Arkadaşlar ben final bölümünü bir 4-5 gün önce falan bitirdim yazmayı. Ve birkaç duyurum olacak.95. bölümden sonraki bölümlerin çoğu hikayedeki diğer karakterlerin ağzından yazılmış olacak. Eğer merak ediyorsanız sıralayayım onları.
95 : Yine Peter
96 : Tom
97 : Olivia
98 : Marty
99 : Ajan (Paul) ve Peter
100 : Sırasıyla Ajan Paul, Peter, Bay Hopkins, Marty, Olivia ve son olarak tekrardan Peter.
100. bölüm final bölümü arkadaşlar. Bu yüzden uzatabildiğim kadar uzatmaya çalıştım, 99. bölüm 2 bölüm uzunluğunda. 100. bölüm, yani final ise 6 bölüm uzunluğunda. Son 5 bölümde bir değişiklik yapayım diye düşündüm ve diğer karakterlerin de ağzından yazmak aklıma geldi. Bu yüzden bunu yapmaya karar verdim. Şimdiden iyi okumalar, sizi 94. bölümle baş başa bırakıyorum. ^^
...
Bir plan yapmak amacıyla benim evime geçmiştik. Olivia evde yoktu. Terrence direk olarak onun yokluğunu fark ederek "Bir kızdan bahsediyorlardı, neydi onun adı?" diye sordu.
"Olivia'yı mı diyorsun?" dedi Tom. "Aileyi uçağa kadar eşlik ediyordu. Birazdan burada olur."
Terrence başını sallayarak anladığını onayladı. Ardından kanepelerden birine oturup iki elini başında birleştirdi. Tom onun karşısındaki kanepeye, ben de onun yanına oturdum. Birbirimize bakıp bir şeyler düşünmeye başladık. O çocukları oradan nasıl çıkartacaktık? Riskli bir işti. Yakalanabilirdik.
"Evet riskli iş, ama bir planım var." dedi Terrence. "Patrona onları silah eğitimine çıkartacağımı söylerim. Çünkü biliyorum ki daha önce hiç silah kullanmadılar. Zorunda kalmadıkları için tabi. Onun için, çatışmaya gireceklerini düşünerek onları silah eğitimine götüreceğimi söylerim. Böylece onları güvenli bir yere götürüp çatışma bitene kadar oraya bağlarım."
"Neden bağlayacaksın ki?" diye sordum.
"Uzun süredir bu şebekedeler, aralarından bazıları hala şebekeye sadık." diye cevapladı. "Bazıları hala kurtarılmayı beklese de aralarında kaçmaya çalışan olacaktır. Bu yüzden..."
Tam bu sırada kapı açıldı ve Olivia girdi. Kapıyı ardından kapattıktan sonra Terrence'a garip bir ifadeyle baktı. Gözleri şaşkınlıktan açılmıştı. Tabi, ona bir şey anlatmamıştık, bu normaldi.
"Olivia, bu Terrence." diyerek Terrence'ı işaret ettim. Başıyla onaylayarak yanımıza oturdu.
İngiltere'ye kalkan ilk uçağa bilet aldığını ve ne olur ne olmaz diye yanlarında uçak kalkana kadar durduğunu söyledi. İyi düşünmüştü bence, dikkatli olmakta yarar vardı sonuçta.
"Merhaba Olivia." dedi Terrence gülümseyerek. Olivia da başıyla selamladı onu. Terrence hala gülümsüyordu. Neden gülümsüyordu ki şimdi bu? Olivia'a baktıktan sonra kafamı Terrence'a çevirdim. O da planı baştan anlattı Olivia da duyabilsin diye.
"Pi tarikatı hakkında neler biliyorsun?" diye sordu.
Terrence biraz düşündükten sonra "Bizimkileri alt edebilecek kadar güçlüler." dedi. "Zaten illa birileri silah seslerini duyarak polise haber verir. Çatışmadan sonra Pi tarikatı da çöker."
"Ondan bahsetmiyorduk, çocuklardan bahsediyorduk." diye araya girdim. "Onlar da çocukları kullanıyorlar mı?"
"Hayır, sanmıyorum." diye karşılık verdi bana bakıp ardından Olivia'ya döndükten sonra. "O şebeke o kadar yüzsüz değil. O kadar düştüklerini sanmam."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalperest (Dreamer)
Ficção AdolescenteTüm insanlar hayalperesttir. Tabi sadece çocukken. Çocukken herkes süper kahraman olmak ister, değil mi? Sonra bazıları astronot veya bilim adamı gibi hayallere kapılırlar. Sonrasında ise büyüdükçe bu hayaller avukatlık, mühendislik gibi basit hayal...