22

630 31 25
                                    

Remus, sabah erken uyanamamıştı. Gece Lily kendisini arayarak taciz ettiğinden, bir türlü uyumak mümkün olmamıştı. Halbuki sorguya çekilmemek için kendi evine dönmüştü.

Yine de uyanır uyanmaz Sirius'a
-gitmeden önce numarasını değiştirmişti ve Lily'e, Remus'a numarasını vermesin diye yemin ettirmişti. Neyse ki dün numarasını almak aklına gelmişti ve tüm o duygu yüklü konuşmaların ardından Remus numarayı sırıtarak istemişti. İlk seferki gibiydi.- yazdı.

Şimdi ise Sirius kendisine geliyordu. Hâlâ aynı yerde mi oturuyorsun demesinden anlamıştı bunu. Gerçi Remus, Sirius'un ilk geldiği gün
-kendisine ne kadar kızsa da ve kimseye bundan bahsetmese de.- buraya gelip kendisini görmeyi amaçladığını bilmiyordu. Remus evde değildi o saatte -Sirius o gün üzüntü duysa da şükretmişti.- ve komşularıyla arası pek iyi olmamasına rağmen, komşuları onu tanıyordu. Bu yüzden Sirius onun hâlâ oradan ayrılmadığını biliyordu.

Sirius bir şey almamı ister misin yazdığında Remus ekrana gülümsedi. Eksikler için Sirius gelince markete gidebilirlerdi çünkü Remus kahvaltı yapmak için Sirius'u bekliyordu. Kapı çaldığında da hızla kapıya gitti. Yüzünde büyük bir gülümseme vardı.

"Günaydın." Sirius yüzündeki kocaman gülümsemeyle konuştu. Kalbinin deli gibi attığını hissediyordu ve sorulacak olsa kalbi için kaçıp gidecekmiş gibi derdi. Gerçi bunu söylemese bile, dışarıdaki herkesin kalbinin sesini duyabildiğini düşünüyordu.

"Günaydın, hoşgeldin." Remus kapıya dayanmayı bırakıp kapıyı kapattı ardından Sirius'un alt dudağını kavradı. Onu öpmek, mükemmeldi. Ayrıldıklarında ikisinin de dudakları şişmiş ve kızarmıştı. İkisi de kocaman gülümsüyordu.

"Güzel bir hoşgeldin öpücüğüydü." Sirius içeri girerken -Sirius'un dudakları da bir türlü kavuşmuyor onu gülümsemekten alıkoyamıyordu.- yine sol eliyle saçlarını savurdu. Remus henüz anın şokundan -alışmak biraz zaman alacaktı.- çıkabilmiş değildi. Sirius'un saçlarını savurması içini ,yine, kıpır kıpır etmişti. Remus'un donduğunu farkedince, Sirius onun yanına gitti. Tekrar dudaklarını birleştirdi. Fakat bu sefer elini Remus'un belinden çekmedi, onu da kendisiyle birlikte içeri getirdi.

"Çok güzelsin Sirius. Bu güzelliğinden aklım donup kalıyor." Sirius başını Remus'un omzuna dayadı.

"Az önceki gibi mi?" Remus güldü.

"Evet o tarz bir donma yaşıyorum hem de her zaman." Sirius gülümsedi.

"Bak sen, ne güzel etkilerim varmış üzerinde de benden saklamışsın." Remus hafifçe güldü. Sirius onun ses tellerinin titreşimini -alnı Remus'un boynuna denk geldiğinden- hissetmişti.

"Senden daha neler sakladım bir bilsen, aklın durur." Remus iki kaşını da kaldırıp indirdi.

"Alıştıra alıştıra söyle. Daha öğrendiklerimin şokunu atlatamadım." Sirius'un saçları Remus'un boynunu gıdıklıyordu. Remus Sirius'un söylediklerine güldü. Ardından bir şey söyleyecekti ki karnı guruldadı.

"Ben açım Siri. Sen yemek yedin mi?" Sirius omuz silkti.

"Yiyebildin mi diye sorsaydın keşke. Regulus ve babam o kadar komikti ki gülmekten yiyemedim."

"Ne yaptılar?" Sirius başını onun omuzundan kaldırıp, yüzünü ona döndü.

"Bahse girmişler. Barışıp barışmayacağımız konusunda. Regulus kazandı. Babam da üç yaşındaki çocuk gibi mızmızlanıp durdu." Remus güldü. Sirius anlatırken öyle güzel jest ve mimik kullanıyordu ki hayran kalmamak mümkün değildi.

"Regulus şuan favorim olma yolunda ilerliyor."

"Ya tabi bir ay öncesinde öldürmek istediğini yok sayarsak güzel bir gelişme." Remus omuz silkti.

Aurum (Wolfstar) AuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin