Peygamberimizin (صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ) giyim kuşamı...
İnsan için yeme içme ne kadar zarûrî bir ihtiyaç ise giyinmek ve toplum içinde güzel bir görünüme sâhip olmak da o derece önemlidir. Vücûd, ancak giyim kuşam yoluyla hâricî tesirlerden korunur, ayıplardan kurtulur ve güzelliğini kemâle erdirir.
NEDEN ELBİSE GİYERİZ?
Aslında örtü, zerreden küreye kâinâtın hemen her unsurunda müşâhede edilen fıtrî bir hakîkattir. Dünyanın atmosferi, ağaç ve meyvelerin kabukları, hayvanların deri ve tüyleri, anne karnındaki cenini saran plasenta zarı bir nevi elbise (tesettür) hükmünde olup bunları dışa karşı muhafaza eder ve görünüşlerini güzelleştirir.
Kur’ân-ı Kerim’de:
“Ey Âdemoğulları! Size avret yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise bahşettik. Takvâ elbisesi ise daha hayırlıdır.”
(el-A’râf 7/26)“Allah sizi sıcaktan (ve soğuktan) koruyacak elbiseler yarattı…” (en-Nahl 16/81) buyrulmak sûretiyle söz konusu hakîkatlere temâs edilmiştir.
Çevre ve iklim şartlarına karşı korunma duygusu, insanlarda olduğu gibi hayvanlarda da mevcuttur. Aradaki bâriz fark, insanın aklını şuurlu bir şekilde kullanarak toplum içinde namus, şeref ve haysiyetini muhâfaza kabiliyetine sâhip olmasıdır. Bu ise hayâ duygusunun bir gereği olarak avret sayılan yerlerin örtülmesiyle mümkündür. Âyet-i kerîmede zikredilen “takvâ elbisesi” ifâdesiyle bu husûsa dikkat çekilmekle birlikte takvâ hâlini elde etmenin, insanı mânevî âfetlerden muhâfaza edeceği bildirilmiştir. Hâce Muhammed Lütfi şöyle der:
Zînet oldur hil’at-i mânevî geysün rûh-i pâk
Âsitân-ı ârifânda zer-şirâz etsün seni
“Zînet olan elbise, aslında pâk olan rûhun giydiği mânevî kaftandır. Bu elbiseyi giy ki seni âriflerin eşiğini süsleyen altın gibi kıymetli yapsın.”
Allâh’ın koyduğu bu gâyeye uymayan ve insanı takvâdan uzaklaştıracak şekilde giyilen elbiseler, İslâmî bir kıyafet olarak nitelendirilemez. Nitekim Resûlullah (صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ), Hazreti Ayşe’nin kardeşi Esmâ’nın (رَضِىَ اللهُ عَنْها) ince bir elbise giydiğini görünce başını çevirmiş ve:
“– Ey Esmâ! Bülûğa erdikten sonra, kadınların -yüzü ve eline işâret ederek- şu ve şundan başka bir yerinin görülmesi doğru olmaz.” buyurmuştur.
(Ebû Dâvûd, Libâs, 31)Yine Peygamberimiz (صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ) aynı mevzûya temasla şöyle buyurmuştur:
“Cehennemliklerden henüz görmediğim (ve daha sonra ortaya çıkacak) iki grup vardır:
Bunlardan biri, sığır kuyrukları gibi kırbaçlarla insanları döven bir topluluktur.
Diğeri, giyinmiş oldukları hâlde çıplak görünen, başkalarını da kendileri gibi giyinmeye zorlayan ve başları deve hörgücüne benzeyen kadınlardır.
İşte bu kadınlar cennete giremezler. Hatta onun çok uzak mesâfelerden hissedilen kokusunu dahî alamazlar.”
NEÛZÜBİLLAH
(Müslim, Cennet, 52)PEYGAMBERİMİZİN (صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ) YENİ ELBİSE GİYİNCE ETTİĞİ DUA
Elbise giymenin esas gâyesi, vücûdun uygun bir şekilde örtülmesi ve nezih bir görünüm kazanmasıdır. Resûlullah (صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ) yeni bir elbise giydiği zaman:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✔️Kısasun Enbiyâ (Peygamberlerin Hayatı)
SpiritualitéKur'ân-ı Kerîm 'de ismi geçen Peygamberler *ALINTIDIR. İstifade etmek isteyen dilediği gibi istifade edebilir!