Jeongguk parmaklarının altındaki düğmelere basarak ekranda hareket eden karakteri kontrol ediyordu ki kaybettiğini belirten yazı ile elini saçlarından geçirdi. Üfleyerek üstünde olduğu yatakta yuvarlanıp daha rahat bir pozisyon almıştı, alışık olduğu oyun grafiklerini gördüğünde yeniden bütün dikkatini oyuna verdi. Geçen zamanı ya da ev arkadaşı hyungu gelirse onu yarı çıplak bulabileceğini umursamadı. Kendi bedenine çokça büyük kazağının içinde rahat gibiydi, kırışmış çarşafların ve yorganının üstünde.Taehyung, yoğun derslerinin olduğu günün akşamını zar zor edebilmiş Jeongguk ile paylaştıkları evlerine dönmüştü. Çantasını ve elindeki sanatla ilgili birkaç doktora kitabını bırakıp rahat bir şeyler giyinmek adına yatak odasına gitti. Evde iki ayrı yatak ve kişisel oda bulunmasına rağmen iki genç erkek de sarılarak uyumayı tercih ettikleri için Taehyung'un odası daha çok kullanılıyordu ve bunun nedeni biraz da Jeongguk'un oyun konsollarının orada bulunmasıydı. Kendi odasını bir çeşit çalışma odası gibi kullanıyordu, okuduğu televizyon-sinema bölümü için ki Taehyung bu durumdan sayısız kez rahatsız olduğunu belirtmişti ve olağan bir tartışmada su yüzüne çıkarmaktan da geri kalmıyordu. Yine de bu tür akşamlarda, küçüğünü kendi yatağında bulduğu zamanlarda, içten içe tatmin oluyordu sahip oldukları düzenden.
Odaya geçip, üstündeki ceketi çıkarmaya başladı yorgunluğunun verdiği yavaşlıkla. Geldiğinin farkına varmayan Jeongguk'un açıktaki bacaklarını ve yarı kapalı kıçını gözden geçirmiş ve üstündeki gömleği de çıkarıp bir yerlere bırakmıştı. Bol pantolonunu değiştirmeye üşenmiş yatağın boş olan yerine geçmişti. İkisinin de en sevdiği video oyununu tek başına oynayan Jeongguk, o anlarda ona göre kendine ihanet eden bir haindi. Arkasındaki yastığı ayarlayıp, boğazını temizledi. Sadece, yatağında kendine güzel bir manzara sergileyen küçüğün dikkatini istiyordu. İstediğini alamayınca başka bir deneme olarak elini bedeninin yanındaki bacaklara sürdü, parmaklarını sadece değdirip gezindiriyordu. Kapalı bacaklarının baldırına geldiğinde kaslarını avuçlamış ve sıkmıştı. Jeongguk ise sadece bacaklarını biraz oynatıp oyununa devam etmişti.
Sabrı burada tükenen Taehyung, kulaklığın bir tarafını geriye iterek Jeongguk'un kafasına yaklaşmak için öne atılmıştı. "Demek benim yatağımda böyle uzanmaya cesaret edebiliyorsun..." Nefesinin değdiği kulağa şimdi de dili değiyordu. Kulak memesini dudakları arasına alıp bırakmıştı ki Jeongguk kafasını büyüğünden kurtarmaya çalışıp ekrana dönüyordu. "Yapma hyung, oyun oynuyorum." Hyungunu görmezden gelip oyuna odaklandığını yeteri kadar belli ediyordu.
"Resmen sikilmek için yalvarıyorsun, küçüğüm." Taehyung, okşadığı yere hızla vurduğunda bile bu etkili olmamıştı. "Seni uyarıyorum Jeongguk, odana git." Taehyung'un bile duyabileceği kadar sesi açıktı kulaklıkların, Taehyung da uyarısını tekrar etmedi. Nasıl olsa Jeongguk tam anlamıyla bir velet gibi davranıyordu. Jeongguk kalçasının hafiften pembeleşmesini sağlayan başka bir vuruş aldığında oyunu değiştirmişti çoktan. Başka kişilerle online oynanan bir taneye geçiş yaptığında arkadaşlarına bağlanması da uzun sürmemişti. "Seni küçük velet!" Jeongguk kalçasında üstü üste yediği şapkalardan hiçbirine aldırış etmeksizin sessiz kalabilmiş ve diğer insanlarla da mikrofon ve kulaklık sayesinde konuşabilmişti. Taehyung da tam o anlarda, kendiyle eğlenen küçüğüyle eğlenmeye karar vermişti. Kalın baldırları hafifçe araladığı anda Jeongguk'un ortaya çıkan deliğini okşamış ve şimdiye kadar olanlardan daha sert vurmuştu. Jeongguk sarsılan bedenini toparlayıp, hafifçe tısladıktan sonra konuşmasına devam etmişti. Bir elini geri atıp poposunu okşadıktan sonra eli Taehyung'un eline değdiğinde, büyük olanın elini kalçasından ittirmişti. Ta ki Taehyung'un parmaklarını girişinde hissedene kadar, elleri yeniden oyunla meşgul olduğundan sadece bacaklarını kapatmayı deneyebilmişti ama bunun Taehyung'u durduracağı falan yoktu. Parmaklarından birini çoktan içine itmişken Jeongguk sonunda tepki veriyordu. İkinci parmak da birinciyi takip ederken Jeongguk'u parmakları ile becermeye başlamıştı. Her itişte Jeongguk kelimelerini kekeliyor ya da söyleyemiyordu. En son, hyungu üçüncü parmağı da içine iterken, küçük olan hyunguna dönmeyi denedi. Kendi bedenine paralel oturup kıçıyla oynamaktan çokça zevk alan hyungu ile göz teması kurdu. "Hyung..." Kelimelerini uzatıyordu. "Lütfen..." Kulaklığın mikrofonu hâlâ açık olduğundan Taehyung sadece parmaklarını daha da hızlandırırken küçüğünü izledi. Oyun konsolu hâlâ parmaklarının arasında olsa da oyun hakimiyetini kaybetmişti Jeongguk. Kulaklığından kendine seslenilirken Jeongguk, küçük hyung kelimelerine şekillenen iniltiler çıkarıyordu. Bir süre böyle devam etti ve Jeongguk olduğu yerde kıvrandı. Ellerinden biri oyuna devam etmeye çalışırken, diğerini hyungunun bileğine götürdü. Hareketleri yavaşlatmasına değil de her birini daha etkili hissetmesine neden oluyordu bu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hyung, i'm begging you to stop // taekook, oneshot
Fanfiction"Hyung,..." Küçük tiz iniltiler arasından sesleniyordu Jeongguk. "...lütfen, yalvarırım dur artık."