Kim Taehyung
"Okula gitmek istemiyorum."
"Bu konuda anlaştığımızı hatırlıyorum."
"Beni o aptalların içine gönderme, lütfen"
Soyeon hala yalvarmaya devam ederken bende ona yiyecek birşeyler hazırlıyordum. Bir kez daha seslendim.
"Hadi gel, sana özel bir kahvaltı hazırladım."
Gelirken hala beni ikna etmek için bir şeyler söylüyordu. Artık 6 yaşındaydı ve okula gitmek zorundaydı. Bunu onunla birlikte defalarca kez konuşmuştuk, o da haklıydı kendine göre ama onun da diğer çocuklar gibi sıradan bir yaşam sürmesini istiyordum. 6 yaşında olmasına rağmen tek arkadaşları ben, yeontan ve yan komşumuz Park Jimin'di. Arkadaşlıklar kurması ve dışarıda diğer çocuklar gibi oynaması için okula gitmesi gerekiyordu. Sıradan bir hayatı olmalıydı.
"Gitmesem olmaz mı yani?"
"Artık şikayet etme ve kahvaltını et. Birazdan okul servisin gelicek"
"Peki ben yokken yeontan'a kim bakacak?"
"Ben bakarım."
"Ama hani sen onu sevmiyordun?"
"Demek ki artık seviyorum. Bu konuyu defalarca konuştuk. Bıkkınlık veriyor artık"
"Bıkkınlık ne demek?"
"Bilmiyor musun? Birinin okula ihtiyacı var galiba"
"Off, özel bir kahvaltı hazırladığını söylemiştin "
Yanına gidip masadaki gevrek kutusunun özel yazan yüzünü çevirdim. Belki çok güzel bir kahvaltı değildi ama özel bir kahvaltı olduğu kesindi, yani kutuda öyle yazıyordu.
Okul servisi geldiğinde onu da alıp dışarı çıktım. Onu okul servisine bildirirken hala acıklı acıklı bana bakıyordu." Sen yaparsın. Sadece çocuk ol." Dedim kapılar kapanırken. Servis gittikten sonra eve doğru yürümeye başladım.
Jimin'in adımı bağırarak bana doğru geldiğini görmüştüm. Hızlanarak eve girip kapıyı kilitledim. Ama tabiki de bu Jimin'i durduramadı. Çünkü evlerimiz konteynır evler gibiydi ve Jimin bizim ev sahibimizdi. Elinde ki anahtarlarla kapıyı açıp içeri girdi. Sinirli bir şekilde yanıma gelip konuşmaya başladı.
"Bu saçmalığa son vermek için hala vaktin var. Git bin şu arabaya ve çocuğu alıp geri getir."
"Bu anahtarları her istediğinde kullanacak mısın?"
"Nasıl hala bu kadar sakinsin? Çok geç olmadan gidip çocuğu geri getir."
"Jimin dünyaya karışması gerek. 6 yaşında ama hiçbir arkadaşı veya zevk aldığı bir eğlencesi yok. Geçen hafta bana ne dedi biliyor musun? 'Almanya avroyu bıraksa dünya çapında depresyon yaşlanabilirdi' aynen bunu dedi ve bense sadece duvara bakmakla yetindim."
"Sadece korkuyorum."
"Hadi ama Jimin, sen ağlarsan benim de ağlıyormuş gibi yapmam gerekicek. Hem belki iyi şeyler olur."
"Belki olur. Ama eğer o çocuğu almaya gelirlerse gece gelir boğazını sıkarım."
Dedi ve kapıya yöneldi, çıkmadan önce yeontan'a günaydın demeyi de unutmadı.Jeon Jungkook
Nihayet yeni eğitim öğretim yılı başlamıştı. Her sabah erken kalkmak zorunda kalsamda işimi seviyordum. Miniklerin öğreneceği ilk şeyi benim öğretmem benim için çok değerliydi. Okuma yazmayı, dört işlemi, kuralları ve hayatı ilk olarak benden görmeleri ve öğrenmeleri benim için paha biçilemezdi.
Ders zilini duyduğumda öğretmenler odasında ki öğretmenlere şans dileyip, iyi dersler dedikten sonra bu yıl ki sınıfıma doğru adımladım. Sınıfa girdiğimde miniklerin hepsinin ayağa kalkması ve bana selam vermesi çok sevimliydi. Herkesle tanışıp kaynaştıktan sonra ilk matematik dersimize geçtik. Tek tek soruları sormaya başladım.
"Evet çocuklar, peki söyleyin bakalım bir artı bir kaç eder?" Tüm sınıftan 'iki' diye ses yükselmişti.
"Aferin, peki iki artı iki kaç eder?" Yine hep bir ağızdan 'dört' diye bağırmışlardı.
"O zaman, üç artı üç kaç eder peki?" Sanırım bu soru onlar için zordu çünkü kimseden ses çıkmıyordu. O sırada arkalarda oturan küçük Soyeon konuşmaya başladı.
"Ah cidden mi? Üç artı üç mü? burası nasıl bir okul böyle"
"Öğrencilerin izinsiz konuşmadığı bir okul"
"Peki, ama cidden herkes bunun altı olduğunu bilir." Dedi bıkmış bir ifadeyle.
"Belki sen biliyor olabilirsin ama diğerleri bilmiyor küçük hanım. Peki o zaman kalk ayağa bakalım. Madem hepsini biliyorsun söyle bakalım dokuz artı sekiz kaç eder?" Dedim. Büyük ihtimalle bilemezdi.
"On yedi" dedi. Tamam, belki bunu bilmiş olabilirdi ama bunu kesinlikle bilemezdi.
"Evet doğru on yedi. Peki yüz otuz beş artı elli yedi kaç eder söyle bakalım?" Ben tam bilemeyeceğini düşünürken yine cevap verdi.
"Yüz doksan iki" pekala, bu biraz tuhaftı. Acaba deha falan mıydı da ailesi mi bilmiyordu. Bu sefer çok zor bir soru sormalıydım ki aklımda ki soru işaretlerinin cevabını bulabileyim.
"Peki, söyler misin o zaman elli yedi kere yüz otuz beş kaç eder?" Sorumdan sonra ofladı ve yere bakmaya başladı. Yani deha falan değildi, sanırım ailesi dört işlemi öğretmişti. Tamam deyip sınıfa sorular sormaya başlamıştım.
"Pekala çocuklar kim bana dört artı-" demiştim ki Soyeon'un sesi beni böldü.
"7,695." Dedi.Hemen öğretmenler masasındaki hesap makinesine gidip soruyo yazıp sonuca baktım. Bu nasıl olabilirdi. Cevabı doğruydu. Tam o sırada ekledi.
"Kare kökü ise 87,7 farkla." Ve yine doğru. Ben hala bunu nasıl yaptığını düşünürken bu sefer o bir soru sormuştu.
"Bıkkınlık ne demek peki?" Dedi. Tam sorusunu cevaplayacakken zil çaldı ve tüm sınıf dağıldı.Tenefüs biterken yan sınıfın öğretmeni bay Mingkyu ile konuşuyordum. Aynı zamanda öğrencileri sınıfa koyuyorduk.
"Tuhaf bir öğrencim var."
"Benim tuhaf 27 öğrencim var" dedi.
Öğrencileri içeri koyduktan sonra okul müdürü Kim Seokjin'in bu tarafa doğru geldiğini gören Mingkyu ben kaçtım diyerek kendi sınıfına gitmişti. Bay Kim yanıma yaklaştı.
"Günaydın bay Jeon"
"Günaydın bay Kim"
"Dersinize katılabilir miyim?"
"Tabi buyrun" deyip onu içeri alıp kapıyı kapattım.
"Evet sınıf, size birini getirdim. Bu bizim okul müdürümüz bay Kim Seokjin."
"Günaydın sınıf!"
"Günaydın bay Kim!"
"Ilk gününüz güzel geçiyor mu?"
"Evet!" Diye cevap verirlerken Soyeon'un parmak kaldırdığını gördüm ve söz hakkı verdim.
"Evet Soyeon?"
"Patron o mu?"
"Yani evet, o bizim okul müdürümüz." Söz hakkı vermesem de olurmuş. Herneyse sınıfa dönüp birşey söyleyecektim ki Soyeon bay Kim'e bağırarak;
"Pekala, şimdi eline o telefonu alıyorsun ve Taehyung'u arayıp beni bu lanet yerden almasını söylüyorsun, hemen!" Dedi. Demez olaydı.
•
•
•
•
•
•
•
Bu kitap bir film uyarlamasıdır...
10.04.2020
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gifted | TAEKOOK
Fanfiction"Geçen hafta bana ne dedi biliyor musun? 'Almanya avroyu bıraksa dünya çapında depresyon yaşlanabilirdi' aynen bunu dedi ve bense sadece duvara bakmakla yetindim." Başlangıç: 08.04.2020 Bitiş: ???