"Merhaba ben Josephine ama tanıdığım herkes bana kısaca Jo der. Jo lakabına o kadar alıştım ki Josephine diye seslenilince garipsiyorum. Ailemden bahsedecek olursam toplam dört kişiyiz, küçük erkek kardeşim annem ve üvey babam. Arkadaşlarımla takılmak her yaşıtım gibi en büyük eğlencem. Beraber sinemaya gideriz, bir yerde oturup sohbet ederiz, dans ederiz kısacası her şeyi yaparız. Okulumda genel olarak ilk beşteyim diyebilirim çünkü ne kadar eğleniyorsam o kadar çalışırım. Bu iki kelimeyi dengede tutmaya çalışıyorum. Bu lisede son senem, size yazmamın nedeni de okulunuzu gerçekten istiyor olma-" devam ederken annemin konuşması yüzünden cümlelerim havada kaldı.
"Berbat olmuş kızım. Hobilerin nerede, yaptığın çalışmalardan bahsetmemişsin ve çok kısa tutmuşsun. Gerçekten istediğini onlara belli ettirmezsen kimse seni umursamaz ve sen de üniversiteyi unutursun."
Annemin bu kadar üstüme gelmesinin nedeni koleje gönderecek kadar paramızın olmamasıydı. Haklıydı da daha özenli yazmalıydım ama içimden hiçbir şey yapmak gelmiyordu.
"Haklısın anne yarın tekrar yazarım."
"Yarın değil bugün bitireceksin bu işi. Sürekli ertelemenden usandım, mızmız çocuk olmayı bırak!" dedi ve bir şey söylememi beklemeden kapıyı çarpıp gitti.
Yatağıma kocaman uzandım ve tavanımı izledim bir süre. Kendi kendime soru cevap yapma zamanımın geldiğini anladım.
"Ne zamandan beri bu kadar mızmız solgun aptal bir kızsın Jo."
"Galiba doğduğumdan beri ha."
"Evet doğduğundan beri aptalsın."
"Ama mızmızlığımın suçu ben değilim tamam mı? Eğer insanlar bu kadar bok olmasaydı ben de normal biri olabilirdim."
"İnsanoğlu asırlardır şeytanın rolünü üstlenmeye bayılır. Bu salakları bırak ve kendine gel!"
"Offff eveeet."
Camıma atılan taşla sustum ve yavaşça ayağı kalktım. Arkadaşım Julie'nin taşı atan kişi olduğuna yemin edebilirdim ve yeminim boşa çıkmazdı.
"Heeey Jo!" sessizce bağırdı ve el salladı.
"Heeeey Julie!" ben de sessizce bağırdım ve el salladım.
"Biraz bekle hemen geliyorum." dedim ve dolabımdan bir hırka ve çanta kaparak merdivenlerden aşağı koştum. Annem beni görür görmez azarlamayı unutmadı tabii.
"Bu saatte nereye Jo."
Bir şey söylemeden arabanın anahtarını aldım ve evin kapısını açtım.
"Jo beni dinle! Hemen bana dön küçük hanım nereye gidiyorsun?" Arkama dönmeden konuştum.
"Merak etme iki saate dönerim." dedim ve kapıyı kapatım arabaya yöneldim. Araba sürmeye yaşım tutmuyor ama üvey babamla yazın alıştırma yaptığımız için gayet iyi sürüyorum.
Julie'yle arabaya bindik ve ben hep oturduğumuz kafelerden birine arabayı sürdüm.
Keyifli bir yolculuğun ardından arabadan indik, kafede cam kenarında bir masaya yerleştik.
Pasta ve milkshake siparişlerini verdik ve beklerken sohbete başladık.
"Annen nasıl Julie?" dedim ellerini tutarak. Ailesi boşanma kararı almışlardı ve süreç yavaştan işliyordu. Julie'nin annesi melek gibi bir kadın onu gerçekten çok seviyorum.
"Eskisine göre daha iyi Jo ama biliyorsun ortamda ölüm sessizliği var." dedi gözleri yaşlı yaşlı.
"Sıkma canını her şey mükemmel olacak. Bana baksana ayrılalı bayağı oldu ama annem mutlu, ben mutluyum. Zamanla her şey çok güzelleşiyor." dedim gülümseyip burnuna dokundum.
"Evet. Bunları sonra konuşuruz dur ben sana neler anlatacağım kızım çok şaşıracaksınn." Eski Julie geri dönmüştü. Julie dedikoduya bayılır beraberken çenesi çok düşüktür.
"Hani sana hep anlattığım Samantha'nın başka okuldan olan sarışın hot sevgilisini hatırlıyor musun? BİZİM OKULA KAYDINI ALDIRMIŞ!" Samantha okulumuzun en gevşek kızıdır. Neredeyse okuldaki tüm erkeklerle yattı diyebilirim.
"Onlar ayrılmamış mıydı ya?" diye sordum. Samantha'nın hızına kimse yetişemezdi.
"Evet! Bu işin iyi yanı da bu değil mi??" dedi heyecanla.
"Bilmiyoruum. O aptal kızın yaptığı şeyler benim pek umrumda değiil." dedim ellerimi havaya kaldırarak.
"Okulun drama kokusunu buradan alabiliyorum. Muazzam kokuyor!" dedi Julie ve ikimizde kahkaha attık.
Siparişlerimiz geldi ve biz yerken konuşmaya devam ettik.
"Sevgililerimizin bu kadar yakın olması seni de rahatsız etmiyor mu?" dedi Julie.
Danny ve ben geçen yıldan beri çıkıyoruz, ilişkimiz seviyeli ve iyi ilerliyordu. Julie'de beş aydır Larry'le çıkıyor ve onların da ilişkisi iyi gidiyordu. Nedense bir aydır ikimizin ilişkisi de eskisi gibi değil. Bunu Julie daha çok kafaya takıyor hatta ihanetle alakalı bir durum olduğundan bahsedip duruyor. Bana göre söyledikleri çılgınca. İnsanların zamanla hisleri azalabilir galiba Danny de bunu yaşıyor.
"Neden rahatsız etsin Julie? Saatlerce boş ekrana bakarak beyinlerinin suyu akana kadar ps4 oynamalarına katlanacağımı sanıyorsan yanılıyorsun bebeğim. Bırak beraber erkekçe şeylerini yapsınlar, erkek olsunlar." dedim ve işaret parmağımı ağzıma götürüp kusma sesleri çıkardım.
Kahkahalar eşliğinde "doğru diyorsun ya evet!"dedi.
Yemeğimiz bitince önce Julie'yi evine bıraktım -evi bizim evin iki sokak arkasında- sonra kendi evime vardım. Arabayı park edip vücudumu zorla odama kadar götürdüm. Gözüme göz bandımı takıp yastığıma başımı koydum ve huzurlu bir uykuya daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jo ve Hayatı
Teen FictionMerhaba ben Jo. Gördüğün gibi saçlarımı kızıla boyuyorum ve kendi özgürlüğümü arıyorum. Maceramda bana ortak olmaya ne dersin? Sence bu engebeli hayattan çiziksiz kurtulabilecek miyim?