(1 Ay Sonra)
Çağrı ile daha samimi olmaya başlamıştık. Her gün her şeyi birlikte yapıyorduk. Yanımdan nedense hiç ayrılmıyordu.
4. Dersteydik. İçeri birden müdür ve yanında bir öğrenci girdi.
-Hocam kusura bakmayın dersinizi bölüyorum. Yeni öğrencimiz. Sizi baş başa bırakayım tanışın.
Hocamız hafifçe başını sallıyarak müdüre teşekkür etti. Müdür sınıftan çıktıktan sonra hocamız konuşmaya başladı:
-Merhaba canım adın ne?
-Ege öğretmenim.
-Tanıt kendini bakalım Ege'ciğim.
-Adım Ege. Soyadım Aktuğ.
-Tamam Egeciğim. Sende Ece'nin yanına otur.
Ece benim arka sıramda oturuyordu. Ayrıca çok yakın bir arkadaşımdı. Ege sırasına oturdu. Hoca derse başlar başlamaz arkamı dönüp Ege'yle tanıştım. Çağrı ben konuşurken sürekli benim gözümün içine bakıp rahatsız olmuşçasına bana bakıyordu. En sonunda bakmasına dayanamayıp önüme döndüm. Çağrı hala bana bakıyordu. Aslında sinirlenmiş gibiydi ama nedenini sormadım bile. Böyle yapmasına çok gıcık olmuştum. Ama aklıma türlü türlü fikirler geldi aslında.
Okul çıkışına kadar Ege'yle takılmıştım. Ama bu durum gerçekten Çağrı'yı rahatsız etmişti. Farkedilmeyecek gibi kızmıştı. Çıkışta birlikte yürümeye başladık ama Çağrı hiç bir şekilde benimle konuşmuyordu.
-Çağrı?
-Çağrrııı?
-Çağrı?
-He efendim?
-Noluyor sana bugün. Ege geldiğinden beri bana kızmış gibi bakıyorsun. Benimle tek kelime konuşmuyorsun. Noluyor sana?
Hiç cevap vermedi. Eve varmamıza bir iki dakika kala birden beni kendine çevirip belimden tutup kendime yaklaştırdı. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki ya yerinden çıkacaktı ya da biraz daha böyle atarsa sesi bile duyulacaktı. Heyecandan nefesimi tutmuştum.
-Arya neden anlamak istemiyorsun?
-Neyi?
-Sen beni seviyorsun.
Beni daha çok yanına yaklaştırdı. Kalbim gerçekten duracaktı.
-Nerden bu kadar eminsin?
Diye sormuştum. Ya gerçekten kafama göre ediyim onu sevdiğimi söyledi ve ben kabul edip nerden biliyorsun demiştim?!
-Ben biliyorum. Hatta ben bir şey daha biliyorum.
-Neyi biliyorsun?
-Bende seni seviyorum.
Bi anda heyecandan kalbim sıkıştı. Beni biraz daha kendine yaklaştırınca alttan çıkıp eve koştum. Ev burdan gözüktüğü için ben eve gidene kadar beni izledi. Eve girince çok mutluydum ama kimseye anlatmak bile istemiyordum. Aslında biraz da korkuyorum. Size söylemedim benim 4 tane abim var!? Evet şaka gibi. Benim daha önce hiç sevgilim olmamıştı ama yanımda erkek görünce onları bile döven bir değil bir sürü abim vardı. Eğer bunu birisine söylersem ve bu yayılırsa galiba Çağrı yaşayamayacaktı. Ama bunu içimde tutarsam galiba sevgi patlamasından ölecektim. Napacağım hakkında en ufak fikrim yoktu. (O zamanki salak kafayla tabi gidip açılamamışım. ) Eve girip direk yatağıma uzandım. Annem ve babam benim geldiğimi farketmemişlerdi. Yaklaşık 10 dakika hayallere daldığım için telefon sesinden korkup irkildim.
ANNEM ARIYOR!
Şaka mı bu!? Evdekiler hala geldiğimi anlamadığı için sinir olmuştum. Telefonu açtım.
-Kızım sen nerdesin? Babanla evde delirdik seni bekliyoruz. Okulun biteli yarım saat oldu. Kimle nerdesin?
Annem bunları söylerken nedenini bilmediğim şekilde bana bağırıyordu. Arkadan babam telefonu aldı.
-Arya eğer beş dakika içinde evde olmazsan olacakların hiç birinden sorumlu olmam söyleyim.
Babam da bağırıyordu?! Resmen evdekiler kafayı yemiş durumdaydı. Bende onlara bağırdım.
-Ya siz iyi misiniz?! Daha eve geldiğimi farketmeyen ebeveynler olmuşsunuz. Beni düşünüyor gibi yapmayın!
Telefonu kapattılar ve odama girdiler. İkisi de bana sarılıyordu ama ben ikisine de sarılmadım. Küçüklüğümden beri ilgisiz bırakılmıştım. Sanki çok düşünüyorlar gibi bana söyledikleri şeylere bakın. "Nerdesin sen?" Sanki bu zamana kadar ilgilendiniz şimdi geldim aklınıza.
-Aklımızı çıkardın kızım.
Dedi babam.
-Sanki şu zamana kadar çok ilgilendiniz.
Diyip bağırdım. Onlar bana sarılmayı bıraktı, yüzleri düştü. Haklıydım. Küçüklüğümden beri böylelerdi. Asla benimle düzgün bir şekilde ilgilenmemişlerdi.
-Lütfen odamdan çıkın!
Sesim yine yüksek çıkmıştı. Onlara bağırmak hoşuma gitmiyordu. Ama artık bende yorulmuştum. Eve geldiğimi farketmemişler üstüne de arayıp bağırmadan bir şey soracaklarına bağıra çağıra hesap soruyorlardı. İkisi de odamdan çıktı. Telefonumu açıp saate baktım 20:30'du. Biraz çıkıp yürüyüş yapmak istiyordum fakat Türkiye gibi bi ülkede yaşadığım için tek başıma bu saatte dışarı çıkamazdım. Bir şeyler izlemek için telefonumu açtım. YouTube'a girdim. Bi anda telefonuma mesaj geldi. Çağrı Kişisinden Bir Bildiriminiz Var! Bu saatte neden bana yazmıştı? Mesaj sayfasına girdim.
-Arya müsait misin?
-Müsaitim bir şey mi oldu?
-Evdekilerle kavga ettim de yürüyüş yapmaya çıkacağım. Gelmek ister misin? İzin verir mi sizinkiler?
O da ailesiyle kavga etmişti. Aynı anda aynı şeyleri yaşamıştık.
-Tabiki gelirim. Bende bizimkilerle kavga ettim. Dışarı çıkacaktım. Ama yalnız çıkamayacağım için bu saatte video izleyecektim.
-Tamam o zaman geliyorsun. 5 dakikaya aşağıda ol:)
NE BEŞ DAKİKA MI?
-Tamamdır.
Beş dakika demişti. Şaka gibi. Beni ilk defa okul kıyafeti dışında bir şeyle görecekti. Güzel bir şeyler giyinmem lazımdı ama sadece beş dakikam vardı. Saat 20:40. Beş dakika ne yağğğ. Hızlıca dolabımı açtım. Diz kapağımın üstüne gelen, omuzları açık elbisemi dolaptan çıkardım. Uzun süredir bu elbiseyi giymiyordum. Hızlıca üstümü değiştirdim. Biraz da makyaj yapmaktan zarar gelmeyeceğini düşündüm. Biraz rimel ve ruj sürdüm. Ardından saçlarımı açtım ve taradım. Saçımı hep toplayıp gezerdim. Ama onun yanında güzel gözükmem gerekiyordu. Saat 20:44 olmuştu!? Kafayı yemek üzereydim. Küçük bir çanta alıp içine telefonumu, kulaklığımı, powerbankimi ve şarj aletimi koydum. Hızlıca aşağı indim.
-İlgisizsiniz ama söyleyeyim. Ben arkadaşımla dışarı çıkıyorum. Geç gelirim.
İlgilenmediklerini anlamalarını istiyordum. İkisi de bana içerden sanki uzaya gidiyormuşum gibi bakıyordu. Annem ve babam aynı anda.
-Sen ve dışarı çıkmak?
Yıllardır evde hapsolmuş gibi yaşadığımdan onlara garip geliyordu. Cevap vermek daha istemiyordum. İkisi de hala bana bakıyordu. Hafif topuklu ayakkabılarımı giydim. Hava serindir diye ince bir hırka koydum koluma. Kapıyı açıp dışarı çıktım. Çağrı gelmişti. Acayip yakışıklı gözüküyordu. Ela gözleriyle beni süzüyordu. Kapıyı kapattım. Ona doğru yürümeye başladım. Tam önünde durdum.
-Çok güzel olmuşsun.
Utandığımı ve yüzümün kızardığını hissetmeye başladım.
-Teşekkür ederim. Sende çok yakışıklı olmuşsun.
Arya salak mısın yaaa. Zaten utancından geberiyorsun. Bir de çocuğa iltifat ediyorsun.
-Hadi yürüyelim. Nereye gitmek istersin.
-Bilmem. Buraları hala çok öğrenemedim. Bildiğin güzel bir yer var mı?
-Aslında yiyecek bir şeyler alıp parkta oturup sohbet edebiliriz. Biraz dertleşiriz. Tabi istersen.
Benimle konuşmak istiyordu. Acayip heyecan yapmıştım. Niye bu kadar heyecanlandığımı hiç bir şekilde bilmiyordum.
-Tabi olur.
Markete doğru yürümeye başladık. Neden ailesiyle kavga ettiğini merak ediyordum.
-Çağrı eğer yanlış anlamazsan sana bir şey soracağım.
-Tabi ki sor. Neden yanlış anlayayım?
-Ailenle neden kavga ettiniz?
-Annemler şu an başka bir ailede yaşayan bi kızı evlatlık edinmek istiyormuş. Kız aslında eskiden yetiştirme yurdunda kalıyormuş. Ardından bir aile sahiplenmiş o kızı. Şimdi de artık bakamayacaklarını söylemişler. Kızın evlatlık olduğundan haberi yok. Böyle bir kızı istemiyorum. Evdeki düzeni bozacak. Ayrı bir oda vereceğiz. Anlaşmamız bile uzun sürecek.
-Belki iyi anlaşırsınız? Nerden biliyorsun ki?
-Arya yapma. Kaç yaşına geldim. Bu saatten sonra kardeş kaldıracak gücüm bile yok. Ayrıca anlaşmamız uzun sürecek. Annemle babama anne baba diyecek.
-Yani bende istemezdim böyle bir şey ama ailenin kararına saygı duyman lazım. Bence bir daha düşün.
Marketin önüne gelmiştik.
-Arya sen şimdi beni burda bekle ben bir kaç bişey alıp geleyim.
Başımla onay verdim. Telefonumu açıp bildirim gelmiş mi diye baktım. ANNEM KİŞİSİNDEN İKİ BİLDİRİM! Şaşırmamıştım. Ne zaman bi dışarı çıksam kesin daraltıyorlardı.
-Kızım.
-Eve çok geç gelme. Kimle çıktığını da söylemedin zaten. Merakta bırakma bizi.
Çağrı çıkmıştı marketten. Elinde yaklaşık 3 torba vardı. Anneme tamam yazıp telefonu çantama attım.
-Çağrı marketi mi soydun naptın. Niye bu kadar şey aldın?
-E gece uzun. Konuşacağımız bir sürü şey var.
Yürümeye başladık. Marketin yakınlarındaki bir parkta oturduk.
-Anlat bakalım Arya Hanım. Siz niye ailenizle kavgalısınız?
Benle ilgilenmediklerini kimseye söylemeyi sevmiyordum. Ama galiba hayatta en güvendiğim insan olarak ona anlatabilirdim.
-Küçüklüğümden beri çok fazla ilgi görmedim. Zaten küçüklüğümü de pek fazla hatırlamıyorum. Hep tek başımaydım. Asla benle ilgilenmezlerdi. Bugün eve gittim. Kimse ne zaman geldiğimi farketmemiş. Ayrıca annem beni aradı ve azarladı. Nerdesin sen diye. Babam gelmezsen olacaklardan sorumlu değilim diye bana bağırdı. Bende azıcık ilgilenseniz odamda olduğumu anlarsınız dedim. İkisi de odama geldiler. Bana sarıldılar falan. İkisini de kovdum odamdan. Onlara böyle yapmak hoşuma gitmiyor. Ama hiç bir zaman ilgilenmediler benimle.
Gözümden bir damla yaş süzüldü. Elini yüzüme getirip göz yaşımı sildi.
-Şşşş. Ağlamak yok. Hatalarını anlarlar merak etme.
Bütün gece dertleştik. Saat 22:30 olmuştu. Telefonumu açtım annem aramıştı. Geri arayıp bu gece geç geleceğimi, okuldan bi arkadaşla parkta oturduğumuzu söyledim. İlk defa laf etmeden tamam dedi. Biz konuşmaya devam ettik. Saat 00:00 olmuştu. Çoğu şeyi yemiştik.
-Hadi gel artık seni eve bırakayım. Yarın zaten tatil. İstersen tekrar çıkarız.
Eve doğru yürümeye başladık. Sürekli sohbet ediyorduk. Git gide ona bağlanıyordum. Kapının önüne geldik.
-Teşekkür ederim. Yaani. Şey... Bugün için.
-Rica ederim istediğin zaman mesaj atabilirsin.
Eve girdim. Çok yorulmuştum. Annemle babam uyumuşlardı. Normal bi aile olsa çocuğu gelene kadar uyumaz. Bizimkiler umursamıyorlardı bile. Ama şu an çok mutluyum. Hiç bir şey sinirimi bozamazdı. Yukarı odama çıktım. Üstümü değiştirdim, makyajımı sildim, saçımı toplayıp yatağa girdim. O kadar uykum vardı ki kafamı yastığa koydum anda uyumuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Galata🌙
Romance"Galata seninse, sen benimsin." Babasının tayini yüzünden farklı bir şehre taşınan genç kız orada hayatını değiştirebilecek biriyle tanıştı. Ama onun için ya ailesinden vazgeçecekti ya da ailesi için ondan bahsedecekti.