Tıpkı firarlarının pek taze olduğu günlerdeki gibi paranoyak davranmaya başlayan Azra, etrafındaki herkesten şüphelenmeye başlamıştı. Uzun süredir birlikte çalıştıkları genç çocuklardan, yeni elemanlardan hatta patronları Vladimir'dan bile uzak duruyordu. Şüpheleri hayatı boyunca onu pek çok kez yanıltmış olsa da o hala sezgilerinin doğruluğuna körü körüne inanıyordu.
İşinin bitmesine sadece birkaç dakika kalmıştı. Bar çoktan kapanmış, içeride kalan son müşteriler yüklü miktarda bahşiş bırakıp gitmişti. Azra bütün gece canla başla çalışan Konstantin ve Rashad'a bahşişlerin büyük bir kısmını vermek üzere mutfağa girdi. "Rashad çıktı mı?"
"Hayır," dedi Konstantin personel odası kapısını göstererek. "Giyiniyor ama Alev çıktı."
Azra tek kaşını havaya kaldırırken yine şüphe doluydu. Bahşiş kutusunu stok içkilerin bulunduğu derin dondurucunun üzerine koydu. "Neden haber vermeden çıktı? Bu şekilde çıkmaması gerektiğini söylemediniz mi?"
"Evde durumların kötü olduğunu söylemişti. Zaten çalışırken de aklı hep oradaydı, eminim sen de fark etmişsindir. Aslında ona çıkabileceğini ben söyledim, kızdın mı?"
Azra sinirlenecek gibi olduysa da alevi kısa sürede söndü. Kafasını meşgul eden başka şeyler vardı. Birkaç adım atıp iyice genç adama yaklaştı. Kulağına eğildi. "Benim merak ettiğim... Deniz bir şeylerden şüphelenmedi değil mi?"
Konstantin'in yüz ifadesi bir çırpıda değişti. İyi bir yalancı değildi, hatta yalan söylemek onun kibar ve usturuplu mizacına ters düşüyordu ama insanüstü bir oyunculuk performansıyla Deniz'e yalan söylemeyi başarmıştı. Tedirginlikle kafa salladı.
"Neredeyse her şeyi berbat ediyordum da son anda durumu toparlamayı başardım. İnanmış gibi duruyordu. Umarım inanmıştır."
"Eyvallah," dedi Azra özlediği Türk dilinde. Konstantin bu Türkçe kelimenin anlamını biliyordu; neticesinde etrafında Türkler vardı ve ister istemez onlardan birkaç numara öğrenmişti. "Sana borçlandım."
"Lafı olmaz, ama... Haddim olmayarak sana bir şey sormak istiyorum."
"Ne soracağını tahmin eder gibiyim."
"Elbette... Aslında daha evvelden soracaktım ama yanına gelmeye fırsat bulamadım. Alev sürekli etrafındaydı." Konstantin sonunda cesaretini toplayıp aklını kurcalayan soruyu sordu. "O saatte seni neden aramış?"
Azra o gece arkadaşlarıyla tartışırken telefonunun ekranında Alev'in numarasını görünce Afrika düzlüklerindeki bir av gibi Deniz'den uzaklaşmıştı. Eğer Deniz arayanın Alev olduğunu görseydi oradaki vahşi hayvanlardan kırk kat daha tehlikeli olurdu. Kadının o saatte aramasına çok şaşırmıştı. O kadar gerilmişti ki, neler söylediğini hayal meyal hatırlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahtan Koyu
Fanfiction"Kalbim saf iyilikle beslendiği sürece dışım varsın, siyahtan koyu gözüksün." Bir parça kızıl, bir tutam mavi: Onlar büyük bir planla hapishaneden kaçmış iki kadın da olsa, birbirlerinin kalplerinde hala birer mahkumlar. Azra ve Deniz kaçak olarak y...