-2-

3.1K 345 191
                                    

Daha fazlasını istiyorum...
~

Şuan heyecandan hayatım boyunca varlığına inanmadığım tanrıya dua ediyordum beni yanına alması için. Yapamazdım, henüz onunla konuşmaya hazır değildim.

Kapıya vardığında yüzünde hâla bi tebessüm vardı. Sanki Tanrı bunca sene ona inanmamamın cezasını veriyordu bana. Her şey o kadar yavaş gerçekleşiyordu ki!

Kapıyı kendine doğru cekip biraz öne çıktı. Şuan tam karşımdaydı ve sanki kalbim...
O atmayı çoktan bırakmıştı...

"Merhaba Efendim, kapalı olduğumuzu düşünüp gidiyorsanız daha yeni servise başladık. Yani gelebilirsiniz." dediğinde şuan ne yapacağımı ne söyleyeceğimi bilmiyordum sadece boş boş ona bakıyordum.

Bu sessizliğimden rahatsız olmuş olacak ki elini kaldırıp önümde bir iki kere salladı. Tam vakti Jungkook, senden güzel bi performans bekliyorum.

"Iıı- şey b-ben ya-yani" aferin Jungkook aferin... Kesinlikle en kısa zamanda '10 Adımda Nasıl Aptal Olunur?' adlı bir kitap yazmalıydım. Bir anda ciddileşip yüzüme doğru yaklaştı.

Tanrım! ben bu kızın gülüşüne taparken onun bana bu kadar yakın olması ve benim hâla tepki verememem...

"*Konuşma Bozukluğunuz mu var acaba?" diye sordu ciddi bir tavırla. Bi an için psikoloji okuduğunu unutmuştum.

Gerçi şuan adımı bile hatırlamıyorum ama neyse...

Kendimi toparlayıp yüzüme samimi olduğunu düşündüğüm bir gülümseme takındım.

"Ah hayır... Sadece kapıdaki kartın yamukluğu beni biraz rahatsız etti. Sonra yaptığım şeyin saçmalığının farkına varıp geri dönüyordum zaten." ben şuan bu kadar uzun cümle kurmanın verdiği şoktayken o yine konuştu.

"Simetri rahatsızlığınız olabilir mi?" diye bir soru daha sordu. Herhalde boşboğazlık yaptığını düşünmüş olacak ki kendi ağzına hafif bi tokat geçirdi. "Aishh kusura bakmayın haddime olmayan sorular sordum. Sadece... şey yani bu alan üstüne okuduğum için hocamız bol bol hastalığı olan insanlarla konuşmamızı söyledi de. Ben de nerde görsem atlıyorum hemen. Tekrar kusura bakmayın." diyip önümde eğildi. Konuşurken mahçup bir biçimde şekilden şekile girmişti ve Tanrım o çok... ÇOK TATLIYDI!

"Hayır!" diye bağırdım bi anda. Korkmuş olacak ki çok hafif sıçradı ve yüzüme baktı.

Şimdi de kesin **bipolar olduğumu düşünecekti. Aishh tanrım...

Konuşmasına müsade etmeden atladım lafa. "Yani haddinize olmayan sorular sormadınız. Ben de üniversite öğrencisiyim ve insanların okuduğu alana karşı bir merakı olması oldukça normal. Kendinizi kötü hissetmeyin lütfen." Elimden geldiğince samimi olamaya çalışmıştım ki işe yaramışa benziyordu. Çünkü şuan gözlerinin içi gülüyordu.

Bense hâlâ nasıl ayakta durduğuma şaşırıyordum içten içe...

"Anlayışınız için çok teşekkür ederim. Tekrar kusura bakmayın ben kafe açık mı diye baktınız sanmıştım." deyip önümde bir kez daha eğildi ve arkasına döndü. İçeri girer girmez yamuk olan kartın elinden geldiğince düzgün olmasını sağladı.

Bu kız gerçekten bir melek...

Simetrik durduğuna emin olduktan sonra kafasını kaldırıp bana baktı ve çok güzel bir gülümseme sundu. Daha fazla rezil olmamak adına hemen kapıdan uzaklaştım ve banka doğru adımladım. Oturmadan önca bankı tekrar silmek umrumda değildi , pis olması umrumda değildi , şuan en büyük ihtiyacım oturmaktı ve dizlerimin beni bu kadar taşıyabilmesi zaten büyük bir mucizeydi.

Banka oturmamla ne zamandır tuttuğumu bilmediğim nefesimi dışarı verdim ve birkaç dakika boyunca az önce ne yaşadığımı düşündüm.

Ben onunla konuştum, az önce, bana güldü, bana baktı, gözlerime baktı, bana tam olarak 10 adet cümle kurdu. Benim için ağzından 67 adet kelime çıktı...

Yakından çok daha güzel olduğunun farkına vardım. Tapılası bedeni, içinde kaybolduğum gözleri, utanınca kızaran yanakları ve benim dudaklarımla buluşması için canımı bile verebileceğim o lipbalmlı dudakları... Her şeyiyle bir kez daha hayran kalmıştım ona.

Ama bu yeterli değildi! İçimde hâla bi boşluk vardı. 1,5 senenin karşılığı bu kadar kısa olmamalıydı. 1,5 senenin karşılığı 4 dakika 17 saniyelik bi konuşma olmamalıydı. Daha falasını istiyordum. Ben, gülüşünün güzelliğine ağladığım o kızdan hiçbir zaman bir karşılık beklemdim. Hiçbir zaman fazlasını istemedim.

Ama şimdi... Daha fazlasını istiyordum. Onunla konuşarak bir şeyleri aştım kendi içimde. Bunu fırsata çevirmeliydim. Bu kadar kısa sürmemeliydi.

Bazı şeyelerin farkına vardım o an. Bunun bitmesini istiyordum. Onunla daha uzun konuşmak, ona sarılmak, onu öpmek... Bunlar düne kadar bana imkansız gelse de şuan işler farklıydı. Ayağa kalktım ve tekrar kafeye doğru adımladım. O an kafamda sadece 4 kelime yankılanıyordu.

Ella es solo mia...

_

*Konuşma bozukluğu; kişinin konuşulanları anlama ve kendini ifade etme becerilerinden birinde ya da her ikisinde görülen sorundur.

**Bipolar bozukluk; aniden ruh halindeki aşırı değişiklikler olarak tanımlanır.

_


Çok fazla abartılı tabirler,
cringe sahneler ve biraz yazım yanlışı olduğunun farkındayım fakat anısı olduğu için değiştirmiyorum.

Lütfen bunu göze alarak okuyun.

eosselini|

Ella Es Solo Mia || roséggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin