Hayat herkese eşit davranmıyor diye geçirdi içinden… Tabi ki öyle, bakıyorsun bir tarafta henüz hayatının ilk yıllarından itibaren zengin bir ailede gözünü açmış bir çocuk, diğer tarafta hayata gözlerine yumduğu sırada hiçbir tat alamamış bir ihtiyar. Amerika’da doğan bir çocuğun hayatı en kötü ihtimalle dünya standartlarıyken, Afrika sınırları içerisinde doğan bir bebeğin büyük bir ihtimalle hayatı boyunca en büyük kaygısı karnını doyurmak olacaktır. Her şeye rağmen yaşamaya değerdi de… Belki bir gün bulunduğu konum sayesinde bu sistemi değiştirmek için oluşturulan karar mekanizmasına dahil olabilir ve o gün ezilen bu insanlar için bir nebze olsun adalet sağlayabilirdi!
…
Bu düşüncelerle bir tekme daha attı önündeki taşa… Yuvarlanan taşa doğru attığı birkaç adım ile yetişerek okkalı bir vuruş daha yaptı. Taş usulca yuvarlanırken önüne çıkan bir engele çarpıp hafif bir eğimle yükseldi ve biraz ilerde bekleyen adamın paçalarına çarptı. Adam kayıtsız bir şekilde yönelttiği sert bakışlarını sorgularcasına üstüne dikince bir baş işaretiyle özür diledi. Akşam akşam uğraşmaya değmezdi… Daha eve gidecek kafasını sorgulayan onlarca konuyu çözüme kavuşturmaya çalışacaktı: ezilen insanlara acıyacak, geleceği hakkında yapabilecekleri ve yapması gerekenleri sıralayıp bunlardan birini seçecek, koskoca evren içindeki yerini düşünecek…
…
Prensip olarak içki içmezdi. Bu yüzden beynini bir süreliğine de olsa uyutma gibi bir şansı hiç olmamıştı. Bazen ağır geliyordu bütün bu düşünceler; bu kavram çatışmaları… Hayatı bütünüyle değerlendirirken her zaman için çevresine ve kendisine karşı iyi bir insan olmaya çalışmıştı. Felsefi anlamda derinlemesine düşündüğü onlarca düşünceyi hayattaki yerini bulmak için kullanmış; erdemlik, aşk, sevgi, dostluk gibi duyguların verdiği sınavlardan bazen iyi bazen de kötü sonuçlar almıştı. Başlangıç noktasını doğum olarak aldığında bugüne kadar girdiği bütün sınavların sonuçlarının bir ortalamasıydı şu an bulunduğu nokta…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat
Non-FictionHayatı yaşarken yaptığımız; sahtelikleri gerçekmiş gibi yaşamak iken burada; gerçeklere sahte gibi yaklaşacağız.