Sabahın ilk ışıkları gözüme vurduğunda mecburen gözümü açmak zorunda kaldım. Gözümü açınca odamda olduğumu görünce kendi kendime 'nasıl yani hepsi rüya mıydı' dedim. Üstümde her zamanki gibi şortlu geceliklerimden biri vardı.
Herhalde rüyaydı dedim ve üstüme günlük bir şeyler geçirdim (multide) ve aşağı indim. Babam her zamankinin aksine sofranın baş köşesinde oturuyordu ama yüzünde sıyrıklar ve kaşında ufak bir dikiş vardı. Tüm gözler bana dönünce gülümseyip masada yerimi aldım. Herkes hızlı bir şekilde kahvaltısını yapıp odasına çekildi. Ben telefonumu karıştırırken kapım tıklandı ve içeriye Arda girdi
"Gelebilir miyim ikizim?"
Kafamı salladım. Neden bu kadar çekingen davranıyordu acaba?
"İkizim?"
"Efendim Arda?"
"Dün olanlardan sonra bana trip atarsın diye düşünmüştüm."
"Dün ne oldu ki?" Neden bahsediyordu bu?
"Dün sinir krizi geçirdin ve hemşireler seni bayılttı ya"
Bir dakika ya, onlar rüya değil miydi?
"B-bir dakika rüyaydı onlar, rüyaydı."
"Değildi ikizim, babam gerçekten kaçırıldı, sen hastanede bayılınca eve getirdik seni. İki saat sonra da babamı bir depoda buldular. Şimdi sen anlat bakalım hastanede bize söylediğin şey neydi?"
"Ne neydi?"
"Dedin ya 'beni arayan adam bu akşam kaçıracaklarını söylemişti' niye böyle bir şey söyledin?
O sorunca ben de ona gelen telefondan başlayarak her şeyi anlattım. Konuşmayı bitirdikten sonra hemen beni kendine çekip sarıldı. Birkaç saniye böyle kaldıktan sonra kapımın tekrar çalınmasıyla ayrıldık. Gelen babamdı. Çok net söylüyorum bu babamın benim odama ilk gelişi. Şaşkınlığımı gözlerime yansıtıp babama döndüm.
"Babacım bir sorun mu var?"
"Yok kızım yok iyi misin diye bakmaya gelmiştim sadece. İyisin değil mi?"
"İyiyim babacım iyiyim, sen?"
"Bende iyiyim canım, ama size söylemem gerekenler var."
Babam sıkıntıyla bize doğru yaklaşıp yanımıza oturdu.
"Çocuklar ben yıllarca annenizin bilmediği işler yaptım ve bu işlerin sonucunda pek çok düşman edindim, şimdi bu düşmanlar bana ve dolayısıyla size de zarar vermeye çalışıyorlar siz masadan kalktıktan sonra annenize bunu anlattım ve bir karara vardık. Şüphe çekmemek adına taşınmayacağız ve okulunuzu değiştirmeyeceğiz. Ancak bundan sonra gittiğiniz yerlere sizinle birlikte korumalar da gelecek. Aslında sizi buna tüm hayatınız boyunca hazırladım. Daha birkaç ay önce aldığınız savunma eğitimleri aslında bunun içindi. Aslında size farkettirmeden asker eğitimi aldırdım ve ileride bunun çok faydasını göreceksiniz.
Demek bu yüzden bizi küçük yaşlardan beri zorlu eğitimler almamız için bu kadar zorlamıştı. Bunca zamandır bunun sebebini hep merak etmiştim ve taşlar yerine şimdi oturuyordu. Bu söylediklerini ikimiz de beklemiyorduk ama Arda benden daha iyi karşıladı. Yine de şokumu çabuk atlatıp ardayla birlikte cevap verdim.
"Peki baba"
İkisi de odamdan çıkınca hemen Feray'ı aradım.
"Alo Feray"
"Kanka iyi misin?"
"İyiyim tatlım, sana anlatacaklarım var" deyip babamın anlattıklarını özetledim.
"Oha ya, kötü olmuş."
"Evet, neyse tatlım yarın okulda konuşuruz."
"Tamam ,bay"
"Bay"
Telefonu kapatıp biraz daha sosyal medyada oyalandıktan sonra erkenden yattım. Sabah da saat 7'de kalkıp okul için hazırlanmaya başladım üstümü giyinip saçımı da ördükten sonra kıyafetime en uygun ayakkabıyı seçip kahvaltıya indim
her zamanki gibi ardanın gıcıklıkları ile kahvaltı edip salona geçtim ve Feray'ı beklemeye başladım. Kapı çalınca ayaklandım ve kapıyı açtım Ardaya seslendim ve kapıdan çıktım. Arda da hemen peşimden geldi ve okula yol aldık. Çok değil 5 dakika sonra okula vardık ve sınıflarımıza geçtik. Arda ile ben 11-A da Feray ise 11-B de okuyorduk ve sınıflarımız yan yanaydı. Sınıfa girdik ve sıralarımıza oturduk. Arda Gamzenin yanında ben ise tek oturuyordum. İlk ders edebiyattı ve hoca sınıfa yanında bizim yaşlarımızda erkek bir çocukla girince bütün gözler ona döndü. Gözleri bütün sınıfı taradı ve bende takılı kaldı. Bende ona tabi, bu çocuk kahverengi saçlı ve yeşil gözlüydü. Kasları tişörtünden ufak ufak belli oluyordu. Hayran olmamak elde değildi. ben önüme dönmeye çalışırken onun gözleri hala bendeydi. Edebiyatçımız elif hoca konuşmaya başladı.
" kendini tanıtmak ister misin tatlım?"
konuşurken gözleri hala bana bakıyordu
"Ben Ateş Karalı, buraya İstanbul'dan geldim. Artık burada okuyacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözler Kalbin Aynasıdır
Romansa"Ateş?" "Efendim çiçeğim?" "Senden hoşlandığıma nasıl bu kadar emindin?" "Gözlerine baktım." "Ne?" "Gözler kalbin aynasıdır sevgilim.Gözlerinin tam içine baktığım ilk an anladım sevgilim."