"Günaydın Remus." James bunu söylediğinde Remus hafifçe gülümsedi.
"Sana da James." Lily masanın başına oturdu. Remus da mecburen Regulus'un karşısına geçti. Bundan memnun olduğu da söylenemezdi. Sabah gözüyle Regulus'u incelemek isterdi fakat, Sirius'un rahatsız olma ihtimalini düşünerek bundan vazgeçti. Nedense kendisini burada istenmeyen biri olarak görüyordu. Halbuki Lily de James de ona asla öyle hissettirmezdi.
"Bu arada Remus, Regulus ile tanıştırayım seni." Lily konuştu.
"Gerek yok Lils biz tanıştık." Bunu söylerken gözlerini Sirius'un gözlerine dikmişti.
"Ee nasıl buldun, çok eğlenceli birisi değil mi?"
"Yaa evet çok." Remus bunu kinayeli söylemişti fakat Lily altında yatan anlamı kavrayamamıştı. Bu yüzdendir ki uzun süre çatal bıçak sesinden başka bir ses duyulmadı. Arada Remus çaktırmadan Sirius'a bakıyordu. Remus ona bakmadığı zamanlarda Sirius da onu izliyordu.
"Siri babana bugün işe gelmeyeceğimizi söyledin mi?" James sordu. Gergin ortamları sevmezdi. Sırf gerginlik azalsın diye konuşmuştu.
"Hayır Jamie söylemedim Lils gelin deyince hemen çıktık." Sirius bunu söylediğinde Remus kalbindeki kasılmayla kalakaldı. Demek birlikte kalmışlardı?
"O zaman işe gidecek miyiz?"
"Ben aradım gitmenize gerek yok James." Lily söyledi. Genelde kimse Sirius ve James'e inanmazdı. Lily bu yüzden aramıştı.
"Seni çok seviyorum çiçeğim." Regulus göz devirdi.
"Bazen Lily olmasa nasıl yaşayacağını merak ediyorum James." Sirius güldü. Remus uzun zamandır onu görmemişti ki gülüşünü görsün. Bu yüzden bu manzarayı zevkle izledi.
"Tabi ki yaşayamazdım Reggy bu ne biçim bir düşünce!" Regulus göz devirdi.
"Anlayamadığım tek şe-" Remus elini başına götürdü. Gözü bir an kararmıştı. Ayrıca başı ağrıyordu.
"Remy! İyi misin?" Remus Lily'e bakmadan önce Sirius'a baktı. Gözlerindeki endişe barizdi. Üstelik yanında sevgilisi varken, diye düşündü.
"Hayır Lily, başım ağrıyor."
"Gel ilaçlarını vereyim."
"Ben daha fazla burada kalamayacağım sanırım."
"Neden? Ikiniz kavga etmeden aynı masada oturabiliyorsunuz diye mi? Beni sinirlendirme Remus ikiniz de birbirinizden salaksınız!" Remus bağırmak istemiyordu. Zaten çok az gücü vardı. Onu da harcamak aptallık olurdu. Üstelik bu masada kavga etmek istemiyordu.
"Ne yapayım Lily? Sevgilisini de kendisiyle getirmiş!" Lily kahkaha attı. Sinirleri bozulmuştu.
"Aptal mısın Remus? Tanıştım dediğin bu muydu, sen farkında mısın ne dediğinin?" Sirius da Regulus'a bakıp kahkaha atıyordu. Komikti doğrusu. Yemek boyunca Remus kardeşine demek bu yüzden öldürecek gibi bakmıştı.
"Evet Lily. Gayet farkındayım herşeyin. Benim onu aldattığımı söylediği zamanlarda asıl -Sirius'un deyimiyle- aldatılan benmişim. Ben onun sevgilisi olmasına kızmıyorum. Bana, beni aldattın deyip aynı şeyi yapmasına kızıyorum."
"Sen tam bir gerizekalısın Remus. O benim kardeşim, sevgilim falan değil! Olmayan beynini biraz zorlasaydın düğünde onu gördüğünü de hatırlardın." Remus gülümsedi. Sirius sonunda kendisini açıklama yapılmaya değer görmüştü.
"İyi o zaman. Kahvaltımıza devam etsek mi? Benim başımın ağrısı az sonra geçer." James Remus'a döndü.
"Az sonra falan geçmez iç şu ilacını Remy." Remus omuz silkti.