3

77 5 5
                                    

"Çıldıracağım bu kadar güzel olduğun için."

"Abartma düz elbise işte. Hiç gidesim yok zaten." Yatağıma oturdum.

"Ağrı kesici aldın işte o seni idare edecek. Hem belki patroncukla aranızda bir şeyler olur." Kıkırdayarak beni kaldırdı.

"Saçmalama Yuqi. Hayatında birisi vardır zaten, yani herhalde."

"Of ama çok suratsızsın gül biraz. Neşeli ol." Zorla gülümseyip çantamı aldım.

"Yapmacık olduğunu anlamadım sanki. Neyse biraz içince açılırsın orada zaten."

Yuqi bana sarılıp yanağıma öpücük kondurdu. Benim on katım kadar mutluydu.

Aynadan kendime son kez bakıp evden çıktım.

Taksiye ücreti ödeyip bara giriş yaptım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Taksiye ücreti ödeyip bara giriş yaptım. Sanırım erken gelmiştim. Tanımadığım bir sürü insan vardı. Birisinin seslendiğini duyup o tarafa döndüm. Makyöz ve çekimlerde yardımcı olan birkaç kişi büyük bir masanın etrafında oturuyorlardı. Gülümseyip boş kalan tarafa oturdum.

"Çekim dışında bile güzelsin kıskanıyorum ama." Utanarak teşekkür ettim. Aslında utanmayı çoktan aşmıştım çünkü bu iltifatları hep duyuyordum. Biraz rol yapmam daha iyi oluyordu.

Yarım saat kadar sohbet ettikten sonra içeri Hoe Taek girdi. Arkasından şirkette çalışanlar olduğunu tahmin ettiğim güzel giyimli birkaç kişi daha girdi.

Bize yaklaşıyorlardı. Umarım heyecanlandığımı zannediyorumdur. Neden heyecanlanıyorsun Soojin kendine gel. Lise de yaşadıklarımdan sonra ilk defa bir erkeğe karşı bu kadar heyecanlanıyordum. Bir daha bu hisleri yaşamam sanmıştım.

Hepimiz oturduğumuz yerden kalkıp daha geniş bir yere gittik. Hoe Taek barmene hepimize adını ilk defa duyduğum içkiden hazırlamasını söyledi.

Ortam kalabalıklaşmıştı. Birileri dans ediyordu. Birkaç kişi devamlı kahkaha atıyordu. Genel olarak eğleniyorlar gibi görünüyordu.

Ben ise sandalyeye oturmuş daha tadına bakmadığım içkiyle bakışıyordum. Eğlenmiyordum. Sessiz ve pek konuşmayan kişiliğimin kötü tarafı yanıma insanların pek yanaşmamasıydı. Sadece uyum sağlıyordum.

Yan sandalyeye oturan kişiye bakıp gülümsedim. Sonra gözlerimi kısıp hatırlamaya çalıştım. Doğru ya Hoe Taek' in arkasından gelen kişilerden birisiydi.

"Siz şirkette mi çalışıyorsunuz?" Evet sessiz biri olabilirim ama genelde ilk adımı ben atıyorum insanlara karşı.

İçkisinden son yudumunu alıp bana döndü. "Evet," dedikten sonra elimi alıp öpmesini beklemiyordum. "Ama keşke çekimlerinize gelseydim. Bayan Soojin karşımda böyle bir güzellik dururken sanırım bekleyemem."

"Anlamadım?" Galiba eğlenmeye başlamıştım.

"Uzatmadan söyleyeyim. Benimle önce akşam yemeğine sonra nikah masasına gelir misiniz?"

NE?

Elimi çekip kahkaha patlattım.

"Sonunda güldünüz buraya geldiğimden beri gülmenizi bekliyorum."

"Teşekkür ederim..."

"Kang Hyung Gu ama siz bana Kino diyebilirsiniz." Dergi de görmüştüm ismini doğru.

"Memnun oldum Kino."

"Kino yine şaşırtmıyorsun bakıyorum. Kusuruna bakmayın Hanımefendi. Güzel kadın görünce hep böyle yapar." Güzel mi dedi bana?

Hoe Taek bana güzel dedi. Heyecanlanma.

Heyecanımı ve şaşkınlığımı belli etmemek için direndim. Üçümüz uzun süre sohbet ettikten sonra Kino bardan çıkmış, Hoe Taek dans ediyordu.

İçkiden bir yudum daha aldım. Ne olduğunu bilmiyordum ama beğenmiştim.

"Bana aynısından bir daha ver," bana baktı ve barmene dönüp iki olsun dedi.

Teşekkür ettim. Birazcık sarhoş olduğum için heyecanım azalmıştı.

"Bana Hui diyebilirsin Soojin." Senli benli konuşmaya ne ara başladık acaba.

"Kendi isimlerinizi neden kullanmıyorsunuz?" diye sordum Kino'yu da kastederek.

"Uzun zamandır böyle kullanıyoruz. Daha iyi."

Biz sohbet ederken diğerleri dans ediyordu. Uykum gelmeye başlamıştı. Gitmek için tam taksi çağıracakken her yer karanlık oldu. Birkaç çığlık sesi duydum.

Hui'nin kolunu tutup ona yanaştım. Birlikte yürüyorduk. Uzaktan birkaç kişi flaşını açmıştı ama alan büyük olduğu için burası karanlıktı.

"Gel benimle seni aydınlık bir yere götüreceğim." Hui elimden tutup karanlıkta ikimizi dışarı çıkardı. Nasıl çarpmadan çıktı hiçbir fikrim yok.

"Kaç dakika orada kaldık? Başım dönüyor galiba." Aptal kız numaraları yapmıyordum elbette. Karanlıktan çıkınca genelde böyle olurdu.

"İyi misin? Lütfen düşüp bayılma bak dizi de değiliz." Bu dediğine gülmemem elim de değildi.

"Yok merak etme bir şey olmaz. Beni evime bırakabilir misin?" Cevap bekleyen surat ifademi takınıp biraz tatlı olmaya çalıştım. Çünkü yalan söylemiştim.

Bayılabilirdim ve bu yolda ya da taksi de olacağına O'nun yanında olsa daha iyi olurdu.

Kabul etti. Mükemmel.

"Geldik sanırım." Gözleri huzurlu bakıyordu. Neden? O'na karşı çekilmekten kendimi alıkoyamıyordum.

"Evet, teşekkür ederim Hui." İnmek istemiyordum. İnmeliyim. İnsene. İn.

İndim. Gitti, ben de evime girdim.

Bundan kaçamam. Ondan hoşlanıyorum.

Hann *huijinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin