Heyecanlıydım. Arkadaşım Talha'nın evine gidiyordum ve onlarda kalacaktım o gece. En güzel zarlarımı toplamıştım. Çok bilgimiz olmasa da arkadaşlarla toplanıp RPG oynama fikri içimi kıpır kıpır ediyordu.
Beklediğim otobüs geldiğinde sabırsızlıkla araya kaynayıp hızlıca bindim. Ona rağmen oturacak yer bulamamıştım. Kötü kokan teyzelerin yanında sarsıla sarsıla giden otobüs yolculuğundan beklentim hiç yokken onu gördüm. Pizza Hut tshirtü giyen kaslı, yakışıklı ve sert bir adam otobüsün diğer tarafında camdan dışarıyı izliyordu. İçimde dayanamadığım duygular oluştu. Kötü kötü oldum. Sonraki durağa yaklaşırken adam hareketlendi. Takip etsem mi diye düşünürken "Kendine gel! Sen koskoca Can Sungur'sun. Kovalayan değil kovalanan olursun." dedim keni kendime.
Adam indikten birkaç durak sonra ineceğim durak geldi. İnip arkadaşımın evine doğru yürüdüm. Yolda bir Pizza Hut motoru gördüm. Acaba o mudur diye heyecanlandım fakat o değildi. Yürümeye devam ettim.
Arkadaşımın evine vardığımda annesi börek, poğaça yapmıştı ama öğle yemeğinde 6 kişi ne var ne yoksa yedik ve Talha'nın odasına gidip oyun hazırlıklarına başladık. Senaryoyu kendim yazmıştım, haritayı kendim çizmiştim, çok heyecanlıydım. Kağıtlarımı ayarladım, karakterleri oluşturduk ve başladık.
Biz oynarken zaman çok hızlı geçti, hava karardı ve karnımız acıkmaya başladı. Ne yesek diye konuşurken herkes "Dürüm yiyelim abi." "Kebap yiyelim abi" "Bir hamburgerimiz yok mu?" derken ben sabah yaşadığım olayın etkisiyle "Pizza yiyelim." dedim. Utanmıştım. Herkes bana bakıyordu. Anladığım kadarıyla bir açıklama bekliyorlardı. Bu sırada arkadaşımın dolabının tepesindeki davul fırın dikkatimi çekti. Hemen aklımı çalıştırdım. "Abi hani Pizza Hut'ın sınırsız pizza kampanyası var ya; bir şeye dolduralım abi pizzaları, şu fırında ısıtalım sabaha kadar yeriz." dedim. Herkesin gözleri neşe doldu ve savaş naraları atmaya başladılar. Başarmıştım.
Talha'nın dolabında bulduğumuz bir spor çantasının içine çöp poşetini koyduk. Bu bizim için harika bir soygun aletiydi. Evin önünden bir otobüse binip yola çıktık. Otobüste aklımda hep o vardı: Kaslı, sert adam. Onunla karşılaşmayı çok istiyordum.
Otobüsten inip Pizza Hut'a yürüdük. İçeriye girip kenarda köşede dikkat çekmeyecek bir yere oturduk. Sınırsız pizza sipariş ettik. Yanında kola da aldık ki suçumuzu örtelim (O menüdeki asıl kâr koladan geliyordu) Pizzalar masaya geldikten sonra etrafı kontrol ederek yiyor, yediğimizin 5 katını da çantaya dolduruyorduk. Bu sırada da kaslı adamı gözlerim arıyordu.
Çantayı ağzına kadar doldurup kendimiz de doyduktan sonra hareketlenmeye başladık. Bu sırada masaya o geldi: Kaslı adam. Göğsündeki isim etiketinde "Tancan" yazıyordu. "İçmiyorsanız bardağınızı götüreyim isterseniz." dedi. "A.. tabi alın" dedim. Bardağımı ona uzatırken eli elime değdi. Yıllardır kimseden alamadığım bir histi. Kaslıydı, sertti, Tancan'dı.
Masadan kalkarken karşımızdaki güvenlik kamerasını fark ettik. Arkadaşlarım rezil olduğumuzu düşünerek gerilirken ben mutlu olmuştum. Ona beni bulma ihtimali bırakmıştım.
Votelerinizi eksik etmeyin pina coladalarım
BU BİR PİZZA HUT VİRALİ DEĞİLDİR
YOU ARE READING
Dikey Çakış: Anlatılmamış bir aşk hikayesi
RomanceKaslıydı. Sertti. Sağlamdı. Beyazdı. Siyah değil. Bastırılmış bir ilişki. Anlatılmamış bir aşk hikayesi. Biraz Yatay Bakış, bol bol Dikey Çakış. Gerçek olaylardan esinlenilmiştir.