Doktor Park, sabaha yeniden geleceği sözünü verip, evden ayrılalı neredeyse bir saat olmuştu ve bu süre zarfında Dae Yun ne yapacağını bilemez hâlde koltukta oturuyordu.
Saat gecenin üçü falandı ama genç kızın hiç uykusu yoktu, nasıl uykusu olabilirdi ki zaten? Az önce bir şizofren olduğunu öğrenmişti.
Tabi, doktor Park henüz bir teşhis koymamış olsa da, Dae ne olduğunun farkındaydı. Şizofrendi işte.
Bunu bir şekilde benimsemek o kadar kolay olmamıştı genç kız için, neredeyse doktor Park'a hakaret edecek duruma gelmişti, çıldırırcasına doktora saldırmaya çalışmış ve etrafı dağıtmıştı, bunlara bir son vermek isteyen doktor ise telefondaki fotoğrafı yeniden genç kıza göstermiş ve Kim Taehyung'ın fotoğrafta olmadığını kanıtlamak istemişti.
Evet, Taehyung yoktu fotoğrafta. Bunu fark eden Dae Yun şaşkınlıktan küçük dilini yutacak gibi olmuş, baygınlık geçirme raddesine gelmişti. Fakat en sonunda kabullenebilmişti, ruh hastası olduğunu.
Doktor Park, genç kızın yanında kalmayı her ne kadar istese de ufak oğlu hastalandığı için bir süre sonra gitmek zorunda kalmış; Dae, doktorun ambulansı aramasına da müsade etmeyince çaresizce sabah gelip, her şeyi halledeceklerini şimdi sadece uyuması gerektiğini söylemişti.
Fakat uyku denen şeyin varlığını bile unutmuş gibiydi Dae Yun. Elleri hâlâ titriyordu, ağlayamıyordu bile. O derece şoka girmişti.
"Kim Taehyung...nasıl?.."
Kendi kendine konuşurken birden bire ellerini saçına götürüp, çekiştirmeye başladı. Bir an önce bu kâbustan uyanıp her şeyin 'normal' olduğu zamana dönmek istiyordu.
Her şeyin normal olduğu zamana...
Her şey en son ne zaman normal olmuştu sahi?
Her gün aklını meşgul eden ruh emici düşüncelere sahipti; bu düşünceler ona geçmişi hatırlama şansı vermiyordu, en azından normal ve mutlu anlarını...
Genç kızı derin düşüncelerden ayıran tanıdık ses, onu iyice korkutmuştu. "Olamaz, olamaz, olamaz..." diye geçirdi içinden.
"Dae beni dinlemelisin, Dae lütfen..." Taehyung yalvarırcasına kızla konuşmaya çalışırken gözlerindeki üzgünlük okunur derecedeydi.
"Tae sen gerçek değilsin." diye konuşan genç kız, ellerini kafasına götürerek kendini siper etmeye çalışmış, gözlerini ise sımsıkı bir şekilde kapamıştı.
"Evet evet, gerçe-"
Kız, yakışıklı gencin cümlesini bitirmesine izin vermeden bir anda, "Sus artık!" diye bağırdığında kalbinin ağzında attığını hissetmişti.
"Dae...lütfen dinle beni Dae, her şeyi açıklayacağım!"
Dae Yun gözlerinden akan yaşlarla genç çocuğa baktığında onu susturacak gücünün olmadığını biliyordu, ona karşı gelecek gücü kalmamıştı artık; bu gerçeği tam o anda kavramış, yavaş ve korkakça gözlerini Taehyung'a sabitlemeye çalışmıştı.
Genç adam ise bununla beraber ellerini, kızın ellerinin üstüne yerleştirmiş ve konuşacağını belli edercesine dudaklarını aralamıştı:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
haunted (Kim Taehyung)
Fanfiction"Biliyorsun, sana yardımcı olabilirim." "Bana Tanrı bile yardım edemez, doktor."