•26•

12K 988 599
                                    

Merhaba❤️

Umarım bölümü beğenirsiniz, bölüm sonu yazısını okumayı unutmayın!
Oy vermeyi ve yorum yapmayı da unutmayın lütfenn

İyi okumalar🥰

...

•Park Roseanne•

Jungkook tedirgin bakışlarını sanki daha önce hiç burada bulunmamışcasına kendi odasında gezdirmeye devam ettikçe sinir katsayım yükseliyordu.

Arkamdan iş çevirmemesi gerektiğini bilmeliydi.
Sebebi ne olursa olsun bunu yapmamalıydı.

Ona güvenmeye çalışıyordum ancak hiç yardımcı olduğu söylenemezdi. Aksine beni böyle yaparak kendinden itiyordu.

' Beraber olmak istediğim tek kadın sensin' dedikten sonra gidip başka kadınlar üzerine bana yalanlar söylerse, kazanmaya başladığı güvenimi eksilere düşürürdü.

" Seni bekliyorum Jungkook?" Üzerindeki ceketi bıkkınlıkla nefesini üfleyerek sandalyeye bıraktığında sandalyeye oturmak yerine biraz uzağımdaki sehpaya oturmayı tercih etti.

" Aklından neler geçtiğini tahmin edebiliyorum ancak ben seni aldatmadım." Güldüm.

" Arkamdan ne iş çevirdiğini sormuştum, beni aldatıp aldatmadığını değil. İstediğim cevapları ver bana." Başını iki yana salladı.

" Artık seni biraz bile olsun tanıyorum Rosie. Bana güven lütfen, yemin ederim ki aldatma tarzı bir olay söz konusu bile değil." Başımı salladım.

" Arkamdan böyle dolaplar çevirirken sana nasıl güvenmemi beklersin? Güven bu kadar mı önemsiz senin için?" Cevap vermedi.

Artık az çok birbirimizi tanıyorduk.
Gözlerine baktığımda sıkıntılı olduğunu görebiliyordum, aynı zamanda durgundu da. Kendimi şaşırtsam da üzerine gitmek istemiyordum ancak cevaplara ihtiyacım vardı.
Oturduğu yerden güvenimi kazanamazdı.

" Bu, benim için açıklaması çok zor bir şey." Lafını kesmeden devam etmesi için başımı salladığımda yutkundu.

Zorlanıyordu, hem de çok.

" Bu, dilimin ucuna bile alabileceğim bir şey değil." Dudaklarını birbirine bastırdıktan sonra göz temasını kestiğinde kaşlarım istemsiz havalandı.

Oldukça savunmasız ve güçsüzdü.
Onu ilk defa böyle görüyor olmak üzücüydü.
Babasını ağlarken gören bir çocuk kadar çaresiz hissediyordum.

Çenesinden tutup tekrar bana bakmasını sağladığımda dolu gözlerini kırpıştırdı.

" Sorun ne? Anlatabilirsin." Çenesinde duran elimi kavrayarak aşağıya indirdiğinde kaşlarımı çattım. Ancak elimi tutmayı bırakmadı.

Bakışlarını tekrar yere eğdikten sonra parmaklarımla oynamaya başladı.

" Yalan söyledim çünkü öğrenmeni istemedim." Yüzüne 'neyi?!' diye bağırmak için yanıp tutuşuyordum ancak sadece sustum.

" Bu Eun'u alakadar eden bir mesele bile değil. Herkes kendi mutluluğunu bulmuşken bir anda saçmasapan bir şekilde karşıma çıkıyor. Tanrım, kafayı yiyeceğim." Sessizce dinlemekten başka yapacak hiçbir şeyim yoktu. İlk defa söyleyecek bir şeyim yokmuş gibi hissediyordum. Göz bebeklerini benimkilere sabitledikten sonra devam etti.

" Bu, anlatabileceğim kadar basit bir şey değil benim için. Hatırlaması bile mahvederken kelimelere dökmek intihar olur bir bakıma. Lütfen şuan sana bunu anlatmamı bekleme Rosie." Şüpheci bakışlarımı zemine indirdim.

marriage story | rosékook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin