Atının üzerinde saraya gidiyordu hayali prens. Her zaman geçmeyi ihmal etmediği o ağacın altında, dinlemeyi severdi serçenin onun için mırıldandığı şarkıları. Yüzünü saran örtüsünün altında yatırırdı hislerini. O, Afrodit'in kutusunu seçmişti.
Altında oturduğum ağacın seslerini işitiyordum şimdi. Ağaca hayat veriyordu serçe.Hissettiğim enerjiye bir ad verecek olsaydım, eğer öyleyse, Pandora'nın kapılışı adına mırıldanması olurdu serçenin. Oturduğum yerrden kalkma ihtiyacı hissettim, güvercinler yavaş yavaş gidiyordu.Enerji çekilmeye başladı. İçimden geçirdim 'Bu gece değil, bu kadar zifiri değil.' Çoğu şeyde yanılmıştım şimdiye kadar. Kaderin cilvesi mi diyorlardı buna. Şimdi güçlenmiştim. Hİssedebiliyordum. Ve seslendim ' Eğer bunda da yanılacak olursam, benide götür Pandora.'
Dün geceyi, güvercinlerin çekilmesiyle sonlardırmıştı ateşin tanrısı. Flört dönemindeydi zannımca. Bir yandan anlamıştım, 'Dün gece değildi, o kadar kolay değil.'
O gün, uyandığı sabah, kalkıp özgüvensizliğini örtmek istercesine giyindi. Yağmur yağmasını diliyordu, şemsiyenin bedenine bir örtü olmasını. O hareketlendiği an, sarayın bahçesinde ki ağaç kıpraştı. Serçe sıkıca tutunuyordu dallara. Daha mırıldanmaya bile başlamamıştı henüz. O, enerjiyi hissedecek kadar güçlü değildi bana tezat. Bu yüzden aldırmadı. Zırhını giyinmişcesine sıkı tutundu elinde ki dosyalara. Atölyede bir yıkım vardı sanki. Daima titiz olan o, dünkü enerjinin gazabına uğramıştı sanırsam.
Yollar onun ayakları altında gidiyordu sanki. Hiçbir engele takılmadan kayıyordu şimdi. Vardığında ise, büyük örtüyü kaldırdı yavaşça. Tozlar uçuşuyordu. Bilinenin aksine eskinin değil, yeninin tozlarıydı bunlar. 'Kasıp kavuranlardan, yıkım tanrılarına karşılık.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAGSERİES :𝓟𝓪𝓷𝓭𝓸𝓻𝓪
FantasyGüvercinler etrafta uçuşurken, dans ediyordu ateşin tanrısı. Öylesine heybetli bir ateşin topallamasına neden olan belki de gerçek bile olmayan bir okuydu güvercinin. Bunları, tam da değerli kraliyet ailesinin ve diğer soyluların da katıldığı bir ge...
