14 ◾Kalp Laftan Anlamaz

869 50 14
                                    

                     ~ 14. Bölüm ~

Kollarıma birden sarılan Teo ve Işılla neye uğradığımı şaşırdım.

Sertçe yutkundum.

Daha Evranın sarılmasını atlatamazken onların da sarılması kalbimin ilk defa tepki vermesini sağlamıştı.

İçimdeki bu şeyde neydi?

Sevgi, şevkat, özlem?

Tekrardan yutkundum ellerime baktım. Yavaşça onların omuzlarına gidiyordu.

Yosun tutmuş kollarım birilerine mi sarılıyordu?

-İyisin değil mi? dedi Işıl. Bişey diyemedim.
-Biz konuştuklarınızı duyduk yani Babam demen yani biz çok çok üzüldük dedi Deren. Ona baktım. Herkesi bir bakışıyla tanırdım. Onun ve diğerlerinin gözlerinde gerçekten hüzün vardı.
Diğerleri benden ayrılırken
-Niye ağlıyorsun dedim Teoya.
-Senin için.
-Benim için mi? dedim şaşkınlık kokan sesimle. Küçük bir çocuk gibi kafasını salladı.
-Biz hepimiz yaralıyız içimizden birinin canı yanarsa bizimki de yanar dedi Pusat. Ona da baktım. Yaralı gözlerini gördüm. Hepsinde olduğu gibi.
-İçinizden biri miyim? dedim düz sesimle.
-Tabiki grubumuzdaki biri bizim ailemizdendir dedi burnunu çeken Işıl.
-Bu da soru mu ayol. Ayrıca artık şu kızı ağlatmayın ağlayınca çok çirkin oluyo göz zevkimiz bozuldu burda dedi Teo Işılı gösterirken.

Işılın gözleri ve burnu kızardığı için normalden fazla tatlı ve güzel duruyordu. Ozana gözüm kaydığında şaşkın şaşkın bakan Işıla gülümseyerek bakıyordu. Gözlerindeki hayranlık görülmeye değerdi.

Dudağımın bir tarafı usulca kıvrıldı.

Evranın gözlerine takıldığımda bana bakıyordu öylece.
Yapmayacağım birşey yapıp daha fazla gülümsedim. Gözlerindeki şaşkınlık ve hayret daha fazla gülümsememi sağladı.
-Aha güldü vallahi güldü. Yazın lan bugünü tarihe baya baya gülüyo hahayt gördünüz demi ben güldürdüm. dediğinde gülüşümü soldurmadan kafamı iki yana salladım.
-Şey bizde burdayız unuttunuz galiba.
-Ana harbi unuttuk bu ibneleri. Dur birazda ben çakıyım bunlara. Gel kız sana da öğretiyim.
-Senden daha sert vurduğumu sana vurarak kanıtlayabilirim gerizekalı dedi Deren. Pusat gülerek seyrediyordu. Ozanda Işılla konuşmaya başlayınca içimden ilk defa bu duygu geçti.

Ben buraya aidim.

Onların yanında istemeden az bişey mutlu  oluyordum.
Ben onları seyrederken yandan gelen sesle kalbim tekledi.
-Sadece içimizden biri değil içimde birisinde dedi ve birkez daha gözlerime bakıp adamların yanına gitti.

Söylediği söz kalbimde ve beynimde yankılanıyordu.

Ne demek istemişti şimdi?

İçimde birisin.

Evran Kanerin içinde biriyim.

Bu düşünce karnıma sertçe bir yumruk yememi sağladı.
-Pusat topla burayı dedi ve tam yanımdan geçecekken durdu ve bana bakmadan
-Çok etkilendim seni galiba dondun kaldın dedi buram buram alay kokan sesiyle. Ona baktığımda dudağının yanı kıvrılmıştı.

Hayır gözlerim orya takılı kalma.

Çek artık şu lanet gözlerini.

Bana bir bakış attı ve gittiğinde. Dudağımı sertçe ısırdım.

Salak kafam napıyordum.

Kendime söve söve depodan çıktım ve arabaya bindim.

-Teo seni öldürmem için bir sebep söyle diye kükredim.
-Bana kıyamazsın dedi küçük çocuk gibi.
-Gözüme bak bi sen kıyar mıyım kıyamaz mıyım dediğimde bir çığlık atıp
-Vallahi kıyarsın dedi ve beni evin içinde koşturmaya devam etti.
Diğerleri oturmuş kahkahalarla bizi izliyorlardı.
-Ya canım ablam tatlı ablam bal ablam
manyak ablam sen niye böyle yapıyorsun bırak peşimi diye cırladı.
-Lan oğlum kafana sıkıcam bu sefer sen yüz verince benim kim olduğumu unuttun galiba dediğimde bir saniye duraksayıp
-Haşa dedi ve koşmaya devam etti. Ben nasıl unututum senin Belda Dinçer olduğunu be Allah belamı versin diye ciyaklayıp tazı gibi koştu ve dışarı çıktı.
Yerden aldığım taşla ayağına hedef aldım ve vurdum yere düşerken
yine kız gibi cırlamasıyla alayla güldüm.
-O nasıl nişan almak zalımın kızı dediğinde kafamı bundan olmaz şeklinde salladım ve mutfağa geçtim.

