2011, Luke
Çocuklara kafeteryada oturmuş, yeni kız arkadaşım Aleisha'yı anlatırken tek görebildiğim Michael'ın rahatsız edici bakışlarıydı. Son olaylardan sonra aramız hiç düzelmemişti. O, hep bana karşı kaba davranmış ben de ondan nefret etmiştim. Yine de bu zordu. Sadece gülümsemesiyle dünyanızı aydınlatan birinden nefret etmek zordu. Kalbimi kırıyordu, ondan uzak kalmak kalbimi kırıyordu. Tam olarak uzak sayılmazdık, aynı arkadaş grubunda ve aynı müzik grubunda olan kişiler ne kadar uzak olabilirse ancak o kadar uzaktık işte. Yine de 7/24 beraber olan insanlar arasında en uzaklarıydık.
O günden beri çok şey değişmişti. Arkadaşlığımız çok ayrı bir seviyeye taşınmıştı onu da Calum ile olan grubumuza aldığımızda. O, gitarla harikalar yaratıyordu. Teller arasında kayan küçük parmaklarını izlemek neredeyse karnıma küçük kramplar girmesine neden oluyordu. Ve sesi, hiç olmadığı kadar huzurlu kılıyordu bedenimi. Onlarla müzik yaparken çok eğleniyordum. Amatörden bozma, youtubea basit coverlar koyan bir gruptuk sadece. Ama bunu bile olabileceğinin en eğlenceli şekliyle yapıyorduk.
Yine de Michael bana aylardır hiç o şekilde pas vermiyordu. Benim küçük kalbim, ondan gelecek küçük bir sevgiye ihtiyaç duyarken iç parçalayıcı sözlerini alıyordu sadece. Zira ben de artık parçalanmış kalbimden geriye kalanları onda harcamayı bırakmıştım. İçimdeki tüm hislerin geçici bir gençlik hevesi olduğuna kendimi inandırmış, onu sevmediğime ikna olmuştum.
Ama gerçekte hepsi koca birer yalandan ibaretti.
" Anlattıklarına bakılırsa tam bir sürtüğe benziyor. " Michael elindeki kese kağıdını buruşturup tepsisine fırlattı.
" Düzgün konuş, Clifford. " dişlerimi sıkarak ona doğru tısladığımda yüzünde her zamanki ifadesi vardı. Alaylı gözleri önce beni süzmüş sonrasında ise dudaklarımda oyalanmaya başlamıştı.
" Onu öptün mü? " sesinde belki de yalnızca benim duyabileceğim bir kırgınlık belirdiğinde biri sanki göğüs kafesimi balyozla parçalamaya çalışıyor gibi hissettim. Gözlerindeki alaylı parıltı yerini yavaşça karanlık gölgelere bırakmıştı. İkimizde susmuştuk, konuşan tek şey bakışlarımızdı şimdi. Oysa biliyordum ki şuan onun da, benim de tek istediğimiz bedenlerimizin konuşması idi.
Aleisha'yı öpmüştüm, tabi ki öpmüştüm. Çünkü bu yapmak zorunda olduğum şeydi. Ona karşı bir şeyler hissetmeliydim ya da herhangi bir kıza karşı. Michael'a değil. Ama benim tek isteğim dudaklarımın üzerinde onunkilerin sıcaklığının olmasıydı. Çünkü bu bir gençlik hevesinden çok daha fazlasıydı. Fakat ben her pazar kilisede, papaz bunun ne kadar günah olduğunu ve böyle hisseden insanların cehennemde yanacaklarını söylerken bunu kendime itiraf edemiyordum.
" Onun Aleisha'yı öptüğüne üzülmüş gibisin. " Calum alaylı bir ses tonu takınarak Michael'a döndüğünde aldığı tek cevap onun bir kaya gibi sert bakışları olmuştu. Onun bu bakışlarına karşılık Calum tedirgince omuz silkti. Ellerini iki yana açtığında bakışları ikimiz arasında gidip geliyordu.
" Ben gidiyorum, futbol antremanım var. Siz ikiniz birbirinizi rahatça öldürebilirsiniz. " sandalyesini geri iterek kalktıktan sonra kafeteryanın çıkışına doğru ilerledi. O, tamamen gözden kaybolduğunda ben de oturduğum yerden kalkarak karşıya, Michael'ın yanına, oturdum.
" Neden öyle dediğini biliyorum. " bana anlamayarak baktığında devam ettim, " Tüm bu davranışlarının nedenini biliyorum. "
" Neden bahsediyorsun? "
" Beni öptün. Ve bu hoşuna gitti. Bu yüzden kaçtın, bu yüzden bana karşı kaba davranıyorsun. Çünkü sanıyorsun ki birbirimizden uzaklaşırsak o hisler geçecek. " sesim bir fısıltı halini almıştı. Kimsenin bu konuşmaları duymasını istemiyordum. Etrafımızı son bir kez kontrol ettikten sonra kulağına doğru eğildim. Sıcak nefeslerim onun yüzüne çarptıkça tüylerinin diken diken oluşunu hissedebiliyordum.
" Ama yanılıyorsun, Clifford. Çünkü benden ne kadar kaçarsan kaç hislerinden asla kaçamayacaksın. " derin bir nefes alarak sandalyemde arkama dayandığımda titrek nefesini işittim.
" Hayal dünyandan çık artık, Luke. " sesi kısık ve titrek başlamışsada gittikçe yükseldi. " Çık ve git zorla takıldığın sürtüğün seni tatmin etmesini dile Tanrıdan. " hızla sandalyesinden kalkıp kafeteryayı terkettiğinde arkasından öylece baktım. Aleisha hakkında belkide haklıydı ama hayal dünyasında yaşadığım konusunda kesinlikle yanılıyordu.
Ama ben ona yanıldığını kanıtlayacaktım. Gözlerindeki kıskançlığı görene kadar durmayacaktım. Ve beni istediğini itiraf edene kadar.
Ah, sınav stresi arasında yazılmış berbat bir bölüm oldu.
Ve kısa.
Yine de çok bekletmemek için yayınlamak istedim, bir sonraki bölüm umuyorum ki daha güzel olacak onuda haftasonundan önce tamamlayacağım umarım^^Multimedyadaki videoyu izlemenizi öneririm *feels*feels*feels*
Bu arada, dış bağlantıda yeni başladığım Calum ficinin linki var. Bakar ve görüşlerinizi bildirirseniz sevinirim!
Sizi seviyorum xx
Ayrca bu bölümü @ohhclemmings'e ithaf ediyorum, ilk bölümden beri yorumlarınla yanımda olduğun için teşekkürler!