Bu aralar moralim çok bozuk, ne hissettiğimi bilemeyecek kadar. Aynı anda hem gülüyorum hem ağlıyorum. Bir tuhafım kısaca. Sadece okuyun işte.. Sınır koyarak ilerleyecektim ama kafa dağıtmam gereken bir yere, bir uğraşa ihtiyacım var. Yazacağım ama hikayenin kötü şekillenmesini de istemiyorum. Bu yüzden bölümlerin gelmesi uzayabilir.
.
.
.
.
.
.
.
(Taehyung)
Ayağımı camlara basmamaya çalışarak dikkatle Mira'nın yanına geçtim. Dizine başını yaslanmış kollarını da kendine sarmış hiçkırıkları geliyordu. Jungkook kenara çekildiğinde ben geçtim.
" Hyung ben mutfağa geldiğimde Mira noona birden tüm masadaki bardakları dökmeye başladı."
Kafamı sallarken kenarda açık duran telefon dikkatimi çekti. Az çok ne olduğunu tahmin ediyordum. Telefonu elime aldığımda fark ettiğim bizim bugün beraber olduğumuz anlardan çekilmiş fotoğraflardı. Hastanede, arabada hatta şimdi. Her halimiz. Sinirle telefonu sertçe masaya koydum. Mira'nın neden bu kadar sinirlendiği açıktı. Haklıydı da...
Mira'nın yanına yaklaştım kafasını kaldırmıyor sadece öyle duruyordu, ben de vücudunu kollarımla sarıp onu her şeyden korumak istiyordum ama olmuyordu. Kulağına fısıldadım:" Seni koruyamıyorum özür dilerim ama bundan sonra saçının teline bile zarar gelmesine izin vermeyeceğim yemin ederim."
Cevap vermedi ancak boynumla omzum arasında olan başını oradaki yerine iyice yerleşti.
" Taehyung ne olduğunu bize de anlatsan mı?"
" Birazdan Hoseok hyung birazdan siz geçin içeriye ben gelirim."
" Sen gelene kadar biz burayı toplayalım değil mi Jungkook?"
" Evet biz Jimini hyung ile burayı toplayalım."
Kafamla usulca onaylayıp Mira'yla beraber kalktım. Kalkarken sendeleyince ayağını fark ettim, yerdeki cam parçalarından dolayı ayağını yaralamıştı. Eğilip kucağıma alırken bana sadece bakıyordu.
" Neden öyle bakıyorsun? "
" Hiç... "
Odasındaki yatağa oturturken :
" Aklından ne geçiyorsa söyle bilmek istiyorum."
" Dediğime kızacaksın ama."
" Kızmayacağım..."
" Sanki senden uzaklaşacak gibi hissediyorum."
" Gerçekten neden kızılacak şeyler düşünüyorsun? "
" Am- '
" Çok konuşma şu ayağına bakalım. "
Koridorda gördüğüm ecza dolabından gerekli olacak malzemeleri alıp ayağına pansuman yapmaya başladım. İkimizde sessizce duruyorduk.
" Seni, seviyorum ama koruyamıyorum."
" Senin engelleyebileceğin bir konu, kişi değil ki. "
Susup sessiz kaldım.
" Unutalım mı önümüze bakalım, zaten şikayette bulunucağız."
" Unutalım."
Dudalarına dudaklarımı bastırıp çektim güç vermek istercesine ama galiba ben daha çok güç aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzü ๛ KTH
Fanfiction" Biri sana uçabilmek için kanatlarını nasıl kullanacağını öğretir. Uçmaya onunla devam edersin. Ama sonra etrafına bir bakarsın ki kanatlarını senden koparıp gitmiş. İşte o zaman sen hızla yere çakılırsın, ve kendini düşmekten kurtaramazsın. " Başl...