1

26 3 3
                                    

Sabah alarmını 4. erteleyişimdi ya da 5 miydi?

Annemin odaya girip bağırmasıyla anca kendime gelebilmiştim.

-Şuna bak hâlâ uyuyor!Servisi kaçıralı 10 dakika oldu Selin hanım bari 2. derse yetiş. Hem ödev teslim günün değil mi bugün acele et.

Her zamanki gibi yine derse geç kalmıştım.

Umrumda mı?

Hayır.

Sakince yataktan kalkıp banyoya doğru ilerlemeye başladım. Bu uyuşuk hallerim annemi çok sinirlendiriyordu. Gözlerinin üzerimde olduğunu hissedebiliyordum.

Okul için hazırlandıktan sonra kahvaltı masasından bir kaç dilim salatalık ve zeytin  ağzıma atıp anneme görünmeden hemen çıktım. Yoksa bana zorla kahvaltı yaptırıcaktı ve bu da anca 3. derse yetişmeme neden olucaktı.

Ceketimin kapüşonunu kafama geçirmiş ayağımın önündeki taşı ite ite önümde sürükleyerek okul yolunu tuttum.

Okula vardığımda 1. dersin teneffüsüydü. Okulun kapısının önünde bi süre bahçedekileri izledim. Pek arkadaşım olmadığı için beni karşılamaya gelen, arayan soran pek yoktu.

-Bugün de geç kaldın be Selin hadi gir içeri.

Refik abiyi unutmuşum tabi. Okul kapısı güvenliği. Tek soranım bu 40 lı yaşları geçmiş, kısa boylu ,saçları beyazlamaya başlamış, ufak tefek görevliydi. Dersin yarısında geldiğim zamanlar dersi bölmemek için oturup Refik amcayla lafladığımız olmuştu. Onun da benden başka konuşacağı pek kimse yoktu.

Hafifçe gülümseyip içeri girdim ve sınıfa doğru ilerlemeye başladım. Sınıfa girince sınıftakiler girdiğimi bile fark etmemiş olacaklar ki kafalarını kaldırıp kimin geldiğine bile bakmadılar. Veya bu duruma alıştılar.

Pencere tarafı, en arka sıra. İşte yerim. Ve sıra arkadaşım Burak; formasının (gömleğin) ilk üç düğmesini iliklememişti,ona göre bu şekilde havalı olunuyormuş, kıvırcık saçlarına şekil vermeye çalışmış fakat becerememişti komik görünüyordu ve yine pencere tarafına yani benim yerime geçmiş müzik dinleyip dışarıyı izliyordu.

Sıramın önüne gelince elimle masayı tıklattım fakat fark etmemiş olacak ki hâlâ dışarıyı izlemeye devam ediyordu ardından ayağımla masaya tekme attım. Birden sarsılınca bıkkın bi ifadeyle yüzüme baktı, kulaklığını çıkardı ve yerime geçmem için sıradan kalktı.

-Her zaman bunu yapmak zorunda mısın Selin?

-Ne?

-Masaya tekme tokat girişmek yerine omzuma hafifçe dokunup kalkmam için rica etsen?

-Bunun yerine kendi tarafında otursan?  Benden çok sen oturuyosun be burda.

Tam cevap vericekti ki sustu. Uzatmak istemedi sanırsam. Hızlı adımlarla sınıftan ayrıldı. Bu olayı ve  tartışmayı kaçıncı kez yaşayışımız bilmiyorum. Tanıştığımızdan beri galiba.

Kendi yerime geçtim ve ödevimi teslim etmek için çantamı karıştırmaya başladım.

Yok!

Nerde bu lanet olası ödev? Haftasonlarımın çoğunu bu ödev için ayırmıştım oysa!

Geç kalma korkusuyla hızla evden çıktığım için masanın üzerinde unutmuşum sanırım.  Oysa annem hatırlatmıştı. Keşke evden çıkmadan kontrol etseydim.

Hızla yerimden fırladım ve saate baktım dersin başlamasına 6 dakika kalmıştı. En geç bu ders sonunda teslim etmem gerekiyordu.

Koşarak Abdurrahman hocanın yanına gidip eve gidip ödevimi alıp gelebilir miyim diye sordum. Zayıf, uzun boylu,saçları hafif aklanmış bi  öğretmendi önce yüzünü ekşitti fakat sonra istemeyerekte olsa "peki, acele et" deyip izin verdi.

Koşar adım çıkış kapısına yöneldim Refik abiye izin kağıdımı gösterdiğim gibi kendimi dışarı attım.

Ceketimin kapüşonunu kafama geçirmiş ayağımın önündeki taşı ite ite önümde sürükle-

Bir dakika neler oluyor??!

Birden duraksadım ve etrafa baktım bizim evden bir kaç kilometre ileride okula doğru ilerliyorum ama..

Az önce okuldan ayrılmadım mı bu da neyin nesi?!

GERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin