Kapat şunu!
Neden?
Kapat dedim!
Kendini beğenmiş züppe ne olucak!
Yarım kalan cümlesi dudak kıvrımında takılıp kaldı.Hışımla havaya kalkan bir yumruk saniyeler içinde önce gözbebeğine yaklaştı,ardından sol yanağına inerek burnunu sağa sola doğru kıvırdıktan sonra boşlukta kayboldu.Beyninin içinde dans eden kıvilcımların etkisiyle idrakını kaybeden Alper sırt üstü yere yığıldı.Üst dudağındaki zonklamadan şişmekte olduğunu hissetti .Eliyle sıkarak acısını hafifletmeye çalışırken çenesinden aşağı doğru süzülen sıcaklığın kan olduğunu ,gömleğinin manşetine bulaşan kırmızılekeden anladı.Canının yanmasından çok etrafına toplanan insanların küçümseyen hatta acıyan bakışlarına bozuldu.
Bu güne kadar hiç kavga etmemişti; ne zaman başı derde girse kıvrak zekasını kullanarak sıyrılmayı başarmıştı.Bir an kafasını yukarı kaldırdı.Karşısinda hâla ona kin ve nefretle bakan Murat'ı gördü."Aşağılık herif bunu senin yanına bırakmam! diye geçirdi içinden.
Kavgaya tanık olan birkaç kişi yardım etmek isteyince kolunu sertce çekti Alper. Hırsına ve öfkesine hâkim olmaya çalışıyordu. Karşısındaki adamın sanatçı ve popüler kimliği her halükarda onu haksız düşüre bilirdi. Sabrı sınırdaydı; toz içinde kalan pantoluna eliyle birkaç defa vurduktan sonra kısık sesle homurdanarak ayağa kalktı. Zira giysilerinin pislenmesinden nefret ederdi. Murat havada asılı duran yumruğunu bir kez daha indirmek için bekliyordu.Yanındaki sarışının,balıketli ve oldukça alımlı kadın,şaşkın bakışlarla iki adamın kapışmasını izlerken iliklerine kadar işlemiş soğuğun etkisiyle tir tir titriyordu. Üzerindeki ince delikli şalın iki ucundan tuttu, sanki ısıtacakmış gibi daha sıkı sarıldı.
Murat'ın öfkesi geçmek bilmiyordu, bir yumruk daha atmaya yeltendi tam kolunu indirmek üzereyken vazgeçti. O sıra Murat'ın şöförü son model jeepiyle kalbalıgın yanına yanaştı.Arkadaşı koluna girerek onu aracın olduğu yere götürdü. Yanlarındaki kadın bir eliyle elbisesinin eteğinden diğer eliylede şalından tutmuş yüksek ölçeklerin üzerine tünemişçesine güçlükle adım ata biliyordu. Tamda o sırada kaldırım taşının arasına sıkışan topuğu kırıldı olacak şey değildi; eğilerek ince bir çiviyi andıran sivri topuğu eline aldı, sekerek araca doğru ilerledi.
Otomobilin arka koltuğuna oturduğunda başını geriye doğru atarak şağa sola çevirirken dudakları ardı ardına küfürler savuruyordu.
Şöför dikiz aynasından aracın arka koltuğunda oturan genç kadını izlerken, artık alışık olduğu bu durumu hiç garipsemeyen bir ses tonuyla patronunun bir gecelik misafirine "Sizi eve bıkalımmi Hanımefendi " diye sordu.
Genç kadın "Evet" anlamında başını sallayarak oturduğu yerin adresini tarif etmeye başladı. Bir süre dar sokaklardan gidip dik yokuşlardan aşagı inerek kadının evine vardılar. Murat sızmıştı kadın ise kızgın bir şekilde araçtan indi. Kadın iner inmez şöför Murat'ın evine sürdü saat gece yarısını geçmişti. Şöför dahil tüm hizmetçilerin alışık olduğu bir durumdu.
İnsanlar tarafından yeni tanınmayabaşladığı zamanlarda her akşam başka bir kadını kadını koluna takar,ünlü eğlence merkezlerine giderdi.Ertesi sabah herhangi bir gazetenin magazin sayfasında,ufak da olsa kendisiyle ilgili habervçıktığında ne kadarda mutlu olurdu.
Son günlerde aşırı ilgiden oldukça rahatsızdı. Peşinde foto muhabirleri ve hayranlarından köşe bucak kaçıyordu. Yalan dostlardan, vefasızlıklardan yorulmuş herkesin birbirinin ayağını kaydırmak için uğraştığı bu sahte dünyadan bıkmıştı.