"Kimsiniz?"

141 10 5
                                    


Merhaba sevgili okurlarım.Bugün ilk defa kitap yazmaya başladım umarım bu kitapta yaşamınıza benzer kesitler bulup kah gülüp kah ağlarsınız-tabii ki ağlamayın da-şimdi hep birlikte bu satırlarda yazılı olan aşka ve arkadaşlığa bir göz atalım.



"Melikeeee!"

"Efendim anne?"

"Yemek hazır hadi sofraya!"

"Geliyorum!"

Boy aynasından üstümü başımı (son kez!) kontrol edip aşağıdaki kahvaltı sofrasına indim.Günlük yaşamda sabahın 7'sinde kahvaltı etmek gibi alışkanlıklarım yoktur ama' madem okulun ilk günü,bunun şerefine bir kahvaltı edebilirim'dedim kendi kendime. Yalnız sofraya göz ucuyla bir baktım da sofrada yok yok valla.

 Ben de gelince ailecek kahvaltıya geçtik. ailecek dediğime bakmayın; Babam hep-yıllardır adımımı atamadığım-çalışma odasında yapar kahvaltısını.

Ben tam yemeğe odaklanmışken aniden saçımın çekilmesiyle kafamı kaldırıp kaşlarımı çattım. tabii ki de saçımı annem çekmemişti. Doğduğumuz günden beridir benimle uğraşmayı kendine yaşam biçimi edinmiş pek sevgili ikizim Arda çekmişti. Çatığım kaşlarımla ona bakıp surat ifadesini görünce bana bir gülme geldi. Kızacağımı bildiği için yine o bilindik köpek yavrusu surat ifadesini takınmıştı. Kendisi oldum olası haylazdı ama o kadar sevimli bakıyordu ki hiçbirimiz ona kızamazdık.

"Abloş (kendisinden sadece 13 dakika büyüğüm ama beni sinir etmek için hep böyle söyler) bakma öyle alık alık çabuk ye de bir an önce okula gidelim,3 aydır Gamzeyi görmek için bekliyorum."

"Öff tamam anladık seviyorsun be"

Bahsettiği Gamze kendisinin iki yıldır çıktığı olur. 11. sınıfın yaz tatilinde ailesi ile Trabzon'a gittiği için Arda ile sadece görüntülü konuşabilmişti. Şimdi size biraz kendimden ve ailemden bahsedeyim;

Ben Nehir.( Ailemdekiler bana Melike dese de ben Nehir ismini daha çok seviyorum.)Anne tarafından sarı saçlı ve mavi gözlü bir kızım, 17 yaşındayım ve yaşıtlarıma göre biraz uzunum. anneme göre güzel bir kız olsam da kendimi abartılacak bir kız olarak görmüyorum. Şu ana kadar pek çok erkekten çıkma teklifi alsam da şaşırtıcı şekilde daha önce kimseyle çıkmadım- Arda gibi-bu yüzden de ailecek en güvenilen kız oldum hep.

Çift yumurta ikizim Arda ise hep yaramaz bir çocuk olmuştur. En uzun ilişkisi de gamzeyle olan iki yıllık ilişkisiydi. Ama hakkını yememek lazımdı ; biriyle çıkarken asla başkasına bakmaz. Aslına bakılırsa abartılı yaramazlıkları da yoktur. Sadece baba terbiyesi görmediği için böyle olmuştu.

Veee şimdi de ailemizin sır küpü babam. Cihat Soylu. Ben babam hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyorum. Ne iş yaptığı, iş arkadaşları, bizden önceki hayatı. Hiçbirini bize anlatmaz .Bazen o çalışma odasından hiç çıkmadığı bile olur. Bu yüzden onun hakkında tek söyleyebileceğim şey babam oluşu.

Sıra annemin, Sultan Soylu. Annem her zaman benim tabirimle 'mükteşem' bir kadın olmuştur. hem dış Hem de iç güzellik olarak. Sarı saçları ve mavi gözleri hep uyum içindedir. Tertemiz bir kalbi vardır. Şefkatini de unutmamak lazım.

Biz masada havadan sudan bir süre daha muhabbet ettikten sonra kapı çaldı. Bir koşu gidip kapıyı açtığımda tam tahmin ettiğim gibi benim doğduğumdan beri arkadaşım olan- aynı zamanda annemin de 3. çocuğu gibidir- Feroşu görünce bir anda sebepsiz bir mutluluk geldi içime.

Şimdi akıllardaki soru; Feroş kim? Tabii ki de annemle babamın en yakın arkadaşları olan Esila Korkmaz ile Ali Korkmaz'ın biricik kızları olan siyah saçlı yeşil gözlü bıcırığım Feray Korkmaz.

"Ferooş!" diye bağırıp hemen sarıldım. Ardından da anneme;

"Anneee! koş Feray geldii." diye seslendim. Annem öyle bir hızla geldi ki içimden 'yok artık! Kapıda mı bekliyordun anne' demeden edemedim. Anlaşılan annem Feroşu benden daha çok özlemiş. Ailesi ile 1 aylığına tatile çıkınca haliyle onu da 1 ay görememiştim. Annem Feray'a sarılırken Arda çıkıp bu duygusal olan ortamı bozdu. Pis ayı!

"E hadi artık gideliim."

"Çenen kopsun e mi Arda"

"Ne yaptım abloş ya"

Annem biz tam laf dalaşına girecekken aramıza girdi 

"Hadi çocuklar hadi okulunuza gidin geç kalacaksınız"

"Tamam annelerin sultanı" deyip yanağını öptüm.

Sonra da çantamı alıp ayakkabılığa yöneldim. Oradan da Converse'lerimi alıp ayağıma geçirdim. Aynı şekilde Arda da kendi ayakkabılarını alıp giyince evden çıktık. Ben hemen Feray'ın koluna girip önden yürümeye başladım. Sonra telefonum çalmaya başlayınca telefonumu cebimden çıkarıp arayan numaraya baktım ama tanıdık değildi. Ben duraklayınca Feray meraklı bir ifadeyle suratıma bakmaya başladı. Açıp kulağıma götürünce karşıdaki ses konuşmaya başladı 

"Abi bu gece Cihat Soyluyu depoya çağırıp temizleyeceğiz, planda bir değişim yok değil mi?" 

Duyduklarımla şok olurken yer ayaklarımın altından kayarken tek söyleyebildiğim, cılız bir sesle;

"Kimsiniz?" oldu. Sonrası karanlık.

Gözler Kalbin AynasıdırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin