Hayat kimine göre acımasızdır. Kimine göre daha rahat belki de. Her seven kavuşur diye bir şey olmaz hiçbir zaman. Zaten her seven kavuşsa idi imkânsız aşk olur muydu? Aşk bile bile ateşlere yürümektir. Önemli olan o ateşte yürüyebilme cesareti bulmaktır. Cesaretimin sebebi aşk ateşim ve gözyaşıma…
Yepyeni bir hayata başlıyordum işte lise bitmişti ve ben üniversiteyi kazanmıştım. İzmir ‘in saygın üniversitelerinden birinde hatırı sayılır bir bölümde okuma şansım vardı artık. O deli dolu çocukluk çağı bitmiş ve ben gençliğin ilk adımlarını atmaya başlamıştım bile. Kolay değil koskoca 19 idim ve üniversiteliydim artık. Hava atacak bir sebebim bile vardı. Mutluydum yeni bir okul yeni arkadaşlıklar ve tabi ki de yeni bir aşktı bu üniversiteden beklentim. Aslında sözde imiş beklentilerim. Aşkı bulacaktım elbet ama karşılıksız ve hiç olmayacak birine âşık olacaktım. Boşu boşuna onu bekleyerek geçireceğim zamanlarım olacaktı ama ben acıya bile alışacaktım. Seni anlatırken gözleri gözlerime değdiği ilk an Allah belamı verdi diyecektim herkese. Sen benim tatlı belam idin oysaki. Çok sevdiğim deli aşkım tatlı belam sevdamdın. Seninle bir günün bile bir ömre bedel olduğunu düşünürken senin benden esirgediğin saniyeler vardı. Gözbebeğimdin kendi gözümden bile sakındığım. Korkuyordum seni sevmeye delicesine severken sevmekten korkuyordum. Olmayacak bir sevdaydı benimkisi ama elimde değildi işte seveceğim erkeği seçmek. Olmadı bir tanem biz bir bütün olamadık ama ben seni sevmekten hiçbir zaman vazgeçmeyeceğim