Babam olacak adamı hatırladığım günden sonra 7 gün felan geçmişti.
Orda içime düşen aile sıcaklığına gün geçtikçe alışmış ve onlarla aramdaki duvarları yıkmıştım.
Yine Belda Dinçerdim fakat onları seviyordum galiba.
Hepsi yaralı ve sevgisiz büyümüş çocuklardı bu yüzden onları kendime yakın görüyordum.

Salona girdiğimde Teo Pes oynuyordu. Dikkatli baktığında daha takımı seçtiğini gördüm ve yandaki kolu alıp cihaza taktım sonra gidip rahatça koltuğa kuruldum. Teoya baktığımda şaşkın bakışlarıyla bakıyordu.
-Ne?
-Oynamayı biliyor musun dediğinde ona küçümseyici bir bakış attım.
-Valla mı dediğinde.
-Ağlama ama sonra dediğimde bir kahkaha attı.
-Benmi ben bu oyunun üstadıyımdır yanlız. Beni yenecek daha anasının karnından doğmadı.
-Doğmasaydım yanına oturmazdım demi hadi başlat dediğimde gülüp başlattı.

İtiraf etmem gerekirse gereğinden fazla iyi oynuyordu ama ben bu oyunda beni yenen görmiştim henüz.   Teo da çok iyi oynuyordu ve şuanlık berabereydik.

Elime geçen topla adamı iyice ilerlettim ve bir ortayla diğer adama gol attırdım.
-Gol be diye bağırdım kendimi tutamayarak.
-Olum tutsana lan nasıl tutamazsın o topu. Yok ya benim kalecik bozuk.
-Lan olum bahane arama kaleciyide sen oynatıyon dedim keyifle. Somurttu ve topu sürmeye devam etti.
-Ben mi yanlış görüyorum lan dedi Deren. Şuan defansa çıktığım için bakamıyordum.
-Oha şu oturan ve keyifle oyun oynayan Belda  Dinçer mi dedi Ozan.
-Bugünleride gördük ya şükür dedi Işıl keyifle.
-Hani seni yenecek anasının karnından doğmamıştı lan dedi Evran alayla  Kafamı kaldırıp ona baktım. Hayran ve keyifli gözlerini bana dikmiş bakıyordu.
-Oyun daha bitmedi beni demorilize etmeyin diye homurdandı Teo.
-Aha gol dedi Pusat ve daha sonra golü attım ve maç bitti. Skor 6-4tü.
-Nasıl ya hayır asla yenilemem ben ya elimdeki tek galibiyet buydu sen acımasız mısın nasıl alırsın elimden ya hayır sayılmaz ya diye isyan etti Teo. Dayanamayıp  güldüm.
-Ne zaman istersen gel çalıştırayım dediğimde homurdanıp dik bir bakış attı ve gitti. Arkasından herkes güldü.
-Yazık tek övgüsü buydu dedi Pusat gülerek.
-Hecarım lan ben siz bidaha dersiniz davetiye lazım Teo, Şu şifreyi kırman lazım Teo, Şu hesaba girmen lazım Teo dedi taklit yaparak yine herkes gülerken o kapısını çarptı.
-Az önce güldüğün gözümden kaçmadı yanlız dedi Evran benim duyabilceğim sesle.
-Eh bizde arada hatalar yapabiliyoruz.
- Sen gülünce güller açıyor hata olduğunu sanmıyorum. dedi kulağıma yaklaşarak. Sertçe yutkundum.

Bu adam aklımı kaybetmemi mi istiyordu?

Derin bir nefes alıp  kalktım ve ona bakmadan odama gittim.

Ah bu adam benim yosun tutan kalbime napıyordu?

Kaşlarımı çattım.

-Salak mısın sus. Sona bu kadar yaklaşmışken  olmaz. Sus dedim kalbime. Daha sonra balkona çıkıp bir sigara yaktım.

Ben ne kadar sustursamda biliyordum kalp laftan anlamazdı.

Evet bir bölümü daha geride bıraktık.

Herşeyin gün yüzüne çıkmasına sayılı bölüm kaldı.

Eğer okuyorsanız lütfen alttaki yıldıza basmayı unutmayın.

İyi okumalarr 💜

Yaşam KırıntısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin