"Mahkemeden Önceki Gece"

4.1K 490 312
                                    

"Bakın bu önemli." Dedi Oktay kanepeye dizdiği çocuklarına bakarken. "Kesinlikle, hiçbir koşulda, ölüm kalım meselesi bile olsa o çenenizi açmayacaksınız." Doğrudan Defne ve Jack'e bakıyordu. "Uyuklamayın karşımda."

Defne aynı şeyleri bin kez duymanın verdiği sıkkınlıkla oturduğu yere yayılmıştı. "Baba yemin ederim basacağım çığlığı şimdi. Tamam dedik ya."

Oktay onlara gram güvenmiyordu. "Tamam deyip geçiştirme beni. Onlar suçlama yapacak, cezayı en yüksekten başlatacaklar, ikinizin kendini tutması çok önemli çünkü benim hem başkomutan hem de babası olmam zaten hoşlarına gitmeyen bir şey. En ufak bir davranışınız, ters bir bakışınız her şeyi değiştirebilir."

Eylül çekinerek "Baba... dedi. "Ben... Sakin kalmaya çalışıyorum ama bilmiyorum, orada paniklersem ve-"

"Korkma bitanem." Dedi Oktay onun saçlarını okşayıp gülümserken. "Sen zaten suçlanan tarafsın, duygusal tepkiler vermen sorun olmayacaktır. Ama yine de, mahkemede ne konuşulursa konuşulsun sağ salim evine geleceğin gerçeği değişmeyecek. Seni Lunais'e geri göndermek istediklerini söyleyerek başlayacaklar ama ellerinde taş bile yok. Koparmak istedikleri seni bir yere kapatıp kontrol altında tutmalarına razı gelmem ve bu hiçbir şekilde olmayacak. Bunu bilerek yok say söylenenleri. Anlaştık mı?"

Eylül başını salladı. Babasına güveniyordu.

"Öte yandan..." dedi Oktay bir sandalye çekip Defne ve Jack'in karşısına oturarak. "Size zerre güvenim yok. Mahkemede olmasanız işime gelirdi."

Jack somurtkan ifadesi ve çatık kaşlarıyla "İmkanı olan şeyleri konuşalım." Dedi. "Zaten sadece prosedür olacak."

"Evet." Dedi Oktay. "Bunu aklınızdan çıkarmayın. Prosedür, söyleyecekleri her şey lafta kalacak. Bu işi tamamen bana bırakın anlaşıldı mı? Sizi kışkırtacak şeyler söyleyebilirler, hakaret edebilirler, tehdit edebilirler, sinirlerinize hakim olup tek kelime etmeyeceksiniz. Sesinizi bile duymayacağım."

"Baba geri zekalı mıyız biz ya?" diye çıkıştı Defne. "Bir saattir aynı şeyleri anlatıp duruyorsun, kardeşimin mahkemesinde sığır gibi gidip krallara küfür edeceğim sanki. Oturacağız oturduğumuz yerde işte."

Oktay ona gözlerini devirdi. "Hep beni dinledin ya çünkü hayatın boyunca."

Jack "Doğru söylüyor ama." Dedi. O da bu muhabbetten sıkılmış gibiydi. "İlk mahkemem değil, ne kadar pislikleşebildiklerini biliyorum, cevap vermeye tenezzül edecek değilim."

Oktay başını sallayıp "Güç gösterileri?" diye sordu. "Tehditler? Siz benim ne kadar güçlü olduğumu biliyor musunuz deyip ortalığı yıkmalar?"

Jack alay edercesine güldü. "Yok tabii ki, yapsınlar mahkemelerini. Rollerini oynamalarında sakınca yok, ciddiye alacak değilim."

"Güzel." Dedi Oktay Defne'ye dönerek. "Sen peki başımın belası? Damarına basıp, kardeşini Lunais'e göndermekten bahsederlerken ne yapacaksın?"

Defne başını geri atıp "Oturacağım!" dedi. "Ne bekliyorsun benden anlamıyorum ki? Maganda gibi üzerlerine mi atlayacağım?"

Oktay iç çekerken "Tam olarak bunu bekliyorum ya." Dedi. "Lütfen yapma Defne bak, yalvarıyorum sana, ne derlerse desinler-"

"Karşılık vermeyeceğim!" dedi Defne üstüne basarak. "Küfür yok, tehdit yok, bitki gibi oturacağım, mal olsa anlardı ya!"

"Sanki yapmadığın şey, delirtme beni, ciddiye al şu işi. Ters bir bakış bile atmayacaksın diyorum, bak kışkırtacaklar, tepkini ölçecekler."

Defne derin bir nefes aldı. "İstediklerini yapsınlar, benim sinirlerim çelik gibidir, öyle iki kelimeye zıvanadan çıkacak değilim."

Oktay gülmeden edemedi. "Eylül'ü Lunais'e göndereceğiz dediklerinde de duracak mı o çelik sinirlerin?"

Defne başını salladı rahat bir tavırla. "O kadar ki beni heykel zannedeceksin."

Oktay ona hala güvenmese de Jack'e döndü. "Sen?"

Jack sırıttı. "Ona çelik sinirli olmayı ben öğrettim komutanım."

Defne ona dönmese de gururla elini kaldırıp onun eliyle çakmasını bekledi. Jack onun eline vurunca "Gördün mü?" dedi babasına. "Tek seferde de anlıyoruz."

Oktay ikisini izlemeye devam ederken "Size soru yöneltseler bile karşılık vermek yok." Dedi. "Jack, sana taş atacaklar. Eski günlerini gündeme getirecekler, en ufak, azıcık bir güç gösterin bile ne kadar kontrolsüz olduğunu kanıtlar ve önümüzdeki yıl mahkemende-"

"Güç kullanmayacağım." Dedi Jack bıkarak. "Tehdit de etmeyeceğim. Yeminli ifade vereyim mi?"

"Defne sana Lunais'e girip birini çıkardığın için saldırabilirler, saçma sözler ve suçlamalar duyabilirsin, bu olduğunda-"

"Susup oturacağım." Dedi Defne baygınlık geçirircesine. "Bunu daha kaç kez yapmamız lazım baba gerçekten işkence taktiği falan mı bu ya? Embesil miyiz anladık işte, sesimizi çıkarmayacağız. Sülaleme sövseler biraz da abime küfredin diyeceğim tamam!"

Jack gözlerini devirdi. "Bana bulaşmadan oksijen soluyamıyor."

"Hiçbir şey deme Defne." Dedi Oktay. "Akıllıca bir cevap vereyim, güzel bir laf sokayım, haddini bildireyim falan bunlar kesinlikle yasak."

Defne "Çıldıracağım ya." Dedi saçlarını çekiştirerek. "Baba biz mağarada mı yetiştik sanıyorsun? İnsan içinde nasıl davranılır, mahkemede ne yapılır bilmiyor muyuz?"

Jack "Evet, gardiyan yumruklayacak değiliz." Dedi. "Her şeyi bırakıp yetkililerle mi dalaşacağız? Bazen fevri olabiliriz ama nerede nasıl davranacağımızı da biliyoruz."

Oktay onlara pek inanmış gibi bakmasa da güldü. "Hayal bile edemiyorum biliyor musunuz? İkinizi orada öylece oturup mantıklı bir şekilde beklerken hayal bile edemiyorum."

Defne ayağa kalkarken "Herkesi kendin gibi deli sanıyorsun çünkü." Dedi. "Bir yerde sessizce iki saat oturmayı başaramayacağız sanki."

Kapıya yürürken hala konuşuyordu. "Az mı izledik mahkeme dizileri? Biz bunlarla büyüdük Oktay bey. Ben tutuklandım daha önce yabancı mıyım bunlara, hey yavrum hey!"

Jack gözlerini büyütüp ona bakarken Defne söylediklerini fark edip kapıdan hızla çıkıverdi.

Oktay iç çekerken Jack "Formaliteden bir mahkeme." Dedi. "Ciddiye bile almıyorum."

Oktay "Jack, ne söylerse söylesin Defne'nin yerinde duramayacağını biliyorum." Dedi. "Yanında olacaksın. Durumun nasıl olacağını biliyorsun, abartırsa sana emanet. Onu bir şekilde dizginle."

Jack başıyla onayladı. "Bana güvenebilirsin. Çenesini kapalı tutmasını sağlarım." Ayağa kalkıp kardeşinin peşinden gitti.

Oktay Eylül'e bakıp gülümserken "Bakalım neler göreceğiz değil mi?" diye sordu. "Bana hiç inandırıcı gelmiyorlar."

Kızının yanına oturup onu omzuna yasladı. Eylül iri altın rengi gözlerini ona dikerken Oktay kızının gözlerindeki endişeyi görebiliyordu. Bebekliğinden beri her korktuğunda ona böyle bakardı. Oktay kızının gözlerine sakince bakıp, saçlarını okşarken konuştu. "Sakın korkma olur mu, küçük peri kızım benim."
Ona güven verircesine gülümsedi.
"Baban yanında. Ne pahasına olursa olsun, seni kimse yanımdan alamaz."

Eylül hafifçe başını sallayıp tekrar babasının omzuna yaslandı. Kızının saçlarını öperken gerginliğini hissedebiliyordu Oktay. Bir an önce onu bu durumdan kurtarıp yeniden huzurlu hissettirmek istiyordu.

Ayza - Yazılmamış Anılar (Yan Öykü)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin