Medya, Elizabeth
Yıl,2000
"Anne! Bak ne yaptım."
Elindeki resmin bozulmaması için dikkatle koşan küçük kız annesinin onu duymadığının farkındaydı, genç kadın düşünceler içinde boğulurken çoğu zaman küçük kızının yanında olduğunu unuturdu. Yıllardır acının peşini bırakmadığı bu kadın ne yapacağını bilemez bir şekilde kara kara düşünürken ona sarılan küçük ellerle bu düşünceler içinden koptu.
"Bebeğim, ne oldu?"
"Seni özledim..."
"Ama... Ben zaten senin yanındayım kızım."
"Hayır! Benim yanımda değilsin!" Gözleri dolan küçük kız elinin tersiyle yaşları itip konuşmasına kaldığı yerden devam etti.
"Benim yanımda olsaydın eğer beni duyardın! Bana sarılırdın! Hiç yanımda olmuyorsun!"
Hıçkırıklar yüzünden nefesi kesilen küçük kız ayağa kalkıp koşarak odayı terk etmişti ancak annesi kızının arkasından seslenmek dışında bir şey yapamamıştı.
"Elizabeth... Özür dilerim bebeğim..."
Gözyaşları yanaklarından süzülürken kızını ne kadar yalnız bıraktığını ancak şimdi anlayabilmişti güzel Martha.
"Seni yalnız bıraktığım için özür dilerim..." Sarı saçlarını karıştırarak ayağa kalktı ve çocuk odasına ilerledi. Odadan gelen her hıçkırık Martha'nın kalbine bir bıçak gibi saplanıyordu. Gözyaşlarını silip derin bir nefes aldı, yavaşça kapı aralığından odayı süzdü. Küçük kızı kıyafet dolabının önünde oturup, dizlerini kendine doğru çekmiş ve kafasını kollarının arasına saklayarak hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Kapıyı biraz daha aralayıp içeri girdiğinde Elizabeth kafasını kaldırıp bakmamıştı bile. Martha, bir kaç adım daha içeri girdiğinde derin bir nefes alıp kızına seslendi.
"Elizabeth..."
"Burada yok." Kolları arasında saklandığı için boğuk çıkmıştı sesi.
"Bebeğim, lütfen böyle yapma. Ben... Ben gerçekten özür dilerim..."
Birkaç adım daha atıp kızının yanına oturdu. Elini kızının sırtına koyup kendine biraz yaklaştırdı. Annesinin yanına oturduğunu hisseden küçük kız kafasını kaldırıp annesini izlemeye başladı. Söyleyeceklerini kafasında tamamlayan kadın, kızının saçını okşarken konuşmaya başladı.
"Seni bu kadar yalnız bıraktığımın farkında değildim. Kendi sorunlarımı düşünürken o kadar uzaklaşmışım ki senden buraya kadar geleceğimizi düşünemedim... Sen bu kadar küçükken omuzlarına bunca yükü bıraktığım için çok özür dilerim... Ama söz veriyorum bebeğim, bundan sonra hep yanında olacağım ve bir daha birbirimizden bu kadar uzaklaşmayacağız."
Ağlamaktan kızaran yeşil gözlerini annesine çevirdi ve titreyen sesiyle o soruyu sordu. "Söz mü?"
"Yüce tanrı şahidim olsun bir daha seni yalnız bırakmayacağım... Hadi gel buraya." Kollarını çözüp ayağa kalkan Elizabeth annesine yaklaşıp o küçük elleriyle annesinin yüzünü avuçladı.
"Ağlama..." Kızını tutup kendine çekerek kolları arasına aldı ve küçük kızın yanaklarını öpüp kollarında sakladı. Kızı da küçük kollarıyla annesine sarılmaya çalışırken kafasını kaldırıp annesine baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Tanrıça
ФэнтезиYıllarca kendini hiçbir yere ait hissedememek nedir? Sanırım cehennemdir... Peki ait olduğun yeri senden alsalardı? Daha büyük bir cehennem mi? Peki, ya ait hissetmediğin bu dünya aslında senin hükmün altında olmayı bekliyorsa? Yaşadığın bunca acıda...