27.Bölüm Üçüncü Yılın İlk Günü

565 59 3
                                    


Büyük Salona girdiğimde trende yaşadığım gerilimin etkileri son sürat azaldı. Öğretmenler Profesör Mcgonagall dışında yerli yerindeydi. Birinci sınıfların seçimini bu sene Profesör Flitwick yönetti.

Profesör Dumbledore seçim bittikten sonra ayağa kalktığında salondaki uğultu kesildi. "Şölene başlamadan önce söylemem gereken bazı şeyler var." Bunu söylerken sanki çok mutsuz ve son derece isteksiz görünüyordu.

"Trende yaşanan aramanın hepiniz farkındasınız, bu konuda bilgilendirilmeniz gereken bazı hususlar var. Sihir Bakanımız kaçak suçlu yakalanana kadar Azkaban Muhafızları olan Ruh emicileri Hogwarts sınırını korumak için görevlendirdi." Aniden konuşan kalabalığı susturabilmek için eliyle hafif bir jest yaptı. "Bu durumdan en az sizin kadar mutsuz olsam da bana ruh emicilerin okul faaliyetlerimize müdahale etmeyecekleri konusunda garanti verildi. Ama sizleri uyarmama izin verin, ruh emicileri kandırmak imkansızdır. Okulda gidilmesi yasak olan bölgelere gitmemenizi istiyorum. İksirler, biçim değiştirme hatta görünmezlik pelerinleri bile onları atlatmanıza yardımcı olmaz. Eğer ölmek istemiyorsanız okul sınırları dışında izinsiz bir şekilde gezinmeyin."

Uyarı kısmı bitince yeni Karanlık Sanatlara Karşı Savunma öğretmenini ve Sihirli Yaratıklar Bakım öğretmenini tanıttı. Benim için sürpriz olmasa da Hagrid'in Profesör olması neredeyse tüm salonu şok etti.

"Ziyafet başlasın, Afiyet olsun!"

Yerine oturduğunda masalar lezzetli yemeklerle ve içeceklerle doldu. Ulaşabileceğim tüm yemeklerden bir parça aldıktan sonra yemeğe başladım. Arada bir Azkaban muhafızları hakkında şikayetler oluyordu.

"Vay be kompartımana gelen adam yeni öğretmenmiş. Biraz hasta gibi görünüyordu."

"Ruh emiciler yüzünden eminim herkes hasta görünüyordur. Ama şimdi uzaktan bakınca hala yorgun gibi."

"Ruh emiciler trendeyken Harry Potter bayılmış duydunuz mu?"

"İnanmıyorum, her bir şeyde onun başına geliyor."

"Ruh emicilerin rahat duracağına inanıyor musunuz?"

"Babamın dediğine göre onlara hiç bulaşmamak en iyisi. Laf dinlemek gibi bir huyları yokmuş. Karşılaştığın an açıklamana bakmadan hop bakmışsın tahtalı köydesin."

Yemekler tatlılara geçtiğinde hala bu konu hakkında birilerinin söyleyecekleri olduğundan artık çevremde ki muhabbetlere pek dikkat etmemeye başladım. Çikolatalı olan her şeyi çok sevdiğim için adını bilmediğim bir tatlıdan sadece kakaolu olduğu için üç kaşık almıştım ve tabağı bitirmenin sonrasında büyük pişmanlık sağlayacağını bildiğim için ziyafet masasından başka bir yere bakmaya çalıştım.

Öğretmenler masasında Snape Lupin'e öldürücü ve onaylamaz bakışlarla bakıyordu. Mcgonagall Hagrid'in hala arada ağladığı için mendil veriyordu. Dumbledore ise ... Bana bakıyordu. Elimdeki kaşığı düşürmeme sebep olan bir şeydi bu. Yani sadece gözlerimizde buluşmadı bildiğin beni gözlemliyordu. Elindeki kadehi kaldırıp bir yudum içti ve gözlerini sonunda benden aldı.

Şok oldum, yani Dumbledore kitapta her şeyden haberi olan bir karakterdi. Bu konuda kimsenin şüphesi olamaz ama son iki sene onu şüphelendirecek ve bana özel dikkat etmesini sağlayacak ne yaptım ki. Alnıma elimle vurup "Tabi yaa." dedim. Masadakiler bana garip baksa da aldıramadım. Şüphesini çekebilecek iki olay vardı. Bir Sırlar Odasının girişine koyduğum ses kayıt cihazı, iki Dooby ile hiç karşılaşmamamıza rağmen adını biliyor olmam.

Yazın büyük uğraşlar ve Dooby'nin yardımıyla ses kayıt cihazında çataldili ile söylenmiş kelimelerin dışında diğer kısımları kırpmıştık. Bu yüzden oraya tekrar gitmek için her şey hazırdı. Aslında bu konuyu bir şekilde araştırsa bile sadece araştırmacı ve son derece şanslı üç öğrenciden başka bir şey çıkmazdı ama Dooby değişkeni kesinlikle araştırmayla ya da şansla açıklanamazdı.

Yeniden Doğduktan Sonra Sakin Bir Hayat İstiyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin