•4•

32 7 0
                                    

  Müdür bay Jung, Minhyuk'un annesi bayan Ahn, Minhyuk ve ben, bay Jung'un odasında uzun bir tartışmaya girmiştik.
-Böyle öğrencileri hâlâ okulda okutuğunuza inanamıyorum!
-Üzgünüm hanımefendi bununla en kısa zaman da ilgileniceğimden hiç kuşkunuz olmasın.
-Ne zaman efendim? Benim gibi suçsuz öğrenciler daha yaralandıktan sonra mı!?
-Evet Minhyuk oğlum sende haklısın ama sizin yaşınız kavga etmeye musait.
-Siz benim oğluma kavgacı gangster mi demek istiyorsunuz ha Bay jung!?
-Bayan Ahn, bunu da nereden çıkardınız?

O üçü tartışırken ben sürekli saate bakmakla yetiniyordum. Filmin başlamasına 40 dk kalmıştı. Ve hâlâ inatla kavga ediyorlardı. Zaten sonuç belli; Minah, uzaklaştırma cezası aldı.
Sonunda bitmişti ve tahmin ettiğim gibi uzaklaştırma almıştım. Zaten her 2 ay da bir aldığım klasik cezaydı. Hiç neden bunu yaptığımı sormazlardı. Direkt Minah uzaklaştırma cezası. Neden mi çünkü derslerimden dolayı.

Okuldan çıkar çıkmaz koştura koştura sinema salonunun yolun tuttum. Saate baktığımda 20 dk kalmıştı.
Karşından karşıya geçmek için kırmızı ışığı bitmesini beklerken benimle birlikte bir kız sürüsü elinde pankartlar ve bir çocuğun resmini tutarak birini bekliyorlardı.
Bir kıza neden bunu yaptıklarını sorduğumda bana cahil misin bakışı fırlatarak cevapladı.
-Yuta oppamızın doğum günü öncesi gününü kutluyoruz da ondan.
Kızın konuşma tarzı beni ne kadar deli etsede teşekkür edip oradan ayrıldım.
Bu Yuta denen herif kimse baya popüler biriymiş dedim. Tıpkı Jisung gibi.
Saate tekrar baktım 13 dk kalmıştı elimi çabuk tutmam gerekiyordu.
Gitmek istediğim yere gitmek için merdivenden aşağa inmem gerekiyordu. Merdivenin sağ tarafı boşluklarla doluydu. Merdivenden inerken arkamdan sinsice birinin beni takip ettiğini hissettim. Yavaş yavaş adımlarla.
Arkama baktığımda ise bir herifi arkamda telaşlı bir biçimde gördüm. Gözlük ve maske ile hayduta benziyordu. Ekim ayında olmamıza rağmen 100 kat palto giymişti. Ve sürekli olarak arkasına bakıyordu.
Korktum , bu adamın beni takip etmesinden korktum. Merdiven kenarında olan boşluklardan birine girdim, adamın gelmesini bekledim.
Geldiğinde hızlı bir hareket ile onu kolundan tutup boşluğa, kendime çekip duvara arkası bana dönük şekilde yasladım.
Ama sonradan onun çok korktuğunu fark ettim çünkü sürekli aynı kelimeleri dediğini fark ettim.
-Lütfen bana zarar verme...Lütfen bana zarar verme.
-Ne demek istiyorsun dostum?
-Se..sen o fangirlerden değil misin?
-Haaayır!?
-Ohh sonunda.
-Neden bu kadar sevindin?
-Beni bırakırsan anlatırım küçük hanım.
Onu hızlıca bıraktım kendini rahatlamış hissetti ve merdivenlere geçerek oturdu bende duvara yaslanarak onu dinlemeye başladım.
-Öncelikle ismin Yuta be...
-Aa sen o bugün bahsettikleri çocuksun!
Sözünü kesttiğim için bana dik dik bakan Yuta'ya devam etmesi için müsaade ettim.
-Ben çoğu insanın takip ettiği kpop dünyasının idollerinden biriyim.
-Evet evet bizim kızlar hep bahsederler. Saçma bir şey.
-Birincisi saçma değil ve ikincisi artık sözümü kesme.
-Pardoon.
-Evet, yarın doğum günüm olacağı için fanlar benim için doğum günü öncesi gün ayarlamış, ancak o fanlar arasında kafayı yemiş fanlarda olduğu için bende bu buluşmayı uzaktan bakmak ile yetindim. O yüzden seni de onlardan zannettim üzgünüm.
-Sorun değil dostum.
-Bir idol ile bu kadar rahat konuşman tuhaf.
-Dediğim gibi bunlarla ilgileniyorum benim tek ilgilendiğim fil..
Bunu dedikten sonra hızla telefonumda ki saate baktım ve 4 dk kalmıştı. Her şey bitmişti. Tek vizyona girecek olan filmi bir idol için kaçırmıştım.
Yaslandığım yere çöktüm. Yuta ayağa kalkıp;
-Ben senin olayını anladım sen bugün olan bir filme yetişmek istiyorsun.
-Çok zekisin aferin sana(!)
-Bir büyüğün ile böyle konuşmamalısın küçük hanım. Şimdi... nerde o yer.
Ayağa kalkıp ona konumu gösterdim.
-Çok uzakta değiliz. Elimden tut şimdi oraya ışık hızında yetişeceğiz.
Ne kadar çekinsemde elinden tuttum birlikte hızla sinema salonlarının olduğu tarafa hızla koştuk. Daha doğrusu o koştu ben yanında sürüklene sürüklene gidiyordum.
Nasıl oldu bilmiyorum ama 2 dk içinde bunu başarmıştık. O gözlük ve maskesini tekrar takarak sinema salonuna girdik.
-Hey! Sende benimle birlikte filmi izlemeye ne dersin.
-Pe..ki ama bunları çıkaramam.
Başımla onaylayıp iki bilet aldık.  Kitabı pek kimse okumadığı için doğal olarak filmi izleyen de yoktu. Salonda ben, Yuta ve arkada yarı uykulu bir adam vardı. Filme öyle dalmışım ki nasıl bittiğini bile anlayamadım.
Dışarı çıktığımızda uzunca yıldızlara baktık. Sonra kafamı yıldızlara bakan Yuta'ya çevirdim.
-Her şey için teşekkür ederim. Daha tanışalı 1 gün olamasa bile.
-Rica ederim ama senin gibi lise öğrencisi kendisinden büyük birine nasıl gayriresmi konuşur onu anlayamadım küçük hanım.
-Bana küçük hanım demeyi keser misin?! Eğer formamdan dolayı diyorsan ben çoktan liseyi bitirmiştim 2 sene önce.
-Ama her şekilde benden küçük olduğun için böyle konuşman biraz tuhaf.
-Pardon efendiiim~
Söylediğim laf ve çıkardığım sesden dolayı gıcık olan Yuta sinirli bir şekilde cevap verdi.
-Bu kadar mıymıntı olma.
-Sensin mıymıntı. Lütfen bir daha görüşmeyelim.
-Zaten görüşmeyeceğiz ki.
Onu daha dinlememek için arkamı dönüp gittim, artık ondan en son kalan onun histerik kahkahasıydı.

Eve geldiğimde ailem, günümün nasıl geçtiğini sordular. Bende her zamanki aldığım cezadan bahsedince pek şaşırmadılar. Zaten hep aldığım bir ceza ve benden bir şey olmayacağını evdeki herkes biliyordu. Tabi babam istisna.
Odama çıktım üstümü değiştirip yatağa kendimi attım. Bugün olanları gözden geçirip garipsedikten sonra gözlerim kendiliğinden kapandı.

That's My İdolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin