-1-

5.3K 407 502
                                    

Sen başkalarına gülerken ben senin gülüşünün güzelliğine
ağladım meleğim...
~

Berbat bir Cumartesi sabahına gözlerimi açmamla hemen yanı başımdaki saate döndüm.

5.40

Yine vaktinden erken kalkmıştım. Gözlerimi kapatıp tekrar yatacaktım ki her zaman olduğu gibi içimde bir kaygı oluşmaya başladı. Kafamı kaldırıp tekrar saate baktım.

Hâla 5.40

Ama bu da benim için yeterli değildi. Aynı şeyi 4 kez tekrarladım. Bunu yaparken de uykum kaçmıştı zaten. Yataktan kalkıp banyoya doğru ilerledim. İçeri geçtiğimde gördüğüm manzara yüzünden çenem kasılmaya başlamıştı. Büyük bir titizlikle dizdiğim havlularımdan biri yamuk duruyordu. Daha fazla katlanamayacağımı anladığımdan hemen salona doğru adımladım. Masamın üstünde duran cetvellerden birini alıp banyoya geri döndüm. Havluyu eski haline getirdiğimde içimdeki sinir geçmişti.

Hayatım böyleydi, ben böyleydim. Ben herkes gibi değildim. Normal genç bir üniversitelinin yapması gereken çoğu şeyi yapamıyordum. Okula gitmek benim için bir eziyetti. Kimseyle konuşmamama rağmen ortamdaki gürültü, oturduğumuz masaların kirliliği, insanların sürekli birbiriyle temas halinde olması...

Daha sayacağım birçok şey var okula karşı nefretimi tetikleyen. Ama gitmek zorundayım. Varlıklı bir ailenin tek çocuğu olmak beni üniversiteyi bitirmeye zorlayan şeydi. Annemin tek derdi 'Oğlunuz üniversite okumadı mı?' sorusunu duyunca vericek bir cevap bulmaktı. Çocukluğumdan beri insanlardan uzak olma isteğim yüzünden yalnızdım. Annem benim iyiliğimi düşündüğü için yalnız kalmamın daha doğru olduğunu ve her ay fazlasıyla para yollayacağını söyleyip yollamıştı beni Seul'e.

Ne düşünceli bir anne ama...

Günlük rutinimi halledip mutfağa doğru adımladım. Her zaman olduğu gibi bugün yapacaklarımın listesi buzdolabının üstünde asılıydı. Ama kalkmam gereken vakitten 1 saat 20 dakika erken kalkmıştım. Bu vakti her zaman yaptığım gibi Meleğim'in odasını düzenlemekle geçirebilirdim. Her girdiğimde vaktin nasıl geçtiğini anlayamadığım o odaya doğru adımladım.

İçeri girdiğimde onun fotoğraflarını görmek gülümsememe neden olmuştu.(Kafanızda canlanması için medyaya bakabilirsiniz) Sonra bir anda anılarımız aklımda canlanmaya başladı.

Onunla ilk olarak 1,5 sene önce 5 Ocak Pazar günü saat 19.46'da karşılaşmıştık. O; kızarık yanakları, soğuktan şişmiş dudakları ve yine soğuktan kızarmış şirin burnuyla havanın soğukluğundan nasibini almıştı. Adeta titreyerek yürüyordu benim olduğum tarafa doğru. Tam yanımdan geçecekken kar nedeniyle ayağı kaydı ve benim üstüme tabiri caizse kapaklandı. O üstte ben ben altta birbirimize şaşkınca bakarken normalde insanlarla el sıkışmaktan bile iğrenen ben, üstümdeki o şaşkın ama bir o kadar şirin kıza karşı hiçbir rahatsızlık hissetmemiştim.

O, pozisyonun uygunsuzluğunun farkına varmış ve üstümden hızla kalkmaya çalışırken bir daha üzerime düşmüştü. Tabi bu sırada çok mahçup bir şekilde özürlerini ve ne kadar aptal olduğunu sıralıyordu. İkimiz de ayağa kalktığımızda o hala nefes almadan özür diliyordu. En son olaya müdahale edip önemli olmadığını gülümseyerek söylediğimde rahatlamışa benziyordu. Son bir kez daha özür dileyip istikametine devam etmişti.

Bense halâ orada durmuş onun arkasından bakıyordum. Tam gözden kaybolmak üzereydi ki harekete geçip onun peşine takıldım. Bunu neden yaptığımı ben de bilmiyordum. Sadece tek bildiğim bu karşılaşmadan sonra onu bir kez daha görmek istememdi. 10-15 dakikalık bir takibin ardından onun küçük bir kafeye girdiğini görmüştüm. Şansıma kafenin tam karşısında bir park vardı. Parka doğru ilerleyip tam olarak kafenin girişine doğru dönük olan bir banka oturmuştum. Tüm gece boyunca neden beklediğimi kendimce sorgulasam da onu bir daha görmeden kalkmamaya kararlıydım.

Ella Es Solo Mia || roséggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin