why don't you talk to me?

887 82 40
                                    

Günler akıp geçiyordu.  Fakat Chanyeol ve Baekhyun ne sınıf içinde ne de sınıf dışında tek bir kelime bile konuşmuyorlardı. Son konuşmalarından bu yana bir hafta geçmişti. Chanyeol sınıfta derslere katılmıyor, Baekhyun ise ona bakmıyordu bile.

Fakat ikisinin de aklında birbirlerinden başka kimse  yoktu.

Pazartesi sabahıydı ve Baekhyun okula gitme için hazırlanıyordu. İlk iki dersi Chanyeol'un sınıfınaydı. Chanyeol ve diğerleri yüzünden Baekhyun bu sınıfa derse girmek istemiyordu.

Baekhyun istemeyerek okula vardığında gözleri otomatik olarak Chanyeol'u aramıştı. Daha sonra ne kadar aptalca bir hareket yaptığının farkına vardı ve kafasını iki yana sallayıp öğretmenler odasına yol aldı. Boş sınıfların önünden geçerken aniden bir el Baekhyun'un kolundan tutup onu boş sınıflardan birine çekti.

Bu güçlü kolun sahibini hemen tanıdı pembe saçlı olan. Chanyeol'du.

''Ne yapıyorsun sen?''

Baekhyun sinirle sorduğunda uzun olan kaşlarını çattı.

''Asıl sen ne yapıyorsun?''

Baekhyun Chanyeol'dan gelen soruyu anlamayarak baktı.

''Ne?''

''Neden benimle konuşmuyorsun, Baekhyun?''

Baekhyun sinirle kaşlarını kaldırdı.

''Benimle bu samimiyette konuşamazsın. Ben senin öğretmeninim. Ayrıca ders dışında seninle konuşmak zorunda değilim.''

Chanyeol bir elini ensesine götürdü ve yavaşça ensesini kaşıdı. Aldığı derin nefeslerden sinirli olduğu belliydi. Baekhyun onun bu halini çok ilgi çekici buldu. Chanyeol'un beyaz gömleğinin önleri açıktı ve altındaki tişörtü görünüyordu. Gömleğinin kollarını dirseklerine kadar katlamıştı. Baekhyun onun bu gergin ve sinirli halini etkileyici bulmuştu. Her ne kadar kendisine itiraf edemese de Chanyeol ona göre çok yakışıklı ve etkileyiciydi.

''Hayır, zorundasın. Çünkü sesini duymayınca delirecek gibi oluyorum.''

Chanyeol'un kalın sesiyle birden söylediği şeylerle birlikte Baekhyun'un şaşkınlığı iyice artmış ve bir adım geri gitmişti. Onun adımını takip eden Chanyeol bir adım öğretmenine yaklaştı ve aradaki boşluğu en aza indirmeye çalıştı.

''S-saçmalama!''

''Anlamıyorsun değil mi?''

Baekhyun Chanyeol'un söylediği şeyle irkildi ve Chanyeol'un yumruğunu sıktığı eline baktı.  kolları kaslıydı uzun olanın ve Baekhyun o an onun kasılı kollarına ilk defa dikkat etmişti. Chanyeol...güzeldi?

''Neyi anlamıyorum?''

''Baekhyun...Seni hiçbir zaman öğretmenim olarak görmedim. Bir öğretmenden çok fazlasısın benim için.''

''Hayır chanyeol. Bunu demedin varsayacağım. Ben senin öğretm-''

''Şu siktiğimin kelimesini söylemeyi kes artık!''

Baekhyun uzun olanın bağırmasıyla korkuyla arkasındaki kapıya çarptı. Chanyeol o an bağırdığına pişman olmuştu. Baekhyun yirmi dört yaşında olabilirdi ama Chanyeol'un gözünde minicik ve narindi.

''Chanyeol...Yapamam anlıyor musun? Seninle ben...olamayız. Bu öğrenilirse sen varlıklı ailen sayesine yırtarsın belki. Peki ya ben? Görevimden ilk senemde men ederlerse ben ne halt ederim hiç düşündün mü?''

Pembe saçlı olanın sözleriyle Chanyeol geriye adımladı. Baekhyun haklıydı. Ama chanyeol onun haklı olmasını istemiyordu. Sadece Baekhyun yanında olsun istiyordu. Onu sevmek ve onu öpmek istiyordu. İşin bu boyutunu hiç düşünmemişti. Düşünmeden yaptığı bu saçma hareketler bir öğrenilirse Baekhyun'un hayatı mahvolabilirdi.

Baekhyun arkasını dönüp kapının kolunu tuttu.

''Artık saçmalamayı kes ve kendine gel. Derslerine odaklan. Benim hayatımda sana yer yok.''

Chanyeol kısa olanın cümleleri altında ezilirken aklına gelen fikirle kaşları havalandı. 

''Pekala öğretmenim. Özel ders istiyorum.''


------


özel derste neler neler olacak acabaaa wjfijqıwjfoqıwj 


Teach Me, Teacher! -chanbaek-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin