Magnus:
"Adamı reddettin yani öyle mi?" Dedi Raphael şaşkınca bana bakıp. "Ciddi misin sen?"
"Evet ciddiyim."
"Tamamen hem de."
"Tamamen olduğunu düşünüyorum ama prensimiz hala fikrimin değişeceğini düşünüyor."
"Ben de öyle düşünüyorum nedense. Ayrıca adam sana onlarca şans verdi ve hala inadına devam ediyorsun."
"Bana bağırıyor Raphael. Ben bağırma olayına alışamam."
"Adam yakında kral olacak, istese seni idam bile eder. Bağırma kısmına bu kadar takılma."
"Boşver bunları, sen Simon ile nasılsın?"
"Aynı. Hala o kaçıyor ben kovalıyorum. O da senin kadar inatçı."
"Ha ha ha... çok komik. Sana az bile yapmış."
"Sorma sorma, ağzıma ediyor ama birkaç kez daha inat ederse vazgeçeceğim. Bana erkek mi yok."
"Yok demek isterdim ama geçmişini bildiğim için susuyorum."
"Peki prensimiz başka birisine teklif götürürse ne yapacaksın?"
"Hiçbir şey. Yani kendi kararı, ona ne diyebilirim ki?"
"Ona karşı ilgin var değil mi?"
"Bir şey diyemiyorum bu konu hakkında." Deyip önüme bakmıştım. Umarım ona karşı ilgim filan yoktur yoksa bu olay sandığımdan daha zor ilerleyecekti...
...
Raphael ile antrenmana indikten kısa bir süre sonra prensimiz ve yanında da şu sarışın yardımcısı -neydi adı, Sebastian?- antrenman alanına gelmişlerdi. Bir süre Raphael ile birbirimize anlamsız bakışlar attık.
"Evet, bugün antrenman öncesi Sebastian ile size küçük numaralar göstermek istedik, öyle değil mi Sebastian?"
Elini samimi bir şekilde onun omzuna attığında bakışlarım istemsizce ciddileşti.
"Bu ne demek şimdi?" Dedim sessiz bir şekilde Raphael'e seslenerek.
"Sanırım prensi gereğinden fazla kızdırdın, bir nevi intikam alıyor."
"Böyle çocukça bir yolla mı?"
"Çocukça? Hiç sanmıyorum. Bence oldukça zekice bir yol."
Raphael önüne döndükten sonra ben de sessizliğe bürünmüştüm. Bir süre boyunca Sebastian ile prensimizin yaptıkları antrenmanları izledik. Bu süre zarfında birkaç kez sinir krizi geçirme eşiğine gelmem iyi bir durum değildi sanırım.
"Bu kadar yeter Sebastian." Deyip elini uzatarak onu yerden kaldırdı ve sonrasında bana küçük bir bakış atıp tekrar Sebastian'a döndü.
"Sebastian küçüklüğünden beri bu sarayda eğitim alıyor ve bir asker olmamasına rağmen bu konuda oldukça iyi. Siz de az önce şahit oldunuz zaten."
"Ona çok insaflı davrandınız çünkü." Dediğimde birden tüm gözler üstüme çevrilmişti. Bana bu cesaret nereden geliyor anlamış değilim şu an.
"Ne demek istiyorsun?"
"Normalde bu kadar nazik dövüşmezsiniz. Antrenmanlar sırasında hepimiz sizin ne kadar sert olduğunuzu gördük. Sebastian bir asker olmadığı için ona daha nazik davrandınız."
Ya da belki başka sebeplerden...
"Madem öyle düşünüyorsun asker, gelip Sebastian ile bir antrenman da sen yapmak istersin sanırım."