"Kalbim saf iyilikle beslendiği sürece dışım varsın, siyahtan koyu gözüksün."
Bir parça kızıl, bir tutam mavi: Onlar büyük bir planla hapishaneden kaçmış iki kadın da olsa, birbirlerinin kalplerinde hala birer mahkumlar.
Azra ve Deniz kaçak olarak y...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Günün ilk ışıklarını karşılayan bitkin gözleri aynada gördüğünden çok daha kızarıkmış gibi acıyordu. Lojmanda aralıksız yanan kalorifer petekleri yüzünden ortam o kadar sıcaktı ki Derya uyurken sadece sütyeni ve kiloduyla yatmaktan çekinmemişti. Onun kaldığı odaya kimse girmezdi, zaten saat dokuza kadar çalışanlar dahil kursa kimse gelmiyordu.
Tek başına yaşamaya yavaştan alışıyordu ama Heves'in yokluğundan kalan sızı bakiydi. Sevgisizlikten üşüyen bedenini bir bardak sıcak kahveyle ısıtmaya çalıştığında ne kadar aciz bir insana dönüştüğünü fark etti.
Oysa eskiden bir şanı ve gururu vardı.
Lise ve üniversite zamanlarında erkeklerin bile korktuğu, tabiri caiz ise belalı bir kız olmuştu. Gönül işlerinden uzak kalmış, derslerle ilgilenmemiş ve pek çok kavgaya karışmıştı. Okulundaki erkeklerin hepsinden daha delikanlıydı. Hiç kimseye boyun eğmemiş, aksine ona düşmanlık edenleri önünde diz çöktürmüştü. Bu yüzden okul hayatının yarısı disiplin cezalarıyla geçmişti.
Rahmetli annesi onu defalarca kez karşısına alıp konuşsa da Derya asla değişmemişti. Her şeyden çok sevdiği annesi için bile...
Her şeye rağmen liseyi güç bela bitirdiğinde hayatın daha farklı olacağına inanmıştı. Belki de inanmak istemişti, bilmiyordu; ama kesinlikle her kavgada adının altın harflerle tutanaklarda geçmesinden de hoşnut değildi. Bazı şeylerin değişmesi gerekiyordu.
Üniversite hayatı sandığının aksine daha aksiyonlu geçti. Burada kendisinin bile tahmin edemeyeceği kadar güçlü bağlarla arkadaşlık kurduğu Deniz'le tanıştı. Deniz hayli naifti ve bir karıncayı dahi incitemezdi. Ona ayak uydurup derslerine asılmak, annesini gururlandırmak istese de çuvalladı. Derya'nın aksine Deniz şiddetten nefret ederdi ve tek düşündüğü dersleriydi. Aralarındaki büyük farklar onların çok yakın iki arkadaş olmalarını engelleyememişti.
Bütün zamanını Deniz'le geçirmeye başlamıştı. İkisi saatlerce oturup sohbet ediyor, birbirleriyle en özel sırlarını paylaşıyorlardı. Klasik yakın arkadaş hikayeleri, Deniz'in o esnada Mert adında bir erkek arkadaşı vardı. Onun hakkında konuştukları sıradan bir günde Deniz, Derya'dan aşk hayatını anlatmasını rica etmişti.
Derya herkesin yalan dolan peşinde olduğuna inanıyordu. "Dünya yalan söylüyor Deniz. Ben kimseye duygularımı, korkularımı ve yaralarımı açacak kadar güvenemem. Kimse için değişemem. Gururumu sevgi denilen sahte bir duygu için ayaklar altına alamam. Kepaze olmaya gönlüm razı gelmez. Aşkmış... Peh! Aşk bir noktadan sonra biter. Sen de zar zor ayakta tuttuğun ilişkiden kaçmak için bahaneler aramaya başlarsın. Kısır döngü. Asla değişmez."
Deniz uzun uzun dinledikten sonra, "Hayatında hiç gerçek anlamda birine aşık olmadığın için böyle söylüyorsun." demişti. Konuşma yirmi sene öncesinden kalmaydı; buna rağmen Deniz'in söyledikleri hala doğruydu.