. İmzaladığı kağıdı gözüne sokarcasına uzattı."Oldu mu? Tamam mı şimdi?"kendini hala sakin kalmaya zorlayan Uygar. Ona istediğini vermişti. Artık resmen onun bir çalışanıydı.

"Bu bende kalsın. Ne olur ne olmaz..."diyerek elindeki kağıdı katlayarak cebine koydu.

Uygar Bora'nın yanına yaklaştı. Yaklaştı... Her hareketi sanki bir saldırıydı. Ama durdu karşı karşıya geldiklerinde gözlerini üzerine dikti.

"Birgün bu borç elbet biticek. İşte o gün senden hıncımı alana kadar iyice benzeticem... Ve inan o günü dört gözle bekliyor olucam"derken bile gözlerini bir an olsun kırpmadı.. Açıkca meydan okudu. Ve dediklerini yapmak için sabırsızlandı. Onu ezmesi , yukardan bakması ve onca şeye karşı ona sağlam bir yumruk atmak istedi. Atsa  içi rahatlayacaktı ama yapamazdı. Bundan sonra asla yapamıcaktı.

KIRILDI GÖKYÜZÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin