13.BÖLÜM: UZUN GECELERİM...

86 50 121
                                    


Mutluluk... İlk defa uğuruyordu her yanı çizik olan kalbime... İlk defa tadıyordum bu duyguyu... Ne kadar da güzelmiş oysa ki! İçimi kıpır kıpır yaptıran bu duygu ne kadar da özeldi... Yeniden nefes alıyordum bu gün. Onunla yeniden doğmuştum.

23 Eylül'ün üzerinden 1 hafta geçmişti. Bu kasacık zamanda yüzümden gülümsemem hiç silinmemişti. Huzur bu muydu?

Elimdeki kahve kupamdan bir yudum daha alırkan boşta kalan elimin kavrandığını hissettim. Kafamı çevirip Sina'ya baktım. Gamze çizgilerini belli ederek bana bakarken iyice ona sokuldum. Bardağını kenara bırakıp iki koluylada beni sarmaladı. Gözlerimi kapatıp sahilin tadını çıkarttım o an.

Okuldan çıkıp sahile atmıştık kendimizi... El ele gelmiştik buraya ve sanki herkes bize bakıyor gibiydi. Belki de ben öyle sanıyordum, yine de ilk defa o bakışları aldırmadım. Çünkü benim kahramanım yanımdaydı.

Bora'ya gelince. Onu havalimanından bu yana görmedim. Annem evde olmadığını söyledi dün akşam. Merak edip zorla bana arattırdığında grupla olduğunu söylemişti. Fakat sorun şu ki telefonu kapatacağı sırada arkadan bir kaç konuşmaya kulak misafiri olmuştum.

Dün akşam...

Annemin zoruyla Bora'yı arıyordum. Bir kaç çalıştan sonra açıp yorgun olan bir tonda konuştu.

"Alo? Medcezir?"

Bu konuşmanın hemen bitmesini istediğim için hızlı hızlı sordum.

"Bora annem arattırdıda. İyi misin? Eve neden gelmedin?"

"İyiyim Medcezir. Gruplayım, hazırlıklar var yardıma geldim."

Bu işten kurtulduğum için rahatlayıp derin bir nefes verdim.

"Tamam. Görüşürüz o zaman."

"Görüşürüz Medcezir." dediğinde telefonu kapatmak için tuşa yönelmiştim ki duyduklarım ile elimi hemem durdurdum.

Bir erkek Bora ile konuşuyordu. Tamam bu normaldi ama diyalogları birden bire kalbime şüphe tohumları ekmişti.

"Bora abi. Yengenin babsının yerini tespit ettik."

"Nerdeymiş? Yaşıyor mu?"

"Yaşıyor abi. Bulgaristan'da."

"İyi, iyi. Fazla uzağa götürememişler demek ki. Hemen alıp getirin buraya."

Bora'nın kurduğu cümlenin ardından bir sessizlik oluştu. Acaba benim telefonu kapatmadığımı mı anladı diyerek paniğe kapılmıştım ki aynı erkeğin ürkek sesini işittim.

"Abi... Bir sorun var."

"Ne sorunu Vedat!?"

Bora tıslarcasına söylemişti bunu. İlk defa Bora'nın bu ses tonunu duyuyordum. Vedat denilen adam aynı ürkek tonda ki sesi ile yavaşça konuştu.

"Abi... Adamın hafızası gitmiş. Aralıksız 4 ay, her gün ilaç vermişler. Gecmişini hatırlamıyormuş. Bir de şe-"

Vedat sözünü bitirmeden bir gürültü duyuldu. Kırılma sesleri geldi kulağıma ve ardından Bora'nın o kükreyişi duyuldu.

"Bir de ney Vedat!? Bir de ney!? Olum bak, ne yap et o adamı toplayın ve getirin bana! O kız babasına kavuşacak sonra bana duyduğu minnet dugusu ile sevicek! O adam gelmezse ben ona kavuşamam tamam mı!?"

Vedat'ın zorlukla çıkan sesi içimi ürpertirken dinlemeye devam ettim.

"Abi, adamın yeni bir ailesi varmış..."

MEDCEZİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin