Yorumlarınız çok değerli, bu kitap için çok emek sarfediyorum çünkü. o yüzden desteğinizi göstermelisiniz.
Diyarın yücelordlarının hala kendi liderlik tahtlarında oldukları sırada, uzun yıllardır süregelen, çatırdasa da ve kırılsa da tutunmakta gayret gösterilen bir anlaşma vardı. İnsanlarını korumak için, her insanını koruyanı sende koruyacaksın. Bu laf, her liderin elinde sıkıca tutunduğu bir dostluk belirtisiydi. 75 yıl önce, hala Jungkook kendi yaşam iksiri olan ambrosia'yı tatmamış bir çocukken, dört ana klan her daim toplantılarda yerlerini alır ve birbirlerinin varlıklarını gözetirdi.Varisler aynı çatı altında, sevgi ve saygı sergilenerek geleceğin efendileri olmak için öğreti görmüşlerdi. Her yıl yapılan ışık festivalleri, turnuvalar klan hanelerinin dostluklarını pekiştirmek için olsa da içten içe hepsi göstermeden yapılan onca işgalin acısını savaşçıları maçlarda katlederek göz boyama niyetiyle ortaya çıkardılar. Büyük imparatorun hükmünün azaldığı, ortadan kaybolduğu ve Hweyo'nun yavaşça kendi inine, saraya çekildiği dönemdi.
Haneler, kendilerinden güçlü bir düşmanın karşısında istemeseler bile ittifak kurmak zorundaydı.
Kocakarıların türküleri diyarın tüm köşelerine yayılmış, her turnuva insanları için hevesle beklenmişti. Armalarını taşıyan her hane, saygılarını 'Majesteleri için,' den '4 büyük adına' olarak sunmaya başlamıştı. Lakin elbette, ortalık durulduğunda, imparatorun ölüm haberi yayıldığında ve toprak klanına açılan ateş hanesinin yeni bir istilasında, dostluk anlaşmaları yavaşça kopmaya yüz tutmuş, elleri kılıçlarını bileyerek kendi hanelerinin korunması göz önünde bulundurmuştu.
Şimdi üzerinden yılların geçtiği, büyük ayrılığın ardından, ilk kez şerefli ve büyük bir toplantı yapılacaktı. Hava klanı lideri, eskisinde olduğu gibi herhangi bir sıkıntı yaşanmaması için tarafsız bölge diye geçen Kutup dağlarını birleşme merkezi olarak elçileriyle bildirmişti. Ya karşılık bulacak, ya da şafağa kadar hanesine dönmeden önceki hayal kırıklığını yok etmek için çabalayacaktı. İki gün önce sınır boylarından aldığı bildiri, o denli sefil hissettiriyordu ki; kabilenin insanlarının aile, dost ve komşuları her evin önünde boğazlarından çivilenerek asılmışken kim bilir ne hallere düşmüşlerdi?
Bir lider, bir baş, bir hane lordu olarak; ne denli en küçüklerden olursa olsun, o onurlu ve erdemli bir adamdı. İnsanlık yeniden bir katliam, cehennem yeri olmamalıydı. Hweyo zamanında çok fazla can yakmışken, yeni bir ordu ve söylentilerin çabuk yayılmasına sebep olan yeni kara büyünün kokusu, diyarı anca felaketlere sürüklerdi.
Hweyo'nun karşısına geçilmeli, artık saltanatını tanımayı onu katiyen ortadan kaldırarak yok etmeliydiler. Bu Dört büyük Hane'nin, savaşı bitirmek için son şansı ve çağrısıydı.
Saçlarının büyük bir yarısı çenesine kadar değen ve diğer yarısı tepeden at kuyruğu misali bağlanan saçlara sahip adam, ellerini ısıtmak için birbirine daha fazla sürterek kendi çapında bir ısınma çabasına girişti. ağzı hafif açık, dudakları soğuktan çatlamış ve kırmızı da bir hafifçe çektiği burnuyla oldukça savunmasız bir şekilde etrafı inceliyordu. Kıyafetleri, kar fırtınasının vurduğu ve kirpikleri donduran soğukta hemen bedeninin ardında uçuşmaktaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Spirits of Clans | yoonmin
Fanfiction(fantastik) "Dört klanın akdi ve yüce krallık uğruna yeminler olsun, İblis ayakçısı düşecek. Ateş harmanında gömülecek, heyelanlar kopacak, koca denizin ruhu gelecek, dağlardan inilecek; lakin dikkat edin Lord Min, diğer seçeneğinizde, iki heykel gö...