Holdeki tekli koltukta oturmuş botlarımın bağcıklarını bağlıyordum. Sağ botumun ucu azıcık aşınmıştı. Fazlalıkları elimle kopardım.
Kedim Blackie bacaklarıma sürtünüyordu. Aramızda bağ gibi birşey olduğuna inanıyorum. Acayip bi kedi kafasına eserse kendisini sevdiriyor sıkılınca kaçıyor. Zaten tüm gün dışarıda. Geceleri kötü rüyalar görünce gelip yanıma uzanıyor.
Kafasını okşayıp montumu giymek için kalkıyorum. Askıda montumu bulamayınca anneme;
"Anne montum nerede?"
"Hava durumu güneşli deyince yıkyım dedim. İstersen benimkini giyin servis beni kapıdan alıyor nasıl olsa!
"O rengarenk şeyimi asla."
Üzerime bir hırka alıp çıktım. Otobüs durağına indim. Bir türlü otobüs gelmedi. Tam da üzerime mont almadığım zamanı buldular.
15 dakika gibi bir süre bekledikten sonra sonunda otobüs geldi. Binemediğim bir otobüs gelse ne olur? Geç kalmamak için yürümeye karar verdim. Otobüse de yol üstünden binerim.
Yürümeye başladım. Aslında birazcık iyi oldu. Soğuk kendimi iyi hisettiriyor.
Hafif bir yağmur çiselemeye başladı. Sokaktaki kediler bank altalrına saklanıyordu. Biraz ileride bir kedi daha gördüm aynı blackie ye benziyordu. Daha yakından bakmak için koştum. Oda ona doğru yürüdüğümü anlar gibi koşmaya başladı. Koşarken ayağım su dolu bir boşluğa girdi. Botumun içi su doldu.
Saçma bir düşünce yüzünden böyle bir şeyin olması moralimi bozdu. Bir banka oturdum geç kalırsamda kalayım artık.
Yoldan geçen arabalara bakarken birden telefonum çalmaya başladı. Açtım.
"Alo"
"Merhaba Adel!"
"Merhaba kimle konuşuyorum"
"Shadow"
"Ne? Nerden buldun telefonumu?"
Zaten o korkunç konuşmayı üzerimden atmamışken bu çok kötü geldi.
"Bulmak mı? Nerden biliyorsun diye sorman lazım."
Bu ne şimdi bu gizemli konuşmalar.
"Hacker felan mısınız? Dalga geçecek başka birini bulun."
"Hacker mı bundan daha iyisini bulabilirsin. Neyse dünden beri senle fazla eğlendim patron bu işi çabuk bitirmek istiyor."
"Ne işi bu? Polise haber vermemi istemiyorsanız şu saçmalıkları kesin!"
"Ne yazık ki bende kısa kesmek istiyorum. Astral seyahat, düşük güçte psi-ballar yapabiliyorsun. Daha fazlasını yapabiliyorsun? Bunun için sana yardım edicez. Sende bizim sözümüzden çıkmıycaksın çok yakında bizi göreceksin."
"Ama.."
Lafa başlamadan yüzüme kapandı telefon. Heyecanın etkisiyle nefessiz kaldım. Çantamdan aerosolümü çıkardım. 2 fıstan sonra kendime geldim.
Bu neydi şimdi? Daha fazlası ne olabilir buda mıyım? Zerdüş mü neyim?
Zaten tüm bunlara yogayla başladım daha ne kadar ileri gidebilirim.
Bankta yanıma biri oturdu.
" İstediğin kadar!"
" Ne dedin?"
" İstediğin kadar ileri götürebilirsin!"
Son 24 saat içinde neler oldu? Artık bu kadarı fazla! Mideme kramplar girmeye başladı. Nasıl berbat bir gün böyle.
"Merak ettiğin çok şey var. Nereden başlasam artık ben? Özel birisin. Ha ama her insan özeldir di mi?"
Son cümlesini sırıtarak söyledi.
"Bu ne şimdi herkes gizli şeylerden bahsediyor ama ne yazık ki kimse ne olduğunu anlatmıyor. Bahsetmiyceksen git burdan!"
"Ne kibarsın sen öyle. Anlatırsam kafan karışır mutlaka görmen lazım benimle gel!"
Elimden tuttu. Sımsıcaktı. Arkamızda bulunan çalıların arasına çekti. Anlamadığım iki üç kelime söyledi.
Gözlerim kamaştıran bir ışıktan sonra hava akımına kapıldım hemde İstanbulun ortasında .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adel
ChickLitAdel kendinin farkına varıyor. Aslında farketmesini sağlıyorlar. Önemli olan kendini nasıl çözebileceği.