Jimin'in sorduğu soruyla rahatsızca boğazımı temizledim. Zaten şuan sinirlerim elektrik teli gibiyken bana en son yapacağı şey bu olmalıydı. Yavaş yavaş tanışıyorduk, alışacaktı. Dilimi ağzımın içinde ne zaman yuvarlamaya başladığımı farketmemiştim. Jimin hala bana bakıyordu. Aklınca sorularıyla beni köşeye falan sıkıştıracaktı... Dikkatimi ona yoğunlaştırarak;
''Sana kendim ile ilgili bir bilgi vereyim Mochi. Soru yöneltilmesini hiç sevmem bebeğim, hele ki sinirliyken. Dediğim gibi öylesineydi... İstiyorsan akşam mesaj at Hyunjin'e sevgilim değildi diye ve sonrasında olacaklara karışmam?'' Dedim.
Şimdi Jimin kendi ağında cebelleşiyor gibi duruyordu. Böyle bir şeyi yapmayacağını düşünerek söylemiştim. Yapsa da beni ilgilendirmiyordu. Kendi hayatı... Yardım, karşı taraf da seninle hem fikirse sonuç verir. Kabul etmediği sürece ona karışamazdım. Yani en azından şimdilik. Pekala... Karışırdım. Karışırım çünkü Jimin herkesi kendi gibi sanıyordu. Ama Park -dünyada inatçılık markası- Jimin Bey'in bana cevabı;
"Kendi başımın çaresine bakardım. Ondan hoşlanmıyorum. Niye mesaj atayım ki?" Olmuştu.
"Pekala bir dahakine bak başının çaresine Mochi." Deyip geçiştirdim.
Eve doğru yol alırken bütün keyfim kaçıktı. Ben ona biraz daha vakit geçirelim mi diye soracakken bir de orospu çocuğu platoniği çıkmıştı. Yine de beni ilgilendirmiyor. Jimin konuşmak için konu arıyor gibi duruyordu. Sonunda diyecek bir şey bulmuş olmalı ki sevimli suratıyla bana döndü;
"Yarın... Gidiyoruz değil mi karaokeye?"
Karaoke... Evet... Şimdi parlama zamanıydı ha?
"Akşam gruptan konuşuruz. Tae zaten bizde olacak. Haber veririz detayları." Dedim ve gülümsedim.
Evet tam şuan benim diğer yöne gitmem gerekiyor. Ama Jimin'i evine bırakmak istemiştim. O yüzden onun gideceği yönde ilerlemeye devam ettim. Hava kararıyordu ve Jiminsshi biraz evhamlı biri sanırım. O yüzden... kibarlık olsun diye... evine kadar eşlik etme kararı aldım. Ama bizim evhamlı bir o kadar da akıllı MinMin çok geçmeden;
"Senin diğer tarafa dönmen gerekmiyor muydu?" Diye sorunca şaşırmamıştım.
"Senin de bizim evin adresini bilmemen gerekmiyor muydu?" Diye yanıtladım onu.
Jimin cevap vermeden yine önündeki taşları sürüklüyordu. Ellerini arkasında birleştirmişti. Rüzgar saçlarını arkaya tarıyordu. Dudaklarını büzmüş yalnızca asfalt ile bakışarak yoluna devam ediyordu. Sonunda kafasını bana çevirince durdum.
"Beni eve bırakıyorsan hiç gerek yo-"
"Hayır Jimin. Seni eve bırakmıyorum. Sizin taraftaki marketten alacaklarım var. Şansına sevin ki markete yakın tarafta oturuyorsun ve benimle yürüyorsun. Değil mi?" Deyip önce lafını kestim sonra ise göz kırptım.
Yeniden yürümeye devam ettim. Jimin'in evinin önüne geldiğimizde Jimin benden uzaklaşarak;
"Mesajlarınızı bekliyorum. Yarın görüşürüz Kook. Kendine iyi bak." Dedi ve el salladı.
"Hoşça kal Mochi." Diyerek karşılık verince gözleri ile birlikte güldü.
O eve girene kadar markete yolunda yürümeye başlamıştım. Arkama baktım. Kimseyi göremeyince kendi evime doğru dönmüştüm bu sefer. Çok değil birazdan evde olurdum. Kulaklıklarımı çıkarttım. Telefona takıp "Paper Hearts" şarkısını açtım. Köşeden dönüp evi görmemle, elimi cebime atıp anahtarı yokladım. Kapıya gelmiştim. Kapıyı açıp içeri girdim. Annemler televizyon seyrediyorlardı. Selam verip odama kaçtım hemen. Annemin arkamdan bir şeyler ye diye bağırdığını duydum. Birazdan alırdım. Tae gelince. Sahiden kim bilir Tae ne zaman gelecekti? İnternete bağlanmam ile Tae'nin gruba fotoğraf attığını gördüm. Bildirime tıklamadan önce yatağıma uzandım. Sonunda bildirime tıkladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ENTRİKA // Jikook
FanfictionJungkook ve Jimin küçüklükten beri komşudurlar. Ama Jungkook ve en yakın arkadaşı Taehyung bir gece evlerine gizlice girmek zorunda kalana kadar tanışmıyorlardı. Smut bölümler içerecek. Seme Jungkook.