"İlaçlarını almıyor, ilerleme göstermek yerine daha da geriliyor. İyileşebilirmi bilmiyoruz.."
"Onunla görüşmeme izin verin. Beni tanıyacaktır."
Uzun koridorda ilerledikten sonra demir kapıdan geçip büyük beyaz kapının önünde durduk.
"Lütfen yanlız kalmama izin verin." Görevli uzaklaştıktan sonra beyaz kapıyı açıp odaya girdim. Odanın yarısını kaplayan camın küçük deliklerinden arkadaki arkadaşımın nefes alışverişlerini duyuyordum.
Gürültülü seslerle ışıklar açıldı ve odanın diğer tarafını gördüm. Arkası dönük oturan arkadaşıma 2 kez seslendikten sonra geri dönüp bakmayınca aradaki iletişimi sağlayan demir kutuya resmimizi bıraktım. Kutuyu kapatınca ayağa kalktı ve resmi aldı. Önce resmi inceledi, sonra beni. Öyle bir baktı ki beni tanıdığını sanmıştım. Oysa ki gözlerinde seri katilden başkası yoktu.
☆☆
Olay yeri ekipleri yine her yerdeydi. Doruk bana sarılmış sorgumu tamamlarken destek oluyordu.
"Lütfen bana izin verin Mebur Bey." Rüya sorguyu yarım bırakmak istemeyen polis memuruna dedektifçi kimliğini kullanarak baskı yaptıktan sonra yanlız kaldığımızda konuşmaya başladı.
"Kapıda zorlama belirtisi yok. Dışardan birinin girmesi imkansız. Ama sitenin kamera kayıtlarının yarım saatlik kısmı yok. Yani silinmiş. Şimdi bir kaç uzman silinen kısmı geri yüklemek için uğraşıcak." Son cümleden sonra içimde garip bir engelleme duygusu oluşmuştu. Anlam veremediğim bu korkuyu bastırmaya çalıştım.
"Sanırım yarım bıraktığım terapiye devam etsem iyi olucak.." Doruk'un kollarından kurtulup kendime gelmek için dışarı çıktım. Rüya yanıma geldi, birlikte sitenin bankına oturduk.
"Bir haberim daha var. Sanırım uzun zamandır bu kadar güzel bir haber vermemiştim."
"Söyle." Ses tonum kan donduracak kadar soğuktu. Rüyanın böyle bir tepki beklemediğini bana bakmasından anlamıştım ama ben direk karşıya bakıyordum. Karanlığa.
"Katili yakaladık. Hani şu yaşlı öğretmenin katili."
"Güzel." Ayağa kalkıp eve doğru yürümeye başladım. Rüyanın ayak seslerinden beni takip ettiğini anlayabiliyordum.
"Terapistine yarın gitsen iyi olucak. Senin için endişeleniyorum. "
"Rüya yeter artık. Çocuk değilim. Benim için endişelenmeyi bırak ve kendi işin için endişelen. Bu kadar kapanmamış dosya senin zararına." Bir anda bu kadar bağırmamla evimdeki bütün ekipler bize dönmüştü. O zaman kendime gelip Rüya'yı ne kadar kırdığımı anladım.
Hiç bir şey demeden arkasını dönüp gitmişti. Doruk yanıma gelip ne kadar destek olmak istesede şuan için hiçbir anlamı yoktu.
..
Bir haftadır hiçbir şey olmamıştı. Doruk ve ben dışında. Doruk evlenme teklifi etmişti. Bu kadar yaşadıklarımdan sonra umrumda değildi. Liseli çocuklar gibi bunun için heycanlanıcak durumda değildim. Buna vakit yoktu. Belki de yaşadıklarım beni bu hale getirmişti.
1 hafta boyunca cesetlerle uğraştım. Rüya beni ne aradı ne sordu. En son ki olaydan sonra cerrahtanda bir haber yoktu.
İş çıkışı arabama binmek için otoparka indim. Gözlerimden uyku akıyordu resmen. Arabamın kapısını açmak üzereyken bir ses duydum. Emin olamasam da otoparkın koridoruna çıktım. Etrafı gözetleyip bunun sadece korkudan olduğunu düşünerek dönüp arabama ilerleyecektim ki arkamdan egzoz seslerini duyunca olduğum yerde kaldım. Yavaşça arabaya doğru dönünce araba üzerime doğru tüm hızıyla geliyordu. İçindeki sürücüyü görmek neredeyse imkansızdı. Içindeki adrenalin ben yerime saplamıştı. Hızla üstüme gelen araç yaklaştıkça içindeki sürücüyü seçebiliyordum. Arabayı kullanan Doruk'tu..
Gözlerimi kapatıp çarpışma hazır oldum. Bir kaç saniye sanki ağır çekimdeymiş gibiydi. Aradan saatler geçmiş gibiydi.
☆☆☆
Aradan uzun zaman geçti farkındayım ama ilham perilerim kaçmış olabilir...