Okulun içine girdiğimde bir grup "power up" şarkısıyla dans ediyordu. Valizlerimi olduğum yere bıraktım ve meraklı gözlerle onları izlemeye başladım. Bir yandan da koreografiyi yapmaya çalışıyordum ki müzik bitti. Uzun boylu, sıska ve kaşları (angry birdsten hallice) çatık bir adam etrafında toplanmamız için bizi çağırdı.
-Size sıcacık bir Chewing Gum Academy'sine hoşgeldiniz demek iste-
-Siz Byun Baekhyun musunuz? diye sözünü kesmiş bulundum.
"Okul müdürü Byun Baekhyun" diye bastırarak düzeltti sıska adam. (Herkes gibi) Lafını kesmemden hiç hoşnut olmamıştı.
-Ve sen de beş dakika önce burada olması gereken kişisin.
O kadar da geç kalmamışım, dedim sessizce.
Bu sefer burnumun dibine kadar girip "Sen Lee Donghyucksun değil mi?" dedi. Bacaklarım titriyordu. Sesimin de titremesi olasılığına karşın sadece kafa sallamakla yetindim.
"Yaşlı ama kulakları iyi duyuyor." diye geçirdim içimden. O sırada müdür konuşmaya devam ediyordu. Eliyle pencere dışından bir yerleri işaret ederek "İlerleyen saatlerde binicilik ahırlarını ve gölün karşısındaki kız okulunu gezeceksiniz. Saat 18:00'da ise grubberda tanışıp kaynaşmanız için bir karşılama olacak."
Aynı hataya düşüp sözünü kesmemek için elimi kaldırıp söz hakkı istedim ama söz hakkı vermeden sorumu sordum.
-Grubber ne demek?
Birden herkes, müdür hariç tabi, gülmeye başladı. Müdür soruma cevap vermeden konuşmaya devam etti.
-Size matematik rehberinizi tanıtayım. Dr. Junmyeon.
Dr. Junmyeon: Umarım sıkı bir dönem için hazırsınızdır. Öyle sıkı ki çoğunuzun dönemi bitirebileceğinden emin değilim.
İlk dakikalardan böyle bir şey duymak tuhafıma gitmişti. Yanımdaki çocuğu dürtüp "Ne demek istedi?" diye sordum.
-Bu okulun ünü, insanları okuldan atması. En büyük etki sahibinin de diğer öğrenciler olduğunu duydum. Eğer diğer öğrenciler seni sevmezse... Gidersin. Kurallara sadık kal yeter,gerisi kolay.
-Kurallar?
-Kılavuzu okumadın mı? Okulun ruhunu göster, bela çıkarma vs. vs.
Müdür üzerinde oda numaralarımızın yazdığı kağıtları dağıtmaya başladı. Kendi kağıdımı ve valizlerimi alıp odamı bulmak için koridoru turlamaya başladım.
241 nolu odanın önüne gelince durdum.
"İşte burası."Kapıyı tıklattıktan sonra ürkek adımlarla içeri girdim. Bir çocuk yatağına uzanmış telefonla konuşuyordu. Beni görünce telefonu kapattı.
-Sen kimsin?
-Lee Donghyuck. Senin yeni oda arkadaşın.
Küçümseyici bi bakış attı.
-Ben de Mark Lee.
-Oh,memnun oldum. Telefon senin mi?
-Evet, senin yok mu??
-Aslında...Kılavuzda telefon kullanamayacağımız yazıyor...
-Kılavuzda yazanlara sadece ezikler uyar.
-Galiba şu yatak benim.
-Belli ki öyle.
Elimdeki kuş biblosunu baş ucumdaki çekmeceye bıraktım ve benim olduğunu düşündüğüm dolabı açtım. İçinde kalınca bir defter ve birtakım başka şeyler vardı.
-Eski oda arkadaşına noldu?
-Sevmedim ve kıçına tekmeyi bastım.
Koridordaki çocuğun sözleri aklıma geldi. "En büyük etki sahibinin de diğer öğrenciler olduğunu duydum." Demek doğruydu, dedim.