HZ. İSA'NIN (عليه السلام) PEYGAMBERLİĞİHazret-i Îsâ, Mısır’da on iki sene kaldıktan sonra Kudüs’e dönüp “Nâsıra” kasabasına yerleşti. Hristiyanlara bu sebeple “Nasrânî” denilmektedir.
Hazret-i Îsâ’ya (عليه السلام) otuz yaşında peygamberlik verildi. O da hemen vazîfesini yapmaya, insanları tevhîde çağırmaya başladı.
Allâh Teâlâ buyurur:
“And olsun ki Biz, Nûh’u ve İbrâhîm’i gönderdik. Peygamberliği de Kitâb’ı da onların soyuna verdik. Onlardan (insanlardan) kimi doğru yoldadır; içlerinden birçoğu da yoldan çıkmışlardır.”
(el-Hadîd, 26)Kur’ân-ı Kerîm’de ismi geçen dört büyük kitabın, bunların soyundan gelen peygamberlere indirildiği anlaşılmaktadır.
“Sonra bunların izinden ardarda peygamberlerimizi gönderdik. Meryem oğlu Îsâ’yı da arkalarından gönderdik. O’na İncîl’i verdik; O’na tâbî olanların kalblerine şefkat ve merhamet vermiştik. Uydurdukları ruhbanlığa gelince, onu Biz yazmadık. Fakat kendileri Allâh rızâsını kazanmak için (böyle) yaptılar. Ama buna da gereği gibi uymadılar. Biz de onlardan îmân edenlere mükâfatlarını verdik. İçlerinden çoğu da yoldan çıkmışlardır.”
(el-Hadîd, 27)Ruhbanlık, hristiyanların sonradan ortaya çıkardığı bir anlayış ve yaşayış tarzıdır. Rivâyetlere göre Hazret-i Îsâ -aleyhisselâm-’dan sonra mü’minler, inkârcı zorbalarca yok edilmeye çalışılmış, girişilen üç savaşta mü’minler ağır kayıplar vermişler, sağ kalan îmân ehli, kendilerinin de ölümü hâlinde dîne dâvet edecek kimsenin kalmayacağı endişesiyle savaş yapmama kararı almış, sâdece ibâdetle meşgul olmaya başlamışlardı.
İşte bu sûretle fitneden kaçarak, dinlerinde ihlâs ve samîmiyet gösteren bu insanlar, dünyânın bütün zevklerinden, fazla yiyip içmekten ve evlenmekten vazgeçmişler; dağlar, mağaralar, oyuklar ve hücrelerde ibâdetle meşgul olmuşlardır.
Ama birçoğu buna riâyet etmeyerek, Hazret-i Îsâ -aleyhisselâm-’ın dînini inkâr ettiler; hükümdarlarının dînine girdiler; teslîs akîdesini ortaya attılar; bi’set gerçekleştiğinde de Hazret-i Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’i inkâr ettiler ve benzeri sapıklıklara düştüler.
HZ. İSA'NIN (عليه السلام) TEBLİĞİ VE PEYGAMBERİMİZİ MÜJDELEMESİ
Îsâ -aleyhisselâm-, dînini teblîğe devâm ediyordu. Fakat insanların birçoğu küfründe inat hâlindeydi.
Îsâ -aleyhisselâm- birçok mûcizeler gösterdi. Hazret-i Mûsâ -aleyhisselâm-’a verilen Tevrât’ı tasdîk ettiğini, ancak yüce Allâh’ın bazı hükümleri değiştirdiğini teblîğ etti:
“(Îsâ dedi ki:)
«–Benden önce gelen Tevrât’ı doğrulayıcı olarak ve size haram kılınan bazı şeyleri de helâl kılmam için gönderildim. Size Rabbinizden bir mûcize getirdim. O hâlde Allâh’tan korkun, bana da itaat edin!”“Allâh, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyle ise O’na kulluk edin! İşte doğru yol budur.”
(Âl-i İmrân, 50-51)“Hatırla ki, Meryem oğlu Îsâ:
«–Ey İsrâîloğulları! Ben size Allâh’ın elçisiyim; benden önce gelen Tevrât’ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi de müjdeleyici olarak geldim!» demişti.
Fakat O, kendilerine açık deliller getirince:
«–Bu apaçık bir büyüdür!» dediler.” (es-Saff, 6)Yuhanna İncîli’nin 14. bölümünde Îsâ -aleyhisselâm-’ın şöyle dediği rivâyet edilir:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✔️Kısasun Enbiyâ (Peygamberlerin Hayatı)
SpiritüelKur'ân-ı Kerîm 'de ismi geçen Peygamberler *ALINTIDIR. İstifade etmek isteyen dilediği gibi istifade edebilir!