y/n: kırmızı saç editimi de
şuraya bıraktığıma göre
başlayalım.XIV: kırmızı.
''hayır kendi yatağında uyuyorsun.''
''jungkook bir gece daha, son.''
''git artık taehyung ya.''jungkook'un kapısı eşiğinde sessiz sessiz tartışıyorlardı ikili. taehyung tekrar ve tekrar jungkook'un yanında yatmak istediğini söylediğinden jungkook artık dayanamamış ve ona gitmesini söylemişti. fakat büyüğü durmuyordu, istediğini almadan da duramazdı.
''bu gece yatayım yarın yanına gelmeyeceğim. biliyorum üç gündür seninle yatıyorum, rahatsız oldun. ama ben senin yanında uyuduğum gibi uyuyamıyorum yatağımda.'' gözleri yavru köpeği andırırken jungkook bu bakışlara dayanamamıştı.
tamam, rahatsız olmuyordu.
fakat taehyung'un kokusunun odasına iyice işlemesinden endişeliydi. eğer böyle olursa, onun o pahalı gucci parfümü yastıklarına ve yatağına işlerse, kendini hep onun yakınına gitme isteğiyle kavrulurken bulacak, bu da canını hayli sıkacaktı.''son.'' dedi jungkook parmağıyla küçük bir çocuğu disipline ediyor gibi.
''yarın kapıma gelirsen kıçını tekmelerim.''taehyung kare gülümsemesini ortaya bırakırken kafasını sallamış ve kıvırcık saçlarının hareketlenmesine sebep olmuştu. jungkook da bu görüntüye tebessüm etmeden duramamış ve onu içeri almıştı.
bedenleri yatağı bulduğunda ikisi de tavanı izliyordu.
taehyung'un aklında nehrin kıyısı varken, jungkook'unki de ondan farklı yönde sayılmazdı. göz ucuyla baktığı büyüğünün suratı yan profilden nasıl eşsizdi. alnını kapatan dalgalı tutamları, bitişinde başlayan düzgün burnu ve şekilli dudakları.
dudakları.onun öptüğü dudakları.
jungkook kızarmış yanaklarını gizlemek için arkasına döndüğü an olacak şeyi çok iyi biliyordu fakat yapmaktan kendini alıkoyamadı. sırtını bir anda onun göğsüne dayalı bulurken esmerin kolları jungkook'un ince beline dolanmıştı.
mırıldandı esmer olan, sesi derindi ve çocuğun kulağının hemen yanında veriyordu nefeslerini. ''umarım yarın hiç olmaz ve hep seninle uyumak zorunda kalırım.''
tek kelime etmemişti jungkook. sadece aklında, ne yapacağını düşünüyordu. ondan hoşlanıyordu, gerçekten hoşlanıyordu.
fakat bu serseri ruh hastasına güven olur muydu?
önceden ona yaptıklarını, insanların içinde kendini küçük düşürecek işler yapıp buna güldüğünü düşündü. böyle bir insan mıydı, yoksa, şimdiki gibi onunla huzur içinde uyuyan, masum kirpikleriyle yanına uzanmak için can atan çocuk muydu taehyung?
/
jungkook uzun sweatinin kollarını çekiştirip dururken yoongi de yanında çikolatalı sütünü yudumluyordu. saçlarını tekrar çilek rengine boyamıştı kedi olan. bu sebeple pembe tutamları dikkat çekici görünüyordu.
jungkook'un boya değmemiş saçlarına bir süre bakmıştı.
gözleri aşağı kaydığında ise çocuğun gözündeki gözlüğün izden görünmemesi üzerine elindeki sütü jungkook'un parmaklarının arasına sıkıştırmış, ardından gözlüğü kendi sweatinin kenarına silerken mırıldanmıştı, bu sırada jungkook da eline sıkıştırılmış sütü içiyordu.
''tanrım cidden, bu gözlüklerle görebiliyor olman için robot falan olman gerekir.''
jungkook ağzındaki sütü yutup gözlerini kocaman açarak çilek kafalı çocuğa baktığında yoongi gözlükleri jungkook'un gözüne takıp elindeki sütü hemen almıştı. ''lenslerin var, neden takmıyorsun kookie?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐝𝐨𝐧'𝐭 𝐭𝐚𝐤𝐞 𝐨𝐟𝐟 𝐲𝐨𝐮𝐫 𝐠𝐥𝐚𝐬𝐬𝐞𝐬. ╱ 𝐤𝐨𝐨𝐤𝐯.
Fanfiction"sana gözlüğünü çıkartma demiştim." (düzenliyorum.)