To Each His Own, Talos•
Onun gözlerinin içine bakarken düşünebildiğim tek şey, ruhumdan akıp taşan ve beni mahveden büyük özlemdi. Gece karası saçlarından yayılan hoş şampuan kokusunu, burnunun ucundaki ufak benini, çilekli sütünü içerken küçük çocuklar gibi dudaklarını büzmesini— Ona dair her bir detayı öylesine özlemiştim ki, kalbime konaklanan bu ağırlık o burada, şu an tam karşımda oturuyor olsa dahi taşınmıyordu bir türlü benden.
Yorgun bir ifade esmer yüzüne tamamen hakimdi, hafifçe esen rüzgar saçlarını uçuşturuyordu belli belirsiz ve dakikalar önce ona getirdiğim kahveye ise henüz hiç dokunmamıştı. Penceremin önündeki sedirde, sırtlarımızı karşılıklı duvarlara yaslamışken ve sessizce birbirimize bakmaya devam ediyorken, bugün yaşanan her şeyi rafa kaldırdım bir süreliğine çünkü kendimi öylesine huzurlu hissediyordum ki, bu anın bozulması istediğim son şey bile değildi.
Güneş neredeyse doğmak üzereydi, günün en erken saatlerinde işlerine gitmek için yola çıkan insanların arabalarının sesleri hafifçe aralık pencereden içeriye süzülüyordu ve bu belki de, saatlerdir ikimizin de işittiği tek gürültüydü. Konuşmak istiyordum, hatta belki birazcık ona hesap sormak fakat bekliyordum işte, onun ilk adımı atmasını bekliyordum.
Partiden çıktığımızda yaşadığımız tartışmanın ardından Taehyung annemin evde olup olmadığını sormuş, cevabını aldıktan sonra ise hiç beklemeden arabasını sürmüştü artık yollarını ezberlediği evime. Çantamı bile Jinhwan'ın evinde unuttuğumu Jennie'nin beni arayarak çantamı yanına aldığını haber vermesiyle fark etmiştim. Kafam fazlasıyla doluydu, ne hissetmem veya düşünmem gerektiğine karar veremiyordum. Şahit olduğum kavga gözlerimin önünden gitmiyor, Sehun'un yalan yanlış ve imalı sözleri aklıma her çalındığında kan beynime sıçrıyordu. Tek istediğim şey beni artık yalnız bırakmasıydı fakat o bunun aksini yapmaya yemin etmiş gibi, her fırsatta hayatımı mahvetmek için çabalıyordu. Tedirgin eden bakışlarla başlamış, bir tek benim anladığım küçük imalarla devam etmişti. Taehyung'u tehdit ederek fotoğrafları yaymasının son nokta olduğunu düşünmüştüm ancak şimdi görüyordum ki, epey yanılmıştım zira kendisinin dur noktaları yoktu ve ileriye gitmekten asla çekinmiyordu.
Bakışlarım kısa bir an gökyüzüne takıldığında, iç çekmeme mani olamadım. Hayatımı yoluna koymaya çalıştığım her seferde sanki birileri o yola cam kırıkları serpiştiriyordu ve ben attığım her adımda o keskin parçaların ayaklarıma batmasına engel olamıyordum. Bu yolda, cam kırıkları batsa dahi, benimle birlikte yürüyeceğine inandığım tek kişi ise derin bir sessizliğe gömülmüştü. Ona karşı olan güvenimin sarsılmasını istemiyordum ancak halen tek bir kelime etmemiş olması, bana ufak bile olsa bir açıklamada bulunmaması şüphelendiriyordu beni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
strawberries and cigarettes
Fanfictionlalisa manoban, şimdi seni bütün okulun önünde öpeceğim ve sen, bu haftaki okul gazetesinde kendi haberini yapmak zorunda kalacaksın.