Morning ☉

1.7K 162 143
                                    

Sabah kalktığımda Magnus'un kollarım arasında olduğunu gördüğümde yüzüme bir gülümseme yerleşmişti.

Genelde işlerim olduğu için geç uyur ama erken kalkardım. Şimdi ise güzel bir uyku çekmiştim ve bunda Magnus'un da etkisi vardı.

Hafifçe yerimde hareketlendim ve yüzüne düşen saçları geriye atıp yüzünü inceledim.

Ten rengi gerçekten kusursuzdu. Ailemdeki herkesin bembeyaz bir teni varken Magnus'un ten rengi daha koyuydu. Ama bu onu fazla seksi yapıyordu.

Gözleri çekik olduğu için bu ona sevimli bir hava katıyordu. Göz rengi ve saç rengi de tenine fazlaca uyumluydu.

Onu izlerken elimi yüzüne çıkartıp parmağımı yüzünde gezdirmeye başlamıştım.

"Hayatımda senden daha güzel çok az şey gördüm sanırım. Belki görmemiş bile olabilirim."

Uzanıp dudağına küçük bir öpücük bırakmıştım. Bunu yapmamla yerinde kıpırdandı ve sonrasında uykulu bir halde gözlerini açtı.

"Günaydın."

Bulunduğu yeri birkaç saniye algılamaya çalışıp sonra da gözlerini gözlerime çevirmişti.

"Günaydın prensim. Çok mu geç uyandım?"

"Hayır, tam vaktinde uyandın sayılır."

"Raphael çok uykucu olduğumu söylüyor da."

Raphael'in idam vakti gelmek üzere anlaşılan...

"Olsun, uykucu olman önemli değil." Deyip öne uzandım ve onu tekrar öptüm. Dudakları öyle yumuşaktı ki öpmeden rahat edemiyordum.

Geriye çekilip elimi yüzüne atarak yüzünü yavaşça okşadım.

"Hoşuna gitti mi benimle uyuyup benimle uyanmak?"

"Şey..." deyip gözlerini kaçırdı. Yüzü kızarmaya başladığında uzanıp burnuna minik bir öpücük bıraktım.

"Cevabını merak ediyorum."

"Gitmiş olabilir ama yatak fazla yumuşak. Pek alışık değilim."

"Alışmaya başka çünkü seni sürekli yanımda isteme ihtimalim her geçen saniye artıyor."

"Siz böyle şeyler söylediğiniz zaman kendimi zan altında kalmış gibi hissediyorum."

"Kal zaten Magnus ama zorunlu hissettiğin için değil istediğin için teklifimi kabul et." Deyip üstüne eğildim ve onu sırt üstü çevirip yüzümü boynuna gömdüm. Kokusunu sesli bir şekilde içime çekerken aynı zamanda iç çekmiştim. "Ben bu kokuyu duymaya devam etmek istiyorum."

Dudaklarımı boynuna sürttüğümde yüzüne olan yakınlığım yüzünden hızlanan nefesini işitmiştim. Hoşuma fazlaca gittiği için boynunu öpmeye devam edip hafifçe boynuna dilimi sürttüm.

Yavaşça yukarıya çıkıp çenesinden dudaklarına doğru bir yol izleyerek dudaklarına kapandım. Yine her zamanki gibi bir süre bana karşılık vermemiş olsa da kısa zaman sonra dudaklarını araladı ve son derece nazik bir tavırla beni öpmeye başladı.

Onu öperken dudaklarımız arasından küçük temas sesleri yükseliyordu. Onun yanında ikimizin nefes sesleri de vardı.

Bir elimi onun başının yanına yerleştirip yerimde hareketlendim. Bacağımı onun diğer yanına atarak üstüne yerleştikten sonra tekrar dudaklarını esir almıştım.

Aynı anda elimle saçlarını okşuyordum.

"Ellerini enseme koy hadi." Dedim geriye çekilerek.

Should See Me in the CrownHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin